Sibel Sakallıoğlu’nun en büyük destekçisi ise 24 yaşındaki Bilgisayar Mühendisi kızı Buse.

Trabzon’da öğretmenlik yapan Sibel Sakallıoğlu 34 yaşındayken baş ağrısı şikayeti ile doktora gitti. Kontrolünde doktorlar kendisine ağrı kesici vererek evine gönderdi. Ancak bir hafta sonra Sakallıoğlu’nun vücudundaki trombosit fazlalığından dolayı beynine pıhtı atması sonucu boynundan aşağısı felç oldu, konuşamaz hale geldi. 14 yıldır bu şekilde yaşayan ve tekerlekli sandalyeye mahkum olan Trabzonlu Sibel öğretmenin en büyük yardımcısı olan kızı Buse, annesi ile birlikte yaşadıklarını ve karşılaştıkları zorlukları nasıl aştıklarını anlattı.

Annesinin hastalığa yakalanmadan bir hafta önce baş ağrısı şikayetiyle doktora gittiğini ifade eden Buse Sakallıoğlu, “Annem hasta olduğu zaman hastaneden bize bu hastalıktan yaşayan çok az insan var demişlerdi. Ancak aradan uzun zaman geçti. Doktorlarda bu duruma şaşırdı. Annem felç olmadan bir hafta önce doktora baş ağrısı şikayetiyle gitmişti. Eğer o zaman bu durum anlaşılsaydı annem bu sonuçla karşılaşmayacaktık” diye konuştu.
Kızı ile bakarak anlaşıyor

Annesi ile bir araya geldiklerinde normal bir şekilde iletişim kurduklarını belirten kızı Buse Sakallıoğlu, “Annem 14 yıl önce beynindeki damar tıkanıklığı sonucu komaya girdi. Tedaviyle şimdiki haline geldi. Kendi aramızdaki iletişimi annem buldu. Semboller oluşturduk, sesli harfleri belli yerlere yaydık. Örneğin gözünü kapatmak ’B’ harfi gibi. Annemle normal şekilde de anlaşabiliyoruz. Bilgisayar üzerinden yüz yüze de anlaşabiliyoruz. İlk başlarda bütün alfabeyi sayıyorduk, yazıyorduk. Bundan annem de bende sıkılmıştık. Daha sonra farklı bir program geliştirdik. Program kafa kısmını algılıyor. Annem, ekran klavyesiyle istenilen harfleri kafasını hareket ettirmek suretiyle yazıyor. Yani herhangi bir temas yok sadece kafasıyla birlikte yapıyor” dedi.
"Annemin Stephen Hawking’den farklı bir yanı var"

Amerikalı bilim adamı, matematik ve fizik profesörü Stephen W. Hawking gibi annesinin de vücudunu hareket ettiremediğini ve geliştirilen özel bilgisayarı kullandığını kaydeden Buse Sakallıoğlu, “Ancak o çevresiyle de iletişimde özel bilgisayarı kullanıyor. Annem öyle değil, sadece bilgisayarda yazı yazması, bilgisayar kullanmayı bu programla yapıyor. İletişimini bizimle bire bir kuruyor. Bizimle bilgisayar üzerinden değil iletişimimizi yüz yüze sembollerle sağlıyoruz. Yani iletişim sağlamak için bilgisayara ihtiyacımız yok. Örneğin gözünü kapama ’B’ harfi, sağ kolunu bir kere göstermesi ’G’ harfi gibi. Bunları birleştirdiğinde ne istediğini veya ne anlatmak istediğini anlıyorum. Zaten annem bunları kitabında da nasıl yaptığını yazıyor” şeklinde konuştu.

Kendisi gibi olanlara kitapla ulaşmak istiyor

Sakallıoğlu, annesinin kitap yazmaya nasıl başladığını da anlatarak “5 yıl önce annem evde sıkılıyordu. O zaman henüz bilgisayar bölümünü kazanmamıştım. Keşke bir program olsa da kullanabilse falan diye düşünüyordum. Daha sonra bunu arkadaşlarımla paylaştım. Onlarda bana yardımcı oldu. Onların yardımıyla bir program bulduk. Annem ilk başlarda kullanamam diye düşündü. Sonradan buna alıştı. Daha sonra hızlı olabilmesi için başka program bulduk. Şu an en son kullandığı program. Bununla birlikte hızlı yazmaya başladı. Ben dışarıda olduğum zaman WhatsApp ve facebook üzerinden mesajlaşmayı da sağlıyor. Şu an hızlı ve seri şekilde kullanıyor. Son bulduğum program sayesinde bu kitabı yazmaya başladı. Annem kendisi gibi felçli, konuşamayan kişilerin karşı taraf ile anlaşmasına yardımcı olma adına bu kitabı hazırlıyor" ifadelerini kullandı.


"Sahip olduklarınızın şükrünü bilin"

Sibel Sakallıoğlu, kızının anlattıklarına bilgisayarda yazdığı yazı ile katkıda bulunarak şu açıklamalarda bulundu:

“Bu kitabı yazmama arkadaşım vesile oldu ve kızımın da büyük desteği ile kitabı yazmaya başladım. Yazarken daha seri olmak adına sesli harfleri kullanmadım. Daha sonra bunları kızım yerleştirdi. Ben her sabah ezanla birlikte uyanıyorum. Kalkıp oturacağım zamana kadar yazacaklarımı kafamda planlıyorum. Bilgisayar başına oturunca da yazmaya başlıyorum. Benim yazacaklarım bitmek üzere. Şimdi yazdıklarımın editörlüğünü kardeşim Emel ve Türkçe öğretmeni Rıza Özgür Yıldız yapıyor. Kitabım Mayıs ya da Haziran ayında KPSS sınavından sonra çıkarmayı düşünüyorum. Çünkü kızım bu sınava yoğunlaştığı için başka şeylerle oyalanmaması lazım. Kitap bana özellikle kızımın son 5 yılda desteğini anlatıyor. Beni hayatın içine nasıl yerleştirdiğini, hayatı bana nasıl sevdirdiğini ayrıca yaşadıklarımı hissettiklerimi yazdım. Kitap da öyle bir bölüm var ki şükredecek ne çok şeyimiz olduğunu anlatıyor. Sanırım bu bölüm çoğu kişinin sahip olduklarına şükretmesine vesile olacaktır. Şu an kitabın yazımı büyük ölçüde bitti.”