Yurdaarmağan'ın iş yerinde sergilediği eşyalar arasında atalarının yüz yıl önce kullandığı çok çeşitli eşyalar bulunuyor. Yurdaarmağan, "Bunları yaklaşık 10 yıldan beri topluyorum. Bunlar benim için çok değerli şeyler. Çünkü çocukluğum onların içinde geçti, onlarla beraber büyüdüm. Elimden geldiği kadar dedelerimizin ve büyüklerimizin kullandığı bu eşyaları yine de araştırıp toplamaya devam edeceğim. Yer darlığı nedeniyle bu mekana ancak 300 civarında eşya sığdırabildim. Elimde mevcut olanları ise boş bulabildiğim köşelere yerleştireceğim." dedi.

Bu konuda gençlerin de kendisinden örnek alması gerektiğini ifade eden Ulaş Yurdaarmağan, bunun nedenini ise şöyle açıkladı: "Sonuçta tıpkı benim gibi onların da anneleri babaları bu eşyalarla haşır- neşir olarak kendilerini bu günlere getirmişlerdir. Gençlerde bu eşyalara karşı pek ilgi yok. Yolda geçerken tesadüfen bu eşyalardan her hangi birine rastlasalar ayakla vurup bir kenara atarlar. Bu konudaki duyarlılığımdan dolayı kendimi beğeniyorum. Var olduğum sürece, elimden geldiği kadar bu eşyalara değer vereceğim. "

Kültür evi gibi bir yer yapmayı düşündüğünü de dile getiren Yurdaarmağan, 90 metrekarelik bir alana ancak bunları sığdırabildiğini kaydetti. Kafeye genellikle genç ve orta yaş grubunun rağbet gösterdiğinin altını çizen Yurdaarmağan, nişan ve kına geceleri düzenlendiğinde ise her yaş grubundan insanın geldiğini ifade etti. Yurdaarmağan, "Bu eşyalar ileri yaşta olan büyüklerin daha çok ilgisini çekiyor ve ellerinde olanları getiriyorlar. Zaten onların sayesinde bu kadar çok eşyayı bir araya getirebildim. Kendilerinden sonra bu eşyalara sahip çıkılmayacağını bilenler ellerinde bulunanları bana getiriyorlar. Sonuçta bunların hepsi bir değerdir ve gelecek kuşaklara aktarılması gerekir." şeklinde konuştu.