Milli ve manevi değerler yok edildi, yıpratıldı, seçim malzemesi yapıldı” diyen Çakıroğlu, 
“Demokrasinin tecellisi denilen başkanlık sistemi Sezar'ın kılıcına dönüştürüldü. Yargı bağımsız olacak dendi, partili hakim savcılar atandı..
Sessiz, kayıtsız ve herkesin kendi halinde mücadele edebileceği bir  Türkiye'de yaşamıyoruz.
Borç batağına sürüklenen ülke, aynı zamanda vergi kıskacına sokuldu. Artan enflasyon, işsizlik ve değerini kaybeden Türk Lirası, yarın için endişelenmemizi ve bir an evvel tepki koymamızı elzem kılıyor.
Kamuoyunun da takdirle karşıladığı gibi bencil ve küçük düşünme zamanı değil, birlikte hareket etme zamanıdır” ifadelerini kullandı. 

Çakıroğlu, açıklamasına şu şekilde devam etti: 
“Yerelde durum, ülkenin genel idaresinden farksız. Ülkenin hali gibi şehirlerin de hali içler acısı..
Meclis üyeliğimiz döneminde takibini yaptığımız, dile getirdiğimiz birçok sorun, ülkenin ve milletin zarara uğratıldığı birçok iş, küçük dokunuşlarla dönüştürülebilirdi. Tabi orada da güç, çoğunluktan ibaret ve çoğunluk olmayınca yaptırım gücünüz olmuyor.
Birlikte hareket ediyor olmak, yani Millet İttifakı buna benzer birçok olayın sonucu oluşan bir zarurettir.
Bir içselleşme ya da asimile yok. Her parti ve siyaset yapan her birey, kendi parti disiplini ve siyasi düsturuyla, bu birlikteliğin içinde yer almaktadır. Amaç ; ülkenin durumu, milli ve milletin menfaati ve karşısında olunan gücün bur ittifakla hareket etmesi...
Yanı başımızda çıkan yangınlara benzinle koşmamız, aile şirketine dönen yönetim anlayışı, liyakatin yerini sadakatin alması toplumda da endişe yarattı. Doğru adayların ya da birlikte en doğru adayla milletin karşısında olmanın, doğru siyasi duruş olduğunu düşündük” 

Mutlaka aday göstermek istedikleri ancak siyasi atmosferin gereği olarak korkuyu yenemeyen kişiler olduğunu ifade eden Çakıroğlu, “Mutlaka sahada görmek istediğimiz ancak perde arkasında kalan, duran kimseler oldu. Bugün Ankara için şahit olduğumuz tehdit siyaseti ve düşmanlık dili bu kimselere de hak vermeyi gerektirdi. En iyi adayı, en iyi hizmet edecek adayı milletimizle buluşturmak da, o adayları seçtirmekte, birlikte hareket etmeyi gerektiren bir realitedir.
Biz veya adaylarımız, fark etmiyor. Kim kazanırsa kazansın, illerimiz, ilçelerimiz ve ülkemiz için yapıcı her türlü katkıyı sunabileceğimiz bir siyaset zemini, siyasetçi ruh hali ve yönetim anlayışı hakim olsun istiyoruz. Bunu, sadece hakim kılmak için değil hakim olduğu bir yapıda daha efektif siyaset yapmak için istiyoruz.
Azınlıkta olan yok sayılmasın, yanlışta olsa ben bilirim yaparım anlayışı değişsin.
Temennimiz odur ki zamanla normalleşen ve ülkenin gerçek sorunlarıyla hemhâl olan bir siyaset anlayışı ülkemizde hakim olur…” diyerek açıklamasını bitirdi.