Kadına yönelik şiddetin sadece Türkiye'ye has bir problem olmadığını dile getiren Asan, "Tüm dünyada da ülkemizde de önemli bir sorun ve maalesef varlığını sürdürmekte. Bu sorunun temeline baktığımızda da toplumsal cinsiyet eşitsizliği geliyor" dedi.
Kadınların toplumdaki dezavantajlı konumlarının, şiddeti tetikleyen en önemli nedenlerden biri olduğunu ifade eden Asan, "Uzun yıllar toplumsal gelenekler ve alışkanlıklar bağlamında kadına ve erkeğe biçilen roller kadınların sosyal, siyasal ve ekonomik
Asan, araştırmaların kadına yönelik şiddetin en sık aile içinde gerçekleştirildiğini gösterdiğine dikkati çekerek, şunları söyledi:
"Bu da çok üzücü bir gerçek, çünkü şiddet denilince sanki dışarıdan gelen bir olgu gibi görülüyor. Oysa ki bizim şunun altını çok iyi çizmemiz gerekir, kadını ailenin içinde de koruyucu tedbirleri mutlaka geliştirmemiz gerekiyor. Bu, şimdiye kadar
Şiddetin ulusal ve uluslararası alanda mücadele edilmesi gereken bir konu olarak başladığı
"Bu nedenle kadına yönelik şiddet yalnızca kadınların mücadele etmesi gereken bir olgu değil, erkeklerin ve tüm tarafların, tüm toplumun birlikte mücadelesini gerektiren toplumsal bir sorun olduğu sonucuna ulaşmak mümkündür. Kadına şiddet toplumsal sorunu, çağdaş medeniyet düzeyine ulaşmanın önündeki en büyük engeldir. Unutmamak gerekir ki
-"Zihniyet dönüşümü çok çok önemli"-
Asan, temel kanunların yanı sıra aile içindeki şiddetin önlenmesi amacıyla acil tedbirleri içeren 4320 sayılı Ailenin Korunmasına Dair Kanun'un 1998 yılında yasalaştığını, 2007 yılında tekrar değişikliğe gidilerek, kanunun kapsamının biraz daha genişletildiğini belirterek, şöyle
"Kanunlar sadece yeterli değil,
İç hukuk kurullarında yapılan bunca reformun yanı sıra, Mayıs 2011'de devletlerin imzasına açılan ve kadına yönelik şiddetle ve aile içi şiddetle mücadele ve önleme
"Dün de yasalaşarak Meclisten geçmiş oldu. Yani bu aslında başlatılan
Asan, sadece yasaları değiştirerek kadına yönelik şiddeti önlemenin mümkün olmadığını, bunun yanında başka önlemler ve tedbirler de almak gerektiğine dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tüm bunların yanında zihniyet dönüşümü çok önemli. Zihniyet dönüşümünü
-Eğitimin önemi-
Sivil toplum örgütlerine, belediyelere, kamu görevlilerine bu konuda çok büyük görev düştüğünü ifade eden Asan, şunları söyledi:
"Almış olduğumuz eğitimi mutlaka o eğitimden haberden olmayan insanlara ulaştırmamız lazım. Tabi burada genellikle hedef kitle olarak kadınların seçilmesi de başarının tam olarak elde edilmesinde bir engel teşkil ediyor. Biz kadını eğittiğimiz zaman bunu bir başarı olarak görüyoruz ama gerçekleri öğrenip, evinde bunu aktaramadığında bu sefer daha büyük bir mutsuzluğa da neden olabiliyor. Bunun için yapılan eğitimlerde hedef kitlenin hem kadınlar hem erkeklerden oluşması, burada çok büyük önem arz ediyor. Bundan sonraki çalışmalarda buna dikkat edilmesi gerçekten önemli."
Asan, farkındalığın çok önemli olduğunu ve bununla ilgili çalışmalar yürüttüklerini dile getirerek, "Ben eminim ki bu farkındalıkla önümüzdeki yıllarda daha da büyük başarı sağlayacağız. Şiddete sıfır toleransla, şiddetin sıfır olduğu ve bize gerçekten yakışan bir toplumda
Kadına yönelik şiddet
Asan, toplantıda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından kadına şiddet
-Vali Kızılcık-
Trabzon Valisi Recep Kızılcık da kadına karşı şiddetin temelinde yanlış bilgi ve bu yanlış bilginin zamanla gelenek haline gelmesi ve bu anlamda yeterince duyarlı toplum haline gelinememesinin olduğunu söyledi.
Kadına karşı şiddetin sadece Türkiye'nin sorunu olmadığını ifade eden Kızılcık, "Bu sorunu çözebilmek için tüm toplumların özellikle de kalkınma ve gelişmeyi hedefleyen ülkelerin bu konu üzerinde daha çok çalıştıklarını görmekteyiz. Kadın toplumsal hayatta daha fazla görünüp, çalışma hayatında daha fazla yer aldığında kadına karşı şiddetin azaldığı görülmekte. Böylece artık kadın sadece tüketen değil, üreten, gelir getiren birey olarak görüldüğü için evdeki saygınlığı artacağından, söz sahibi olmasına kadar gelişmeler yaşanmaktadır" dedi.