İnsanlık zor günlerden geçiyor, insanlar olarak da zor bir sınav veriyoruz

Sabır, metanet, dirayet, tevekkül, direnç, umut, mutluluk, ekonomi kısacası maddi-manevi aklınıza ne geliyorsa bu sınavın içerisinde mevcut.

İnsanlar virüsten korunmak için verdiği mücadeleyi bir süre sonra psikolojisini ayakta tutabilmek için veriyor.

Sevdiklerini, yakınlarını, kendinden bir parça olarak gördükleri insanları kaybedenler, onlara son kez veda edememenin hüznünü ve burukluğunu yaşıyor.

Koronavirüsten ölenler, sessiz ve sedasız bir şekilde etrafına veda ediyor ve sizin yapabileceğiniz tek şey bulunduğunuz yerden dua etmek oluyor.

Kaybettiklerimize karşı son görev duadan öteye geçemiyor ne yazık ki.

Kabullenmesi zor olsa da, insanların bu duruma alışması gerekiyor.

Nasıl mı?

Bu sürecin anahtar sözcüğü: Adaptasyon.

İnsan, yaşadığı her şart ve koşula uyum sağlayabilen tek varlık olarak gösterilir. Zor da olsa bunu başarabilen tek canlıdır.

Adaptasyon, geçmişteki alışkanlıklardan vazgeçmek, onları yok saymak değil, onları da belleğinde saklı tutarak içinde bulunduğun yeni ortama aşina olmak, tanımak ve kavga etmeden yaşamayı öğrenmektir.

İnsanımız ne yazık ki ciddi bir adaptasyon sorunu yaşamakta.

Türkiye, herkesin yakında tanıdığı siyasi bir ismin koronavirüsten öldüğünü duydu.

Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, ‘Sizleri çok özledim’ diyerek son sözlerini ilettiği sevenlerine veda etti.

Siyasi bir partinin lideri sessiz sedasız defnedilemez denilerek cenaze töreni düzenlenmesi için yakınları ve partililer tarafından izin istendi.

Valilik koordinesinde, Trabzon’da cenaze namazının kılınacağı bir alan sosyal mesafe kuralına uyulacak şekilde ayarlandı.

İnsanlarımızın adaptasyon sıkıntısı tam bu noktadan sonra başladı.

Törenin ardından cenaze aracına taşınan tabuta dokunmak isteyenler adeta birbirini ezdi.

Cenaze aracı defin işleminin yapılacağı Akçaabat ilçesine doğru hareket halindeyken Yıldızlı’daki Medical Park Hastanesi’nde aracın önü kesildi.

Cenazenin defninden sonra, hastanede asla kabullenemeyeceğimiz istenmeyen olayların yaşandığını öğrendik.

İddialar o kadar dehşet veren cinstendi ki, etraflıca araştırma ihtiyacı hissettim.

Trabzon Büyükşehir Belediyesi Mezarlıklar Daire Başkanı Köksal Saral’ı aradım. Saldırıyı sordum. ‘Cenaze aracımızın şoförü Tuncay Aşan darp edildi. Kendisi darp raporu aldı ve şikayette bulunacak’ dedi.

Ne için? diye öğrendiğimizde, ‘Cenaze aracını hastaneye sokması ve Haydar Baş’ın hastanede koronavirüs dolayısıyla karantina altında tutulan eşi ve yakınlarının son kez görmesi’ için cevabıyla karşılaştım.

İddiaların arasında adı geçen isimlerden biri Medical Park’ta görevli anestezi doktoru F.K. da vardı. İddia o ki, Trabzon Valiliği’nden izin aldığını ve ailesinin son kez cenazeyi görebileceğini söyleyerek cenaze aracının hastaneye girmesini sağlıyor.

İlk olarak, Trabzon Valiliği’ni aradım ve görüştüğüm yetkililer valiliğin böyle bir şeye asla izin vermediğini söylediler. Yani, ortada koca bir yalan vardı.

Medical Park Hastaneleri Genel Müdürü Abdullah Cantürk’ü aradım sonrasında ve yaşan olayları, valiliğin izni olmadan böyle bir hadisenin geliştiğini söyledim.

Abdullah bey, son derece sağduyulu ve hassasiyetle yaklaştı olaya. Bilgisi vardı ve yaşananları tasvip etmediğini belirterek anestezi doktoru F.K. hakkında soruşturma başlattığını söyledi.

İnsanların yaşadıkları derin üzüntü, onların hata yapmalarına neden oluyor ancak hata bir başka insanların hayatlarını da tehlikeye atıyorsa bu hataların mutlaka bir yaptırım ve cezası olmalı.

Olaya adli ve idari yönden bakacak olursak, yaşanan olayda;

-Cenaze aracının önünün kesilip kesilmediği tespit edilip, “trafiği ve insan canını tehlikeye atmaktan”,

-Cenaze aracı şoförünün yolunu kesip dövenlerin tespit edilip “kasten yaralamaktan”,

-“Sosyal mesafe kuralını ihlal” ettikleri ve arbedeye neden olmalarından dolayı uygulanabilecek üst sınırdan para cezasına çarptırılmalarına,

-İddialarda yer alan doktor hakkında söylenenler gerçekse, “görevi ve güveni kötüye kullanmak”, yazılı izin olmadığı halde “sahte ve yalan beyanda bulunmak” suçlarından,

Olaya karışan herkes hakkında ayrı ayrı adli ve idari soruşturma açılmalı ve suçlu oldukları tespit edilenler cezalandırılmalıdır.

İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu’nun asayiş ve iç düzenin sağlanmasında, Sağlık Bakanımız Fahrettin Koca’nın yayılımı en aza indirmek için verdiği mücadeledeki emeklerinin boşa çıkmasına zemin hazırlayanlar ve buna neden olanlar gereken cezalarla yüzleşmelidir.

Koronavirüs tedbirlerini, bilhassa sosyal mesafe kuralını sebepsiz yere hiçe sayanlar şunu asla unutmamalıdır; Siz farkında olmasınız da, sevdiklerinizin ve başkalarının katili olabilirsiniz.

Acılarınızı, kederlerinizi, haykırışlarınızı duyar gibiyim. Ancak, bu durumun üstesinden gelmek için kendinizi adapte etmeye çalışın ve lütfen evde kalın. Sağlıcakla kalın!