Sosyal medyada arkadaşın biri paylaştı…

Türkiye’de 39 yeni cezaevi yapılacakmış.

Paylaşım dikkatimi çekince…

Var olanların sayısını merak ettim.

Araştırdım…

Uçuk bir sayıyla karşılaşınca da gördüm ki;

Suç işlemekte hakikaten çığır açmışız.

İstatistikler bangır bangır.

Son 10 yılda şiddet, taciz, tecavüz, dolandırıcılık ve hırsızlık gibi suçlarda yüzde 100’ü aşkın bir patlama yaşanmakta.

Özellikle cinayetlerde ülkemiz 41 ülke arasında 13’üncü sırada.

+

Terör ve vatana ihanet suçları zaten kılık değişmiş.

+

Hal, durum böyle olunca değerli okurlar.

Benim canım memleketime;

291 kapalı ceza infaz kurumu, 70 müstakil açık ceza infaz kurumu, 3 çocuk eğitimevi, 8 kadın kapalı, 5 kadın açık, 7 çocuk kapalı ceza infaz kurumu olmak üzere toplamda 384 cezaevi yetmez olmuş.

Hepsi tıklım tıklım, doluluk oranıyla her biri kapasitesinin çok çok üzerinde…

+

Şimdi gelelim çözüm arayışlarına…

Neticede seçenekler ortada.

Azılı suçluların dımdızlak ortada kalmaması için…

Devlet ya yeni cezaevleri inşa edecek, ya da ufak tefek suç işleyenler topluma salıverilecek.

 +

Peki,  dünya ülkelerine ait grafiklerde başımızı öne eğen bu devasa suç oranlarıyla mücadelede çözüm bu mu?

Yani sadece suçlunun toplumdan izole edilmesi/cezalandırılması memlekette yeni suçların işlenmesinin önüne tek başına geçer mi dersiniz?

Bence geçmez.

Nitekim geçmiyor da…

Çünkü atılan bu adımlar, sadece suç sonrası izlenecek yol haritasına ait...

Esasında suçla mücadelede başarı sağlamak için doğrudan suçun işlenme potansiyeline, sebeplerine ve zeminine odaklanmak lazım.

Yani suç işlenmeden önce bi’şeyler yapmak lazım.

+

Öngörüyü biraz daha açarsak…

Çalmayan, vurmayan, kadına, kıza, çocuğa, sebiye yan bakmayan, devletini, milletini dolandırmayan, velhasıl suç işlemeyen toplumlar inşa etmek lazım.

Bu kapsamda…

En az devletin yetkili organları kadar ailelere de görev düşmekte.

Yeni nesillerin ahlaki olarak pozitif anlamda tamamlanmasıyla birlikte, suç işlemeye meyilli halde yetiştirilmemesi lazım.

+

Hiçbir aile, çocuğunun suç makinesi olmasını tabi ki arzu etmez.

Lakin evlat için en önemli rol modelin anne baba olduğu da unutulmamalı.

Bu bağlamda aileler olaylara bakış açılarında ve davranışlarında olumlu tutumlar geliştirmeli,  aksinin ülke geleceği için potansiyel suçlu hazırlayacağını bilmeli.

+

Tek cümleyle özetlersek…

Ağzımıza almaktan imtina ettiğimiz suçların, beyni cerahatli yetişkin mimarları bir yana, yetişme çağındaki çocuklarımızın her yaptığını makul karşılamak, gözlerinin önünde abuk sabuk tavırlar sergilemek, nasılsa çocuktur deyip hatalarını geçiştirmek, gelecekte ne işlenen suçların önüne geçecek, ne de cezaevi inşaatlarının sonunu getirecektir.