Pekşen, Ulusal kanala da mahkemenin kararına rağmen Digitürk’ün yayın izni vermemesine de eleştirdi. 

   CHP Trabzon Milletvekili Avukat Haluk Pekşen, 1 Kasım Pazar yapılacak olan seçimler öncesinde seçim çalışmalarını Trabzon'un Beşikdüzü İlçesi'nde sürdürdü. Yoğun yağmura rağmen dur durak bilmeyen Pekşen, beraberinde 3., 4., 6. sıra CHP Trabzon Milletvekili adayları Ahmet Kaya, Murat Özçilingir ve Cemil Bozbaş ile birlikte vatandaşların isteklerini ve sorunlarını dinledi. 
 Vatandaşların kendisine ulaşmasının çok kolay olduğunu belirten Pekşen, "Benim cep telefonum internet bile var. Bana ulaşmanız çok kolay. Bana söyleneni sonuna kadar takip ederim. Yakasına yapıştı mı bırakmam. Hırsızı da, uğursuzu da kovalarım. Yayla evlerini sizlerin elinden almalarına izin vermem. Yayla evlerinden büyükşehir belediyeleri ödenen paralar düşülecek. Bu bölgede çalışan bir milletvekiliyim. El koyulan mallarınıza ben müdahale ettim. Engelledim haberiniz olsun. Çalışmayan parlamentoda 4 ay içerisinde sizin haklarınızı korudum" dedi. 
DİGİTÜRK'E TEPKİ GÖSTERDİ
   Pekşen, Digiturk'ün 7 TV kanalını Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın isteği ile yayın ağından kaldırması ve bir kanala da yayın ağına alınmaması açıklamasına tepki gösterdi. Haber alma hakkının anayasada düzenlenmiş bir hak olduğunu belirten Pekşen, "Vatandaşın haber alma hakkını anayasaya rağmen ortadan kaldıran bir uygulama kamu hizmeti uygulaması olamaz. Bir yayıncı kuruluş benimle sözleşme yaparken, o sözleşmenin içerisinde bana sağlayacağı hizmetler taahhüt etmiş ve benle o doğrultuda sözleşme yapmıştır. Sözleşmenin dışında da benim haber alma, o haberi izleme öğrenme hakkım var. Benim adıma sözleşmeye aykırı olarak yayıncı kuruluşun o yayınları dışarıya çıkarması tam bir anayasal hak ihlalidir. Vatandaşlarıma sesleniyorum. Yayıncı kuruluş ile yaptıkları sözleşmeyi fes edebilirler ben sözleşmemi iptal edeceğim. Böylesine bir hukuk iddiasında olan bir yerde ileri demokrasi dedikleri bu ilkel uygulamalar belli ki bunların uykularını kaçırmış. Bu ülkede ya gazeteciyi içeri tıkıyorlar, iftira atıyorlar, olmadı dövüyorlar olmadı yayını kapatıyorlar" dedi 
  Buradan nereye kadar gideceklerini hep birlikte göreceklerini belirten Pekşen, " Türkiye, dünyada basın özgürlüğü sıralamasında 154. sırada bu uygulamadan sonra sanırım Türkiye, Moritanya, Makambu, Uganda ve Tankanika gibi ülkelerin daha altına düşmüş olacağız. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan korkuları arttı. Ben yıllardır söylüyorum. Bu uygulamaları yapan diktatörlerin hepsi korkarlar diyorum. Kendisinin korkmaya başladığını Türkiye'de herkes anlamaya başladı. Bence korksun, ama rahatlayacağı gün şudur. Yüce Divanda onun hakkında okunacak olan karar ilamından sonra rahatlayacaktır" şeklinde tepkisini dile getirdi.

Digiturk’un Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu(TMSF)’nda olması nedeniyle mi bu baskıların ve yayından kanal çıkarma antidemokratik uygulamaları yapılıyor, şeklindeki soruya ise Pekşen; "TMSF'nin kuruluşunda emeği olan bir hukukçuyum. TMSF siyasi partinin ‘parti devleti’nin tetikçisi değildir. Parti devleti tanımlaması  dünyanın her yerinde faşist devlet tanımlamasıyla örtüşen bir durumdur. Partinin söylediklerini bürokratlar uyguluyorsa, partinin söyledikleri yargı kararı haline geliyorsa, partinin dediklerini sivil toplum boyun eğiyorsa, partinin söyledikleri toplumun her kesine enjekte ediliyorsa artık bu ‘parti devleti’dir. Böyle bir ülkede demokrasiden bahsetmek mümkün değildir. Türkiye faşizme teslim olmayacak" ifadelerini kullandı.