Kurul, “Hz. Peygamber’in hayatı gibi bir dersin Türkiye’de ilköğretim okullarında sınıflara girebileceğini düşünebiliyor musunuz? Kur’an-ı Kerim derslerinin kamusal alan dediğimiz alanda son derece dışlayıcı bir biçimde, ötekileştirici bir şekilde eğitim sistemi içerisine girebileceğini düşünebiliyor musunuz? Kızlarımız okullarda Kuran-’dan belli pasajlar okuduğunda kendilerini nasıl hissedecekler? Bu müfredatta Evrim Teorisi ve Darwin’in bize anlattığı Engels ve Marks’ın dillendirdiği aydınlanma dönemini hatırlayamaz hale geldik” dedi.

KESK’E bağlı Eğitim-Sen tarafından düzenlenen “Değişen eğitim politikaları” panelinde konuşan Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nejla Kurul, Kur’an-ı Kerim’in dışlayıcı ve ötekileştirici olduğunu iddia ederek, Kuran ve siyer derslerini eleştirdi. Kurul, “Hz. Peygamber’in hayatı gibi bir dersin Türkiye’de ilköğretim okullarında sınıflara girebileceğini düşünebiliyor musunuz? Kur’an-ı Kerim derslerinin kamusal alan dediğimiz alanda son derece dışlayıcı bir biçimde, ötekileştirici bir şekilde eğitim sistemi içerisine girebileceğini düşünebiliyor musunuz? Kızlarımız okullarda Kuran-’dan belli pasajlar okuduğunda kendilerini nasıl hissedecekler? Bu müfredatta Evrim Teorisi ve Darwin’in bize anlattığı Engels ve Marks’ın dillendirdiği aydınlanma dönemini hatırlayamaz hale geldik” dedi.  

Neo-liberalizmin bütün yasalarının yavaş yavaş meclisten çıkmaya başladığını ileri süren Kurul, “Bunun yanı sıra zorunlu din derslerinin öğretimiyle birlikte toplumun muhafazakarlaşmaya başladığını gördük. AKP bu süreç içerisinde yani iki temel kavramın birbirini güçlendirmesiyle oluştu. Neo-liberalizm yani ‘artık bırakın yapsınlar’ diyen ideolojinin bir dayatmasıyla karşı karşıya kaldık. İnsanlar tüketici toplum haline getirilirken bir yandan da karşı çıkmayan, kaderci insanlar yaparak karşı çıkışı engellenen bir ideoloji hayatımıza egemen olmaya başladı” diye konuştu.

“AKP’nin yaptığı neo-liberalizmi ve yeni muhafazakarlığı hayatımızı derinleştirmekti” diye konuşan Kurul şöyle konuştu: “Düşüne biliyor musunuz ‘Hazreti Peygamber’in hayatı’ gibi bir dersin Türkiye’de ilköğretim okullarında sınıflara girebileceğini? Düşünebiliyor musunuz Kur’an-ı Kerim derslerinin bizim kamusal dediğimiz alanda son derece dışlaştırıcı bir biçimde, ötekileştirici bir şekilde eğitim sistemi içerisine girebileceğini? Biliyor muydunuz okulların bir pazaryerine dönüşebileceğini? Bugün geldiğimiz noktada bu ülkenin aydınlık yüzleri olarak şunları görüyoruz. Toplum içinde gündelik hayat rahat bir biçimde sürdürülemiyor.” Kurul, “Bizim müfredatımıza baktığımızda ne dünya halklarının tarihi vardır, ne de evrim teorisiyle Darvin’in bize anlattığı Engels ve Marks’ın dillendirdiği aydınlanma döneminin tüm düşünürlerinin fikirlerini hatırlayamaz hale geldik. Onları yok saydık. İnsanları itaatkar olarak karşı çıkmayan, dindar, sermayenin istediği niteliklere sahip yetiştirilen bireyler var. Buna karşı çıkmamız lazım. Bugün okullarımızda kızlarımız Kur’an-ı Kerim’den belli pasajları gördüğünde kendilerini nasıl hissedecekler acaba? Ya da erkekler Kur’an’dan alınan ayetlerle kendilerini nasıl hissedecekler acaba? Erkek ve kadının aynı evde yaşamasını nasıl taşıyacağız?” şeklinde konuştu.

Kaynak: Günebakış