Prof. Dr. Attar, Aa muhabirine yaptığı açıklamada, Fransa meclisi genel kurulunun, 1915 olaylarıyla ilgili Ermeni iddialarının reddinin suç sayılmasını öngören yasa teklifini kabul ettiğini hatırlattı.
Azerbaycan Türkü olan ve 20 yıldır Ermeni meselesiyle ilgili araştırmalar yapan bir akademisyen olduğunu anlatan Attar, "Rusya'da eğitim aldığım için ağırlıklı olarak Rus arşivlerinden yararlandığım bilgilere araştırmalarımda yer verdim. Rusya, Fransa ve İngiltere'nin Anadolu coğrafyasında gerçekleştirmek istediği plan ve projelerinin orijinal belgelerini irdeleme, inceleme fırsatı buldum" diye konuştu.

SARKOZY RAHATSIZLIK DUYDU
Prof. Dr. Attar, Fransa'nın, Orta Doğu'da 'Arap Baharı' denilen, demokrasiye özlem duyan insanların gerçekleştirdiği hareket ve bütün bu süreç içinde Türkiye'nin aktif şekilde oynadığı rolden son derece rahatsızlık duyduğuna değinerek, şunları kaydetti:
"Fransa'nın yapmak istediği, 1915'te yaşandığı iddia edilen sözde soykırımla ilgili bir icraat değil, Türkiye'nin son dönemlerde Orta Doğu'da isminin ön plana çıkmasından duyduğu rahatsızlıktır. Fransa, dünyanın en azılı sömürgeci devleti olarak bu coğrafyada uzun yıllar sömürü politikalarını yürütmüştür. Başarısız olmuş ve sömürge amaçlı işgal ettiği topraklardan kovularak çıkarılmıştır. Başbakanımızın geçtiğimiz günlerde Libya ziyaretinin ardından Nicolas Sarkozy'nin adeta 'yangından mal kaçırır gibi' Libya'ya gitmesi zaten Türkiye'nin bölgede üstlendiği ve bileğinin hakkıyla kazandığı aktif politika yürütme konumundan rahatsızlığının göstergesidir. Sarkozy'nin yapmak istediği, bir hınç almaktır. Kesinlikle 1915 sözde Ermeni soykırımı iddiası meselesinin vicdani sorumluluğunu duymamaktadır."

SARKOZY'NİN PRESTİJİ
Sarkozy'nin Fransa içindeki sarsılmış prestijini yükseltmek için her fırsatta Türkiye'ye saldırdığını, savunan Attar, şöyle devam etti:
"Sarkozy, Türkiye'de sayın Cumhurbaşkanımıza gerçekleştirdiği son resmi ziyaretini sakız çiğneyerek gerçekleştirmişti. Bu bir kere ruhsal olarak Sarkozy'nin Türkiye'ye ve Türk halkına karşı duyduğu rahatsızlığın içgüdüsel olarak dışa vurmasıdır. Bu ne edep kurallarına, ne uluslararası siyasete, ne de devlet adamlığı sıfatına yakışmayan özelliklerdir. Hukuk kurallarına aykırı bir şekilde, insanların özgür düşüncelerine ambargo uygulayarak 'soykırım olmadığını' söyleyenlere cezai uygulamaları olacak yasa tasarısının kabul edilmesi mümkün değildir. Sözde Ermeni soykırımı iddiası yasa tasarısının 100. yılı olan 2015 yılına yaklaşıyoruz. Bu süre içinde böyle basit, siyasi entrikalar artacaktır. Bu yasa tasarısı hiçbir önem arz etmemektedir. Çünkü Fransa'da yaşayan yüz binlerce Türk vatandaşımız sokaklara çıkıp bunu inkar ettiklerinde ne olacak, bu karar nasıl gerçekleştirilecek- Yüz binlerce kişi cezalandırılacak mı- İçeriye mi atılacak- Her şeye rağmen bunun meclisten geçmesi onurumuzu rencide etmiştir. Bu karar Türkiye'nin dış politikada şuanda bulunduğu noktadaki prestijinin sarsılması için alınmış bir karardır."

AGIT MİNKS GRUBUNDAN ÇEKİLMELİ
Prof. Dr. Attar, AGİT Minks Grubu Eşbaşkanı olan Fransa'nın aldığı bu kararla, tarafsızlığını kaybettiğini, bu nedenle eş başkanlık görevinden çekilmesini talep ettiklerini ifade ederek, "Türkiye'deki Azeri kökenli akademisyenler olarak bir yazı hazırlayarak Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki Moon'a gönderdik. Burada çok net bir şekilde Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki Karabağ sorununun çözümlenmesinde Fransa'nın tarafsızlığını kaybettiğini, meclisinden geçirdiği soykırımı inkar yasa tasarısıyla belgelediğini ve bu nedenle de katiyetle bu görevi bırakmasını talep ettiğimizi açıkladık. Azerbaycan'da da bununla ilgili büyük bir halk hareketi başladı" diye konuştu.