AK Parti Trabzon Milletvekili Salih Cora, TBMM Plan Ve Bütçe Komisyonu'nda Adalet Bakanlığı'nın 2017 yılı bütçe görüşmeleri sırasında bir konuşma yaptı. Aynı zamanda avukat olan Salih Cora, demokratik toplumlarda hukuk kavramının vazgeçilmez olduğunu vurgularken 15 Temmuz sürecinde Türkiye'de vatansever  hukuk adamlarının ülkenin geleceğini kurtardıklarını söyledi.
 
Salih Cora konuşmasında, “15 Temmuz'da eğer yargı sistemi içerisindeki vatansever, millî duruşu muhafaza eden arkadaşlar yargı görevlerinde olmamış olsaydı bugün burada hiçbir şey görüşemeyecektik. Onların sayesinde aslında sadece hukukumuz, adalet sistemimiz bir şarampolden yuvarlanmaktan kurtarılmamış, aynı zamanda Türkiye’nin bir rejim değişikliğine, Türkiye’nin bir işgal girişimine maruz kalmasının da önüne geçilmiş oldu. Bu manada çok önemli bir vazife ortaya koydular, kendilerini tebrik ediyoruz.” dedi.
 
Son günlerde Türkiye'de tartışma konusu olan bir kanun üzerinden bütçe görüşmelerini yapmanın ülkeye fayda sağlamayacağını ifade eden Salih Cora, “Bütçe görüşmelerini sadece son güncel olaylarla bağlantılı olarak dar bir kapsamda değerlendirmek yerine reformlar üzerinden, yargıdaki eksikliklerin, aksaklıkların değerlendirilmesi ve bir sonraki bütçeye kadar bunların geliştirilmesi noktasında değerlendirmelerde bulunsak daha da verimli olacağı kanaatindeyim.” şeklinde konuştu.
 
ÇOK ÖNEMLİ REFORMLAR YAPTIK AMA YETMEZ
 
AK Parti döneminde Adalet Bakanlığı'nın çok önemli reformlara imza attığını belirten Salih Cora, “Gerçekten AK PARTİ iktidarı döneminde çok önemli reformlar yapılmıştır. Sadece adaleti merdiven altındaki yargılamalardan kurtarmak ve adalet saraylarıyla tanıştırmaktan ziyade mevzuatımızda da önemli reformlar gerçekleştirildi. Türk Ceza Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanunu, Ceza İnfaz Kanunu, HMK, Borçlar Kanunu, Türk Ticaret Kanunu ve yine bununla benzer birçok yasa düzenlemeleri yapılarakyargıda çok önemli reformlar yapıldı mevzuat anlamında ama bunlar yine de yeterli değil. Yani çok önemli, çok güzel binalar yapabiliriz ancak bunların içerisindeki nitelikli insan sayısını artırmamız gerekiyor. Sorun yine devam ediyor, yargı yine eleştiriliyor, işte, yine yargıda güven endeksinde düşüklük olduğu söyleniyor, doğrudur. Burada sorun adalet saraylarında mı, içerisindeki insanlarda mı, onların zihniyetlerinde mi, toplumda mı, bunların birden düzelmesi mümkün değildir yani bu zaman alacak bir husustur. Biz çok kısa sürede önemli işler yapmakla beraber bu konuda zamanla bunların da neticelerini alacağımıza inanıyorum.” dedi.
 
TRABZON'DA İSTİNAF MAHKEMESİ BEKLENTİSİ VAR
 
İstinaf Mahkemeleri'nin önemine vurgu yapan Salih Cora, Bakan Bekir Bozdağ'a Trabzon İstinaf Mahkemesi ile alakalı Trabzonluların isteği konusunda hatırlatma yaptı. Salih Cora, “İstinaf Mahkemeleri'nin kurulması aslında yargıda büyük bir devrim niteliğindedir. İki dereceli yargılama sistemi vücut bulmuştur, hak arama güvencesi artmış, delillerin yeniden değerlendirilerek yargılamanın tekrar yapılmasına imkân sağlanmıştır. Bunun yaygınlaştırılmasını istiyoruz. Özellikle, istinaf mahkemesi kurulması planlanan birçok ilde de bu sistemin kurulmasını arzu etmekteyiz. Bunların birisi de Trabzon’dur, Trabzon’da istinaf mahkemesinin kurulması noktasında önemli bir beklenti vardır zira bu teşkilatların tam anlamıyla  kurulmasıyla beraber yargının hızlanacağı, iş yükünün de azalacağını düşünmekteyiz.” şeklinde konuştu.
 
ANAYASA MAHKEMESİ BİREYSEL BAŞVURU SİSTEMİNİ İYİ UYGULAMALI
 
AK Parti hükümetleri döneminde Anayasa Mahkemeleri'ne bireysel başvuruların getirildiğini ifade eden Salih Cora, “Bizim dönemimizde Anayasa Mahkemelerine bireysel başvuru imkânı getirilerek insan hakları alanında farkındalığın artırılması ve standartların geliştirilmesi hususunda önemli adımlar atılmıştır. Yalnız, Anayasa Mahkemesinin bu sistemini, bireysel başvuru sistemini çok iyi bir şekilde uygulaması gerekmektedir. Yani Anayasa  Mahkemesinin Anayasa’ya uygunluk incelemesi yaparken hukuki denetim yerine yerindelik denetimi yapması, yasama yetkisinin gasbedilmesi ve yargısal bir aktivizme müsaade edilmemesi gerekiyor. Geçtiğimiz yıllarda bu konuda çok önemli örneklerle karşı karşıya kaldık ve Anayasa Mahkemesinin bu konuda kötü bir sınav verdiğini gözlemledik. Siyasi parti kapatma davaları, 367, türban kararı, YouTube, Twitter ve tahliye kararları yargısal aktivizm içermekte olup endişe verici niteliktedir. Yargıçların önüne gelen uyuşmazlıklarda demokratik hukuk devleti anlayışına, yargı erkinin tarafsızlığına gölge düşürmeden kurumsal teamüllerini hak temelli bir perspektife yaklaştırarak hukuk devleti idealine bağlı kalması gerekmektedir. Anayasa Mahkemesinin bu manada mevcut yapısının iyi irdelenmesi gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
 
TBMM HSYK'DA TEMSİL EDİLMELİ
 
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin HSYK'da temsil edilmemesinindoğru olmadığını söyleyen Salih Cora, “2010 referandumuyla HSYK’nın yapısı, üyelerin seçimi ve çalışma usulüyle ilgili iyi niyetli bir düzenleme yapıldı. Ancak, burada FETÖ/PDY mensubu yargı üyelerinin kötü niyetli yaklaşımlarıyla yargıda büyük bir tahribat gerçekleştirildiği gerçeğini hep birlikte göz önünde bulundurmaktayız. Lakin son HSYK seçimlerinde ayyuka çıkmış bu ideolojik, sapkın görüşlerin terör örgütüyle ortak hareket etmeleri aslında yargıda bir temizliğin yapılmasına da net ve kusursuz bir şekilde imkân sağlamıştır. Ancak  HSYK’nın seçimlerinde ve yargı teşkilatının sürekli olarak bu mevcut sistemle beraber bir seçim atmosferinden de arındırılması gerekmekteydi. Çoğulcu bir yapıya kavuşan bu sistemin de yeni düzenlemelerle beraber korunmasında da fayda mülahaza ediyoruz. Yeni düzenlemede HSYK’nın üye seçiminde Türkiye Büyük Millet Meclisinin de dâhil edilmesi gerekiyor. Türkiye Büyük Millet Meclisi şu anda “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” İlkesinin en yüksek tezahür ettiği en büyük çatının ismidir. Yargı da millet adına karar veren bir kuruluştur. Dolayısıyla, millet adına karar veren, egemenlik hakkını da kendisinde bulunduran Türkiye Büyük Millet Meclisinin HSYK’da temsil edilmemesinin doğru olmadığını düşünüyorum.” dedi.
 
DONANIMLI HUKUKÇULAR YETİŞTİRMELİYİZ
 
Hukuk Fakülteleri'nin yeniden bir değerlendirmeye tabi tutularak daha iyi  hukukçuların yetiştiği okullara dönüşmesini vurgulayan Salih Cora, “Yargı hizmetinin adil, hızlı, etkin ve objektif bir biçimde yürütülebilmesi yeterli ve nitelikli insan kaynağıyla mümkündür. Yargıda gelinen noktada hukuk bilimi, meslek çevreleri ve adalet sisteminin en büyük açığının yetişmiş insan kalitesi olduğu sıkça ifade edilmektedir. Adalet sorununun kilidini açacak olan nitelikli ve donanımlı hukukçular yetiştirmektir, toplumla barışık meslek erbabı yetiştirmektir. Hukuk eğitiminin; adalet karakterini geliştirici, faziletli ve vicdan tartısına sahip, muhakeme yeteneği gelişmiş, eleştirel bakış açısını ortaya koyan yeni bir eğitim müfredatıyla ele alınması gerekmektedir. Hukuk öğretiminin amacı sadece, yargı erkine meslek mensubu yetiştirmek olmamalı, amaç genel bilgi sahibi olmakla birlikte, araştırma metotlarına hâkim, hukuki yöntemleri derinlemesine anlayan, karşılaştırma ve genelleme yapan hukukçular yetiştirilmelidir. Hukuk fakültelerinin sayısı ve öğrenci kabulü yeniden değerlendirilmeli, öğrencilerin fakülte, fakültelerin de öğrenci seçebilecekleri bir sistem üzerinde durulmalıdır. Öğretim üyelerinin de niceliği yeniden gözden geçirilmelidir. Hukuk fakültesini her bitiren “Hiçbir şey olmazsa avukat olurum.” anlayışıyla avukat mesleğinde kalite düşürülmemelidir. Avukatlıkta staj ve mesleğe kabul için aranması gereken koşullar Bakanlık tarafından incelenip yeniden sınavı koşulu getirilmesi düşüncesi meslekteki kaliteyi artıracaktır. Barolar avukat staj eğitimini üstlenmekte ancak verimli olmamaktadır. Hukuk fakülteleriyle entegre endüstriler kurulmalıdır. Bu endüstriler doğrudan uygulamaya ve meslek kurallarına yönelik olmalıdır, Avukatlık Kanunu da değişmelidir, baroların yapısı da değişmelidir. Barolar ideolojik söylemlerden uzak olmalı, asli görevleri, avukatların mesleklerini adalet ve hukuka uygun yerine getirmelerini denetlemekle mükellef olmalı, gerçeğe ulaşmada aracı olma görevini ifa etmelidir.” şeklinde konuştu.
 
CORA'DAN YARGI YÜKÜNÜ HAFİFLETECEK ÖNERİ
 
Yargı yükünün azalması konusunda bir de öneri getiren Salih Cora, “Yargılama sonucunda  adli hapis cezasına alternatif adli para cezaları veriliyor. Adli para cezalarının tahsil edilememesi, ödenmemesi durumunda kişi tekrar hapis cezası müeyyidesiyle karşı karşıya kalmaktadır. Bu aslında bir tenakuz oluşturmaktadır. Benim şahsi düşünceme göre, adli para cezalarının tahsil edilememe durumunda hapis cezasına dönüşme yerine Maliye Bakanlığına devredilerek buradan adli para cezalarının tahsili imkânı sağlanırsa yargıdaki önemli bir yükün de azalacağını düşünmekteyim. Ayrıca, onarıcı adalet ilkesi gereğince bu para cezalarının bir kısmının da mağdur adına verilmesinin yararlı olduğunu düşünüyorum.” dedi.
 
TRABZON'DA DÖRT İLÇEYE YENİ ADLİYE BİNASI
 
Konuşmasının sonunda Trabzon'u da unutmayan Salih Cora, Bakan Bekir Bozdağ'a hitaben “Trabzon’la alakalı; Trabzon’da Araklı,Of, Vakfıkebir ve en önemlisi Akçaabat adliye binalarının önümüzdeki yatırım programında yer almasını çok önemsiyoruz ve bu konuda desteğinize ihtiyacımız vardır.” dedi. 2017 yılı yatırım programında bu ilçelere yapılacak adliye binaları yer aldı.