Açılışa telekonferans ile bağlanan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “O yamaçlarda nasıl çalıştıklarını gördünüz. Bütün zorluklara, tehdit edeci unsurlara rağmen o çalışmalar yapıldı. Sümela Manastırı ülkemizin tanıtımının önemli sembollerinden biridir. Bin 600 yıllık mazisi olan bu eser, bugüne gelmiştir. Bu eser en parlak dönemlerini 19. YY yaşamış, Rus işgalinin ardında boşaltılarak mahsun kalmıştır. Bu güzel yapıda ki eserlerin bir kısmı Yunanistan’a götürülmüştür. Bu eserede biz sahip çıktık. Altındere Vadisinin gerdanlığı olarak nitelenen bu eseri dünya kültür mirasına kazandırmak için uzun yıllardır çalışmalar yürütüyoruz. Daha önce çevresini, kullanılabilir hale biz getirmiştik.

Türkiye’nin toprakları üzerinde ki her türlü medeniyet mirasına nasıl sahip çıktığını, koruduğunu somut örneği olan bu çalışmayı ülkemizi eleştirenlerin dikkatine sunuyoruz. Biz diğer inançların sembollerini hedef olan millet olsayık, 5 asırdır milletimizin elinde olan bu manastırın yerinde yeller eserdi. Biz hiç bir zaman yıkmanın, imhanın, yok etmenin peşinde olmadık. Tam tersine, yaşatmanın peşinde koştuk. Osmanlı’nın çekildiği coğrafyalarda ise tam anlamıyla bir kültürel soykırım yaşandı. Balkanlarda bir asır önce 300 camiyle bıraktığımız bir şehirde bugün her nasılsa ayakta kalmış tek bir caminin kalmış olması kimin nerde durduğunun ispatıdır. Tarihi eserleri koruma noktasında batılı hiç bir devletin bize söz söyleme hakkı yoktur. Ayasofya’yı cami olarak yeniden hizmete açmamız rahatsızlık sebebi olmamalıdır. Tam tersine bu mabede sahip çıktığımız, koruduğumuz, yaşattığımız için teşekkürü hak ettiğimize inanıyoruz. Bugün Ortahisar Ayasofya Camii için de aynı durum geçerli. 750 yıllık bu eser ecdadın elinde daha güzelleşerek günümüze ulaştı. Ortahisar Ayasofya Camiinde, Rus işgali sırasında depo haline getirilerek mabed vasfına aykırı şekilde kullanıldı. Yalnızca bu örnekleri kimlerin mabedlere, tarihi eserlere saygılı, kimlerin hoyrat davrandığını göstermesi kafidir.

İstanbul’da ki Ayasofya Caminini açılışı, ülkemiz ve dünyada hakka ve hukuka saygılı olanlar ile zihni ve kalbi kararmış olanları ayıran bir turnosol kağıdı işlemi görmüştür. Milletimizin anadoluda ki bin yıllık bağlarını kabul edemeyenler, Ayasofya bahanesiyle kinlerini kustular. 
Milletimizin değerlerine, kültürüne husumet duyanlar yine Ayasofya üzerinden geçerek niyetlerini ortaya koydular. 
Bu kesimlerin Sümela Manastırı ve Ortahisar Ayasofya Camii konusunda diyecekleri belidir. Bunlar için ne tarihin ne kültürün bir kıymeti vardır. Türk miletine ve İsmail düşmanlığını açıkça dile getiremedikleri için bu tür konulardan kendilerini konumlandırıyorlar. 
Milletimiz kimin nerede durduğunu gayet iyi biliyor. 
:Biz bu hakikatleri BM Kürsüsünden temsilcilerin gözlerinin içine baka baka söyledik, söylüyoruz. 
Özellikle batılı ülkelerin, dünyanın kalanını kanı, gözyaşı, acısı, sömrüsü üzerine kurulu rehaf düzeninin sonunun geldiğini açıkça ifade ediyoruz.

Karşımızdakilerden delikanlıcı duruş bekliyoruz. 
İnsanlara iftira atarak, vatandalarımızı kışkırtarak, miletin değerlerine olan düşmanlıklarını gizlemeye çalışıyorlar. Ama ne yaparsa yapsınlar, artık yolun sonu görülüyor.

Türkiye olarak medeniyetimizden, tarihimizden aldığımız ilhamla, hak, hakikat, adalet ve barış uğrunda verdiğimiz mücadeleyi sürekli daha ileri taşımakta kararlıyız. Müdahil olduğumuz her meselede ite bu perspektifle hareket ediyoruz.

 Özellikle bu sene 15 Ağustos’ta Ortodoks vatandaşlarımızın Sümela Manastırında Restorasyon döneminde ara verilen Meryem Ana Ayinini gerçekleştirebileceklerini de bu vesileyle duyurmak istiyorum.