Margarin sektörünün Türkiye'ye girme sürecine değinen Rektör Erdöl, "Aman tereyağı yemeyin, margarin yiyin. Yok kolesterol yapar, yok damar sertliği yapar, yok bilmem ne" telkinleriyle tereyağının ticari bir slogana kurban edildiğini söyledi.

Trabzon Tereyağını Seviyorum
Rektör Erdöl " Çocukluğumuzda annemizin tereyağı ile pişirdiği yemekleri yiyerek büyüdük. Fırından yeni çıkmış mis gibi köy ekmeğine, yayıktan yeni alınmış tereyağının sürüldüğü, yanında da buz gibi ayran içildiği o günlerde bugünkü kadar hastalık yoktu. Kardiyoloji Profesörü olarak tereyağından kaçınmıyorum. Trabzon tereyağını seviyorum ve bulunca yiyorum. Bulmayınca da şükrediyorum. Margarin türü yağları sevmiyorum, soframdan da uzak tutuyorum.
Tıpkı tütün kullanımı için zamanında hemşireleri, doktorları, medya mensuplarını, sinemayı nasıl kullandılarsa, margarin sektörünün ülkemize girebilmesi için de pek çok bilim insanını kullandılar. Açıkça kendi kalbi duygularımı söylüyorum. Tereyağının ve margarinin erime ve donma dereceleri birbirinden farklıdır. Muhtevaları farklıdır. Dolayısıyla bir katı yağ yiyecekseniz kesinlikle tereyağı margarine göre tercih edilmelidir." İfadelerini kullandı.
 
Margarin piyasasını Türkiye’ye sokmak isteyenlerin hayvancılığı öldürdüklerini söyleyen Prof.Dr. Erdöl ”Margarin hem sağlığımıza hem de hayvancılığımıza darbe vuruyor. Ülkemize girdikten sonra tereyağının adeta kökü kazındı. Hayvancılık bitme noktasına getirildi. Peynircilik yok oldu. Yüzlerce çeşit peynirimiz varken ancak çok azını koruyabildik. Tereyağı gibi harika bir gıda, margarin uğruna mutfağımızdan kovuldu. Tereyağını bu yüzden yeni nesiller tanıyamadı. Yokluğunda pek çok hastalıkla tanıştık. Ülke olarak hayvancılığa sahip çıkan projeler üretmemiz lazım. Süt, ayran ve tereyağını çocuklarımıza sevdirmemiz lazım. “