Artvin'in Hopa ilçesinde dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 31 Mayıs 2011 tarihindeki mitingi öncesinde gerçekleşen protestolarda öğretmen Metin Lokumcu hayatını kaybetmişti.  

Davanın ilk duruşması 24 Aralık 2020 tarihinde Hopa'da görülecekken duruşmaya saatler kala "kamu güvenliği" gerekçesiyle davanın Trabzon Asliye Ceza Mahkemesi'ne taşınması yönünde karar alınmıştı.

Davada, dönemin Artvin İl Emniyet Müdürü Muhsin Armağan ve Hopa İlçe Emniyet Müdürü’nün de aralarında bulunduğu sekiz kişi yargılanacağı kaydedildi. 

HDP MİLLETVEKİLLERİ DAVAYA ÇAĞRI YAPTI

CHP İstanbul Milletvekili İbrahim Kaboğlu, CHP İstanbul Milletvekili Sera Kadıgil, Fındıklı Belediye Başkanı Ercüment Cervatoğlu, Türk Tabipleri Birliği Merkez Konsey Başkanı Şebnem Korur Fincancı, Müzisyenler Niyazi Koyuncu, Apolas Lermi, Aydoğan Topal, Altan Civelek, Hüseyin Turan, Burhan Şeşen, Erdal Bayrakoğlu, Selçuk Balcı, Sevinç Eratalay, Onur Akın, Mehmet Gümüş HDP Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu, HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan ve daha birçok isim, 21 Nisan’daki davaya çağrı videoları paylaştı.

Videolar, Metin Lokumcu Davası’nın Twitter hesabından kamuoyu ile paylaşıldı.

MAHKEME TRABZON'DA

Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) da, bir açıklama yayımlayarak Trabzon 2. Asliye Ceza Mahkemesinde görülecek davaya katılım çağrısı yaptı.

TİHV'in açıklamasında şu ifadelere yer verildi:

"Metin Lokumcu için adalet talebiyle ve cezasızlıkla mücadele için insan hakları ve demokrasiden yana duyarlı herkesi 21 Nisan 2021 tarihinde Trabzon 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde saat 09.30'da görülecek davayı izlemeye davet ediyoruz.

Eğitimci Metin Lokumcu yaklaşık 10 yıl önce, 31 Mayıs 2011'de Hopa'da yapılan barışçıl bir toplantıya (basın açıklaması) müdahale eden kolluk görevlilerinin aşırı/yoğun/ölçüsüz kimyasal gaz kullanması sonucu yaşamını yitirdi.

Daha sonra kimyasal gaz kullanımının ölüm olayındaki tartışma götürmez rolü, Türk Tabipleri Birliği'nin (TTB) 10 Şubat 2012 tarihli 'ölüm ile kimyasal gaza maruz kalma arasında nedensellik ilişkisi olduğu kanaatini bildirir' değerlendirme raporu ve Adli Tıp Genel Kurulu'nun (ATK) 24 Mayıs 2012 tarihli 'efor, stres ve kimyasal gaza maruz kalınması sonucu kalp damar hastalığının aktif hale geçerek ölüme yol açtığını' belirten raporu ile kanıtlandı."

"Buna karşın uzun zamana yayılan zorlu bir hukuki süreç ve adalet mücadelesi yaşandı. Metin Lokumcu'nun ölümünden sorumlu yetkililer ve kolluk görevlileri hakkında soruşturma izni verilmedi, açılan soruşturma ve kovuşturmalar takipsizlikle sonuçlandı, bunlara yapılan tüm itirazlar reddedildi ve dosyalar kapatıldı. Hatta Anayasa Mahkemesi'ne yapılan başvurular dahi olumsuz sonuçlandı.

Tüm bu zorlukların ardından yaklaşık dokuz buçuk yıl (9 yıl 5 ay) sonra, Artvin İl Emniyet Müdürü ile Hopa İlçe Emniyet Müdürü'nün de aralarında bulunduğu 13 polis hakkında 'taksirle ölüme neden olma' gerekçesiyle dava açılması sevinç ve umuda yol açmıştır. Zira gerekçesi beklentileri tam karşılamasa dahi açılan bu dava, Metin Lokumcu'nun ölümünden sorumlu olanları yıllardır koruyan cezasızlık zırhının delinmesi ve adaletin tesisi için önemli bir imkândır.

Davanın ilk duruşması 21 Nisan 2021 tarihinde Trabzon 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde saat 09.30'da görülecektir.

Kamuoyu tarafından biber gazı olarak da bilinen göz yaşartıcı kimyasal gaz kullanımı Türkiye'de uzunca bir zamandan beri kolluk güçleri tarafında yaygın ve sistematik olarak başvurulan bir zor kullanma ve şiddet biçimidir. Göz yaşartıcı kimyasal gazların aşırı/yoğun/ölçüsüz kullanımı sonucu ciddi yaralanmalar ve ölümler yaşanmıştır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarında da belirtildiği üzere bu tür kimyasal gazların kullanımı 'işkence ve diğer kötü muamele yasağı'nın ihlali niteliğindedir. 1997 yılında yürürlüğe giren ve Türkiye'nin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler (BM) 'Kimyasal Silahların Geliştirilmesinin, Üretiminin, Stoklanmasının ve Kullanımının Yasaklanması ve Bunların İmhası ile İlgili Sözleşmesi' ne göre bu tür gazların kapalı yerlerde veya yakın mesafeden ya da bir topluluğa yönelik çok yoğun olarak kullanılması halinde kimyasal silah olarak değerlendirilmektedir ve kullanımları sözleşme ihlalidir. Bu nedenledir ki Dünya Tabipleri Birliği (DTB), Ekim 2015'te toplanan Genel Kurul'unda bu tür kimyasal ajanların kullanımıyla ilişkili sağlık ve yaşama yönelik önemli zorluklar ve riskler nedeniyle, devletlerin bunları hiçbir koşulda kullanmamalarını tavsiye eden özel bir karar almıştır.