Kim inkar ederse etsin, kim görmezden gelirse gelsin, kim siyasi hırsına kapılırsa kapılsın, kim siyasi gözle bakarsa baksın son on üç yılda her alanda ülkemizde Ak Partinin yaptığı hizmetler gece ile gün gibi aşikardır.

Hayal dahi edilemeyen hizmetler yapıldı. Bugün kendi inansız hava aracımızı kullanabiliyorsak, kendi ürettiğimiz helikopteri başka ülkelere dahi satabiliyorsak; yerli tankımızı, yerli roketimizi daha sayamadığım birçok yerli silahımızı üreterek teröre karşı kullanabiliyorsak bunlar Ak Parti iktidarının başarısıdır. Hele hele yerli otomobil yapmaya kalkışmışız ki bu bile bugüne kadar tenekeleri bize otomobil diye satanların uykularını kaçırmaya yetti. Sadece bunlar mı yapıldı? Hayır tabi. Sağlıktan eğitime, ulaşımdan üretime ve ihracata kadar neler yapılmadı ki.  

Tabi ki bütün bunlar yapılırken bizler bu ülkenin vatandaşı olarak mutlu olurken, gurur duyarken; birileri de rahatsız oluyordu. Ne yapıp ne edip Türkiye bir türlü durdurulmalıydı. Geçmiş yıllarda her beş yılda bir muhtıra, her on yılda bir darbe ile ülkeye ayar verip ülkenin önünü kesenler artık bunu daha yapamıyorlardı. Ellerinde kala kala satılmış, hain PKK terör örgütü kaldı. Onunla ülkemize ayar vermeye çalışıyorlar. Çünkü onlar için bölgesinde güçlü bir Türkiye asla olmamalı. Başrol oyuncusu bir Türkiye değil geçmişteki gibi figüran bir Türkiye olmalı; rol veren değil, rol alan bir Türkiye olmalı. Bugün bizleri terörle terbiye etmeye kalkan başta ABD, Avrupa, İsrail ve İran gibi ülkeler içimizdeki satılmış terör örgütünü ve birtakım medya organlarını kullanarak terörü destekliyor ve hep bir ağızdan bize: 

Faizleri hemen yükseltin diyorlar.

İMF den tekrar borç alın çünkü borç alan emir de alır diyorlar.

Üçüncü hava alanından vazgeçin diyorlar.

Üçüncü boğaz köprüsünü yapmayın diyorlar.  

Kanal İstanbul’un adını bile anmayın diyorlar.  

Nükleer enerjiden vazgeçin diyorlar.

İhracatınızı sürekli artıramazsınız diyorlar.  

Büyük ülke olma hayalini bile kurmayın diyorlar. 

Mazlum milletlere taraf olmayın. Filistin davasından vazgeçin diyorlar.  

Çevrenizdeki ülkelerde yapılan zülüm ve katliamlara susun diyorlar. 

Yerli silah sanayinden, yerli otomobilden vazgeçin biz size veririz diyorlar.

Katıl Devlet İsrail’le neden “One minute!” dediniz hemen barışın diyorlar.

Senin benim seçtiğim cumhurbaşkanına diktatör diyorlar.

Oysa diktatör olan bir ülkede seçim mi olur, siz o diktatöre bırakın hakaret etmeyi acaba eleştirebilir misiniz?

Eğer bu saydıklarımızı yaparsanız hemen ertesi gün ülkenizde ne terör kalır ne de sana diktatör deriz, diyorlar. 

Çok ileri gittiniz diyorlar çok. Evet, bizler de biliyoruz çok ileri gittiğimizi.