Bugün konuyu Sabah Gazetesinde yayınlanan “Bir öfke depremi yaşıyorum ki…” başlıklı köşe yazısında dile getiren Uluç,  Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’u yerden yere vurdu. 
Köşe yazısında ilk olarak Elazığ’da meydana gelen ve Malatya dahil bir çok ili etkileyen depremde yaşadıklarını paylaşan Uluç, ardından Malatyaspor Başkanı Adil Gevrek ve Fenerbahçe’nin yaptığı açıklamalara değendi. 



Uluç’un köşe yazısının bazı bölümleri şu şekilde:


Bir yandan bu İnsanlık Afeti'nden anında oy çıkarma çabasına düşen siyasiler..
Öte yandan, bu İnsanlık Afeti dalga dalga yurdu sararken, utanmadan, sıkılmadan, yüzleri kızarmadan puan evet evet.. Puan hesabı yapan güya "Spor" adamları.. Sporun da, insanlığın da yüz karaları..
Ve bunlar kulüp başkanı, iyi mi?.
Biri felakete uğrayan Malatyaspor Kulübü Başkanı Adil..
Öteki, "Önce Fener, sonra Türkiye" diyecek kadar gözü dönmüş fanatik, - Ne yazık ki- Fenerbahçe Kulübünün Başkanı Ali..
Çıldırdım, inanın çıldırdım açıklamalarını duyduğum zaman..

Malatya'da deprem olmuş.. Binalar yıkılmış..
Ölüler, yaralılar.. Ambülans, itfaiye sirenleri..
Artçılar devam ediyor.. Sallanıyor durmadan Malatya..
Federasyon en doğru kararı vermiş.. Bu artçı sarsıntıların devam ettiği, acıların bire bir yaşandığı yerlerdeki tüm maçları ertelemiş. Bunların arasında, Malatya- Trabzon maçı da var..
..Ve ertelemeye ilk isyan eden gevrek gevrek federasyona saldıran Malatya Başkanı Adil..

Efendim, Federasyon Trabzon'un kulu ya..
Trabzon'u da devlet himayesine almış ya.. Hani Trabzon Stadı'ndaki locaları devletle iş yapan müteahhitlere zorla aldırtan devlet.. Eveleme geveleme itham ettikleri Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak.. Allah'tan yakından tanıdığım, güvendiğim, inandığım bir insan da..
Malatya'nın gevrek Adil'i, "Trabzon üç gün evvel 120 dakikalık kupa maçı oynamıştı.
Üstelik sarı kart sınırında 4 adamı vardı.
Biz onları böyle kolay lokma yakalamıştık.
Federasyon maçı erteleyip, Trabzon'u kurtardı.
Malatya erteleme falan istemedi" dedi..
O der demez de Fener'in Ali'si sazı aldı eline..

Düşünün.. Orada bir insanlık dramı, faciası yaşanıyor. Binlerce insan, yaşlısı, hastası, çocuğu, eksi 10 derecede sokakta yatıyor..
Enkazlardan hâlâ canlı, ceset, insanlar çıkarılıyor..
Durmadan artçılarla sarsılıyor, Malatya...
İnsanlar "Can", bu Ali de "Puan" derdinde..
"Gelecek hafta bizim Trabzon'la maçımız var. Trabzon'un ceza sınırında dört adamı vardı. Bunlar "Zorlu" hakemlerimiz sayesinde dördüncü sarı kartları görecekler, cezalı duruma düşecekler, biz de onları kolay yenecektik.
Trabzon'un emir kulu Federasyon onları kurtardı.." Yahu bu ülkede bu federasyon kulluk yapıyorsa, sadece Fener'e yapıyor.. Hele de Zorlu toplantısından sonra.. O toplantı ardından ilan edilmiş hakemler aniden değiştirilmedi mi?. Yeni atananlar maçı Beşiktaş'tan alıp 3 puanı Fener'e hediye etmediler mi?.
O Zorlu toplantısından sonra bütün ama bütün Fener maçlarına, o eski, o eyyamcı hakemler atanmadı mı?.

Gençler ötekilere verilirken..
Güya MHK Başkanı Zekeriya Alp "Genç hakemlere güveniyor, onlara görev veriyorum" diyen Zekeriya Alp, Zorlu'dan bu yana Fener'e tek, bir tek, gördüğünü cesaretle çalan "Genç" hakem atayabildi mi?.
Fener'i hep, eyyamcılarıyla kollamadı mı?.
İşte o "Zorlu" hakemleriyle, Malatya maçında, Trabzon'un kolunu kanadını kırma hesapları yapan Ali'nin oyunu, bu erteleme ile döndü ve 6222 savcısının göz yummasıyla, savaş naralarını her hafta arttırarak atan Ali, bu defa, bütün yurtta, sportmen Fener camiası dahil bütün yurtta öfke ve nefret uyandıran açıklamasını yaptı..
"Ölenler, evsiz kalanlar, acılar yaşayanlar umurumda değil. Ben puanıma, ben şampiyonluğa bakarım" diye, devlete savaş ilan etti..
Dün bizim gazeteye baktım.. Aslında güzel bir yorum yapmışlar.. Adil'in gevrek olanını yerden yere vurmuşlar.. Ama ötekinin adı bile geçmiyor. "Fener yönetimi.." Yani Başkandan habersiz bildiri yayınlamış Yönetim öyle mi?.
Allah'tan Erman Hocam var..

Allah'tan kimsenin gözünün yaşına bakmayan, Zorlu toplantısını da ortaya çıkaran korkusuz Erman Hocam içimi soğutan her şeyi söylüyor ve yazıyor..
Dikkat ettiniz mi, Sevgili Okurlar?.
Fenerli Ali'nin soyadını yazmadım bu yazıda hiç..
O soyadına sevgim, saygımdan ve "Koç" dostlarımdan ötürü..
Vehbi Bey, nasıl ama nasıl dostumdu..
Nasıl sevişirdik.. Ne nasihatleri, ne hayat dersleri vardır bana..
Koç ailesinden kimsenin, ne devlet ne özelde, sporun başına geçmesine izin vermezdi.
"Niye" dedim bir gün..

"Sporun fanatikleri çoktur. Onlara kendini beğendiremezsin, Koç adına saldırırlar. Beğendirmek istersin, bu defa çukura sen düşersin.. Başkanlığın altındaki yere kadar gelsinler, mesele yok. Ama 'Birinci adam' olamazlar" demişti..
Ne haklıymış, benim sevgili dostum, Vehbi Bey!. O müstesna, o adam, o "İnsan" Koç!.
Onun adına gölge düşmesin diye "Koç" lafı etmedim öfkemi anlatırken..
Rahmi Bey emekli olunca, Holding'in başına geçen Mustafa Koç, çok yakın arkadaşımdı üstelik.. O da Fenerli'ydi kardeşleri gibi.. Ama o örnek, o sportmen bir Fenerliydi. At binmeyi çok severdi.
Fenerbahçe'nin Atlıspor dalı olmadığı için, Konkurhipiklerde Galatasaray armasıyla yarışırdı.
Öyle Fenerliydi Mustafa.. Galatasaray Başkanı Alp Yalman da, resmi sporcusuydu Galatasaray Binicilik Takımı'nın. Mustafa ve Alp, ayni forma için yarışırlardı.
Hemen her hafta sonu, Ayazağa'da Galatasaray Binicilik şubesinde buluşurduk.
Alp, Mustafa, ben.. Ne güzel günlerdi onlar..

O Mustafa'ya bakın, bir de güya kardeşi Ali'ye..
Biri "Galatasaray" adına yarışıyor. Öteki Galatasaray'ı "Düşman" ilan ediyor.
Ali'nin arkasına "Koç" yazmak içinizden gelir mi şimdi, o iki unutulmaz adam, o ışıklar içinde yatan Koçlar, Vehbi Bey ve Mustafa'dan sonra..
..Neyse..
Ankara'daki, mutlu aile birliktelerini geçtik.. Hüznümü bile yaşatmayan ve öfkeye boğanları anlatabildim sanırım..
Aileye sahip olmak, dünyanın en büyük mutluluğu.. O mutlu saatleri de anlatacağım yavaş yavaş..
Öfkem geçsin de..
Oy ve puan hesapçılarına öfkem geçmez ya..
Birazcık hiç değilse, dinsin de...

YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYIN