Hrant Dink Davası'nın 22'inci duruşması için Beşiktaş'taki özel yetkili ağır ceza mahkemesi önünde bir araya gelen "Hrant Dink'in Arkadaşları" adlı topluluk tarafından yapılan açıklamada, "Hrant'ı
öldürmelerinin üstünden dört yıl ve on buçuk ay geçti. Siz beş deyin.
Adalet adına ortada ne var? Bir müsamere ve kötü niyet gösterisi"
denildi.
Aralarında Rakel Dink, DİSK Başkan Vekili Tayfun Görgün, Prof. Dr. Gencay Gürsoy, Ufuk Uras, Zeynep Tanbay'ın da bulunduğu 200 kişilik topluluk, Beşiktaş Meydanı'nda saat 10.00 sıralarında bir araya geldi. Hrant İçin, Adalet İçin yazılı pankart ile yürüyüşe geçen topluluk, "Hrant, unutmayacağız, affetmeyeceğiz', 'Hrant için, adalet için', "Öldür, diyenler yargılansın" sloganları ile adliye önüne yürüdü.
Burada Gazeteci Banu Güven tarafından okunan basın bildirisinde, şöyle denildi:
"Hatırlarsınız, katil iki günde, şu içeride yargılanan öbürleri de
hemen peşinden yakalandı. Bunların, baştan gözden çıkarılmış ayakçılar
olduğundan şüphe duyan var mı aranızda? Şüphe duyanlar, Yasin Hayal'in babasının ifadesin: 'Trabzon Emniyeti Terörle Mücadele Şube Müdürü Yahya Öztürk bana, Yasin devlet
için çalışıyor, dedi.' Polis böyle demişti. Jandarma istihbaratçısı bir
binbaşı da tebriklerini göndermişti Yasin Hayal'in babasına. Hrant'ı öldürmeye karar verenleri nerede aramalıyız?
Elebaşı konumundaki sanıkları, Trabzon Mc Donalds bombalanmasından itibaren avucunun içine almış emniyette mi?
Cinayet ihbarını hasıraltı eden, kullanılacak silahın özelliklerini
henüz cinayet işlenmeden bilen jandarmada mı? Yoksa hepsinin üzerindeki
bir yerlerde mi? Başından beri iki vahim durum, adaletin yolunu tıkıyor.
Cinayetin işleneceğini bildiği ortaya çıkmış resmi görevliler,
bırakın yargılanmayı, her türlü soruşturmadan korundu. Yetmedi, terfi
aldı. İkincisi, bunlar hakkında pek sınırlı soruşturmalar yapıldı. Dava
da açıldı ama sanki bunların cinayet davasıyla ilgisi yokmuş gibi
davranıldı. Olaydaki rolü gayet şaibeli olan jandarma komutanı Ali Öz hakkında dava bile buradaki esas cinayet davasıyla birleştirilmeden
bitti. Albay Öz'e ödül mü verildi, ceza mı bilemedik. Bugüne kadar
edindiğimiz bilgilerle, tek merkezden kapsamlı bir soruşturma yürütülse,
her şeyin açığa çıkacağı, inanın görülebiliyor. Hrant Dink cinayetinin aydınlatılmasını istemeyen birileri var. Bunların gücü
adaletin yolunu tıkamaya bugüne kadar yetti. En başta adaletten yana
saf tutacağını iddia eden hükümet de, bir adım sonra onlara katıldı. Şu
içeride yargılananları örgütleyen, onlara 'öldür' emri verenler her
kimse, polis de, asker de, savcı da, yargı da, hükümet de bunların
ortaya çıkmasından çok korkuyor.
Ta en başta Rakel Dink demişti. 'Adalet için cesaret gerekir' Bizde cesaretten anlaşılan şey,
savunmasız bir insana arkadan yaklaşıp ensesinden vurmaya yarıyor.
Anladık. Adaletten anlaşılan ise, Hrant'ı
tam aksini yazdığı şeyi yazmış gösterip, mahkum etmek, hedef haline
getirmekti. Bugün de, cinayete karışmış devlet görevlilerinin ne
pahasına olursa olsun korunmasıdır. Bu memleketin vicdanlı insanlarının,
adalet deyince devleti koruma teşkilatını değil, hakkı, hukuku anlayan,
insanların gönlü bizimledir. Biliyoruz. Ne yazık ki yetmiyor. Kendisine
yalan söylemekten utanan, cesur yargıçların, savcıların ortaya çıkması
lazım. Devlet ve hükümet içerisinde, kendine yalan söylemekten utanan,
vicdan ve adalet duygusu sahibi birileri varsa, ortaya çıkmaları lazım.
Bu davayı bu şekilde bitirmeye kalktıklarında alınlarına sürülecek şeyi
sadece kurban kanı sanıyorlar. Halbuki o, ne yapsalar kazıyıp
atamayacakları bir utanç lekesi olacak."
Topluluk duruşma bitene kadar, adliye önünde bekleyeceklerini duyurdu.