“Savaş, hoşunuza gitmediği hâlde, size farz kılındı. Olur ki, bir şey sizin için hayırlı iken, siz onu hoş görmezsiniz. Yine olur ki, bir şey sizin için kötü iken, siz onu seversiniz. Allah bilir, siz bilmezsiniz. (Bakara 216.)

Ne güzel özetlemiş bu ayet son zamanlarda yaşadığımız bu süreci. Evet, ülkemiz adeta hainlere karşı, zalimlere karşı, ülkemizi işgal etmek isteyen dış güçlerin yerli işbirlikçilerine kaşı bir savaş vermiştir. Bu basit bir darbe girişimi değildi.
Ya da sürekli birilerinin ipinde cambazlık yapmaya, beynini kiraya verip başkaların iradesiyle yaşamaya alışık olanların dediği gibi; bu bir tiyatro da değildi. Bu en net tabiriyle bir işgal girişimiydi. O da olmadı bir iç savaş çıkarmak için yapılan bir üst akıl planıydı, bu yaşananlar.
Siz düşünebiliyor musunuz; bir ülkenin kendi tankı, helikopteri, uçağı o ülkenin insanına karşı haince ve düşmanca kullanılıyor. Bunu bu hainlere yaptıran nedir. Nasıl bir akıl, nasıl bir vicdan var ki bunlarda hiç gözünü kırpmadan kendi halkını katledebiliyor. Bu işgal girişimini çok yönlü irdelemek gerek.
Bu bir örgütün tek başına yapabileceği bir girişim değildir. Zaten bu ihanet örgütünün yapılanması çok üst düzey bir aklın organize edebileceği bir yapıdadır. Cemaatten çok bir istihbarat teşkilatı gibi örgütlenen bu hainler, ülkemizi ele geçirmek için akla hayale gelmeyecek yöntemler denemişlerdir.
Zamanla ortaya çıkan görüntüler ve itiraflardan bunların ne kadar tehlikeli oldukları daha net anlaşılıyor. Başta yazdığım ayette olduğu gibi bazı hoşumuza gitmeyen olaylar aslında bizim için hayırlıdır. En azından bunların gerçek yüzleri ve yapabilecekleri ortaya çıkmıştır. En önemlisi de millet olarak ülkemizin bu kötü gününde tek yumruk olabilmeyi başarıp bu işgal girişime karşı cesaretle durabildik. Tabi asıl yapılması gerekenler bundan sonra başlıyor.
Öncelikle şunu bilmeliyiz ki Avrupa olsun, ABD olsun bu işgal girişiminin olumlu sonuçlanacağı düşünerek pozisyon almışlardı.
Onlar teslim alacak bir ülke beklerken, teslim alınan piyonlarını görünce ne diyecekleri şaşırıp darbecileri savunur pozisyona geçmişlerdir. Bakın kaç gün oldu bu ülkelerden ne bir heyet geldi ne de Türk halkının yanında olduklarını belirten bir açıklama yapıldı. Biz bunları biliyorduk da kendine cemaat diyen bu hainlerin bu kadar ileri gidebileceğini düşünemiyorduk. Artık bu saatten sonra bırakın bu hainleri savunmayı “gönül bağım var” diyen de haindir ihanet içindedir.

Hükümetimiz bu yapıyla mücadelede kararlı olmalı ucu nere dayanırsa dayansın sonuna kadar gitmelidir. Özellikle kuluçkaya yatan bu işin dönmesini bekleyen bukalemun gibi davranıp demokrasi nöbetlerinde boy gösterip fırsat kollayanlar tespit edilip gereken yapılmalıdır. Bu işin şakası yok. Cumhurun başını öldürmeyi göze alan halkı öldürmüş sayılır. Ayrıca ilk günlerde sesi çıkmayıp pozisyon almak için bekleyenlere de fırsat verilmemeli. Allah’ım bu milleti ikiyüzlü münafıklardan korusun.                  

Mehmet ÖZTÜRK.