Dünya siyasetinin en buhranlı yıllarını iki kutuplu hale geldiği dönemde yaşadığını kaydeden Çakıroğlu, “Doğu-Batı, Kuzey-Güney gibi kutuplaşmalar günümüzde gelişmişlik üzerinde değil farklı objeler üzerinde oluşmaya başladı. İnanç, enerji gibi…
Maalesef Türkiye'de siyaset, muktedir gücün zorlamasıyla ve kesinlikle güçlü bir alt yapı oluşturmadan, iki kutuplu bir hale sürüklendi.
Burada esas amaç, sağ seçmeni blok olarak tutarak karşı gördükleri siyasi ideolojiye yaşam hakkı vermemektir. Tabi bunu kalkınma, hızla büyüme gibi süslü ama reel olmayan cümlelerle süslediler.
Tam demokrasilerde ve demokrasi bilinci gelişmiş toplumlarda, iki partili yapılar bağımsız yargı ve özgür basın gibi güç odaklarıyla dengelenir, seçmen, oy verdiği parti üzerinde sorgulama yapar, verdiği oyun hesabını sorar. Oysa gelişmekte olan ülkemizde siyaset, kazanma üzerine odaklanıyor, yok etme ve iftira atma ile süsleniyor” dedi. 

TOPLUMUN UMUT BAĞLADIĞI PARTİLERİ... 
Çakıroğlu, sözlerine şu şekilde devam etti: 
“Kabul etmek gerekir ki siyaset yapmak ve siyaseten yaşamak için zor bir atmosferdeyiz. Ülke olarak korku tünelinde gibiyiz ve en büyük korkumuz, ülkenin selameti ve bugünkü iktidarın elinde oluşan beka sorunu…
Siyaset üstü düşünüyoruz ve kurtuluş mücadelesi veriyoruz. Ne hazindir ki beka sorunu yaratanlar suçlu olarak ülkeyi kurtarmak isteyenleri görüyor.
Şartlar, onlardan olmayan ve toplumun umut bağladığı partileri birlikte hareket etmeye sevk ediyor. Ya ayrı ayrı hareket edersiniz ve iktidar partisi yanına aldığı joker partiyle yoluna devam eder ya da birlikte hareket edersiniz ve domino etkisi yapmayı umarsınız. Siyaseten tercihtir bu…
Milletimiz, mutlaka niyetimizi ve neden bir arada olduğumuzu iyi okuyor, gerekli refleksi gösterecektir.

MİLLETİMİZ GÖRÜYOR, İZLİYOR VE... 
Yerel seçimleri bile mecrasından çıkartan ve savaşa gider gibi bir ruh halinde yürüten İktidar, düşmandan beslenir bir noktada. Ülkenin; normalleşmeye ve ülke menfaati söz konusu olunca zıt kutupların bile kenetlenebileceğini, birlikte yol alabileceğini görmeye ihtiyacı vardır. İYİ Parti, CHP, Saadet Partisi, DYP bir kenetlenme ortaya koydu. Kısmen başardı ve yerel seçimde de kısmen bu birlikteliği devam ettirmeye karar verdi. Tabi türlü ithamlar, iftiralar, tehditler...
Milletimiz görüyor, izliyor ve ne mutlu ki artık yeter diyor, tepki veriyor.. İki kardeşten biri AKP diğeri İyi Parti'li ise, siz AKP'li olana kardeşinin nasıl bir terör sevici olduğunu anlatırsınız? Anlatmayı geçtim, nasıl söylersiniz?
Bugün, ekonomiden eğitime, dış politikadan adalete...ülkede elle tutulur tek bir şey yoksa bunları yeniden tesis etmek isteyen partilerin bir araya gelmesi bir tercihten öte zarurettir”