Başlığı okuyanlar arasında bu sorunun yanıtını bilen kaç kişi var acaba?.
Yazan ben bilmiyorum mesela.. Bütün gazeteleri okuyan ve ofiste evde önünde hep haber kanalları olan ben bilmiyorsam, millet nerden bilsin?.
Peki bu ne demek?.
Yanıt çok acı..
Bu ülkede gazetecilik bitti.. Her gün birbiri ardına yaşanan olaylar, hem de nasıl bittiğini, daha da acısı, bunun kimsenin umurunda olmadığını gösteriyor..
Tarkan gibi bu ülkenin en büyük starı evleniyor.. Bütün gazeteler "Sözlendi" diye yazıyor. Niye?. Tarkan bir ajansa öyle demiş. Ajans servis etmiş.. Bunca magazin servisinin bir tek "Muhabir"i yok ki, Tarkan'ı izlesin. Çevresinden haber alacağı kişilerle ilişki kursun. Muhabirlik odur.. Ne kadar çevren varsa, o kadar iyi muhabir olursun. Muhabirlik gelen haber değildir. Gidilen ve bulunan haberdir.
Gelen haberi yazarsan, ya biri seni kullanıyordur, ya da işte böyle dalgasını geçiyordur.
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti diye bir komik kurum var. Bir zamanlar en güçlü sivil toplum örgütüydü. Devlet, Hükümet Başkanları bile çekinirdi. Şimdi Başkanı kim söyleyin dişimi kırayım..
Ana kuruluş amacı Mesleği geliştirmek olan bu kurum, eline tutuşturulan bavulla rezil manşetlere imza atan bir bavulcuyu "Yılın Gazetecisi" seçti ve benim için o gün bitti. O seçime benden başka itiraz eden de çıkmadı.
Gülen'in eline bavulu verip, kullandığı, çirkin emellerine alet ettiği "Yılın Gazetecisi" şimdi hapiste.. Yalan, düzmece haberlerle süründürdüğü, bitirdiği yüzlerce insanın bedelini ödüyor, iyi mi?.
Peki Cemiyet ne yapıyor?. Onu Yılın Gazetecisi seçen Cemiyet?.

***
Gazetecilik önce "Merak" meselesidir. Gazeteci "Merak eden" adamdır. Sen merak edeceksin ki, millet neyi merak eder, bilesin..
Adam cumartesi gecesi, hem de bir derbi maçı sırasında, bu ülkenin en iyi korunan stadında sahaya girdi. O sırada gol oldu. Bütün gece Tv'ler ve ertesi gün gazeteler, "Adam sahadayken gol geçerli mi, değil mi" konusunu tartıştılar..
Adamın ne, kim olduğu, eylemi ne niyetle gerçekleştirdiği, stada ve sahaya nasıl girdiğini, bunca gazetenin bunca gazetecisinden bir ama bir teki merak etmedi. Etse, hem de nasıl okunan bir haber olurdu. Hele adam bulunup konuşulsa, ne güzel röportaj ortaya çıkardı.
Pazar gazetelerine yetişmedi diyelim.. Bu bilgisayar devrinde o da ayıp ya, peki pazartesi.. Tüm pazar günü onca gazetenin onca istihbarat, onca polis/ adliye editöründen, ya da onca polis adliye muhabirinden birinin gazetecilik damarları kabarmaz mı bu ülkede?. Hepsi mi tatildeydi?.

Pazar fark etmez. Her gün tatildeler zaten.. Çünkü her şeyi ajanstan bekleme afyonuna mahkum oldu, alayı.. Bütün gazeteler.. En büyükleri dahil.. Gelsin ajanstan haber.. Başlığını bile değiştirmeden kullan ve senin bordrondaki muhabirlerden birinin imzasını koy tepesine ki, o da maaş alsın?.
Ya spor müdürleri?.
Trabzon'da sahaya giren adam hakeme saldırdı diye tutuklandı. Trabzon'a bir milyon lira para, dört maç seyircisiz cezası verildi.. İki maç da tarafsız sahada.. Federasyon anında Ceza Kuruluna sevk etmişti Trabzon'u. Kurul da şipşak kesti cezayı..

Peki bu ağır cezayı hak etmek için Trabzon neyi yapmış, ya da yapmamıştı?. Suçu neydi?.
Suç açık.. Adamın sahaya inmesine engel olmamak.. İnen adamın yaptığı artık Trabzon'un değil, "Cezalar kişiseldir" diyen Anayasa gereği, adamın suçuydu. Ceza da ancak adama verilir, adamın suç derecesine göre kulübe ceza kesmek, Anayasa ihlali olurdu. (Bu ihlali yazan, tartışan oldu mu?.)
Şimdi ortada böyle ağır bir örnek, hem de cumartesi olayından iki gün önce verilen ceza kararı dururken, Galatasaray'ın durumu ne olacak diye merak eden bir Allahın kulu spor şefi, bir Allahın kulu Galatasaray muhabiri yok muydu medyada?.
Trabzon'u anında ceza heyetine sevk eden Federasyon, Galatasaray'a niçin ve ne hakla göz yummuştu?. Bu ülkede kurallar takımın adına göre mi uygulanıyordu?.
Bununla ilgili tek satır okudunuz, tek satır yorum duydunuz mu?.
Sahaya atlayan adamın ne olduğunu merak etme.. Adamı bulma, konuşma.. Harika bir haber ve röportaj çıkarma..
Trabzon'u yakarken, Galatasaray'a göz yummanın nasıl adalet, nasıl eşitlik olduğunun hesabını sorma..

Sonra da "Biz gazetecilik yapıyoruz" de..
De de, beni güldür!..