Doğu Karadeniz Bölgesi’nde 758 bin dekar alanda yapılan çay tarımında yaklaşık 40 yıldır (25 azot, 5 Fosfor ve 10 potasyum) formüllü kimyasal gübre kullanılıyor. Kullanıldığı üründe her hangi bir zarara veya sağlık açısından olumsuzluğa neden olmayan bu gübre, uzun vadede serildiği toprağın özelliğini yitirmesine neden olurken, yağmur suları ile içme sularına ve diğer bitkilere de etki ederek hem insan sağlığını hem de doğal yapıyı olumsuz yönde etkiliyor. Bir çok Avrupa ülkesinde kimyasal gübre kullanımı yasaklanırken, gelirinin önemli kısmı tarıma dayalı Avrupa ülkeleri ise kimyasal gübre kullanımını yüzde 15 seviyelerine kadar düşürdü.

Organik Çay Üretimine Geçmek Gerekiyor

Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan ÇAYKUR Genel Müdürü İmdat Sütlüoğlu, kimyasal gübrenin çevredeki olumsuz etkilerini ortadan kaldırmak için tüm çay alanlarında organik tarıma geçilmesi gerektiğini söyledi. Sütlüoğlu “Yoğun kimyasal gübre kullanımı çevrenin doğal yapısını bozdu. Toprağın yapısını bozdu. Bundan canlılar olumsuz etkilenmiştir. Canlı türleri azalmıştır. Yeraltı sularımız kirlenmiştir. Bu olumsuzlukların ortadan kalkıp, çevrenin kendini yenilemesi için organik çay üretimine geçmemiz gerekiyor. Hedefimize ulaştığımızda tüm çay alanlarını organik havzaya dönüştürüp dünyanın da en büyük organik havzasını oluşturmuş olacağız. Dünyanın en yüksek miktarda organik çayını üreten ülkesi olacağız. Altyapı olarak rakipsiz durumdayız. Çayımızın üzerine kar yağdığı için haşere oluşmuyor. Dünyanın en sağlıklı çayı bizde ve çay tarımı yapılan bölgelerin tamamının organik üretime dönüşme imkanı var. Hiçbir çay üreten ülke bu imkana sahip değil. Bu projeyi hep birlikte toplumu bilinçlendirerek desteklememiz lazım” dedi.

10 Bin Dekara Ulaştı

Sütlüoğlu, organik çay tarımı yapılan alanların hızla genişlediğini ifade ederek “ÇAYKUR olarak en önemli projemiz organik çay üretimidir. Ancak şu aşamada bu gönüllülük esası ile yürüyor. Bir mecburiyet yok. Vatandaş, isterse, arzu ederse organik üretim yapıyor. Organik havzalarımız her geçen gün artıyor. Şu anda 10 bin dekar alanda organik çay üretimi yapıyoruz. Gelecek yıl bu 30 bin dekar alana yaklaşacak. Bir sonraki yıl ise 38 bin dekar alana çıkartmayı hedefliyoruz. Çok hızlı bir şekilde organik havzalarımızı genişletiyoruz. Arzumuz çaylıkların tamamen organik olmasıdır. Organik üretim yapan üreticilerin ürün kaybından kaynaklı mağduriyetlerini gidermek için organik çaya ayrı bir fiyat ödeme kararı aldık. Organik yaş çaya 3.2 TL ödüyoruz“ diye konuştu.

Avrupa’da Yasaklandı

Bir çok Avrupa ülkesinde kimyasal gübre kullanımının yasaklandığını belirten Sütlüoğlu, “Kimyasal gübre kullanımını bazı Avrupa ülkeleri tamamen yasakladı, bazıları ise yüzde 15 ile sınırladı. Tarım Bakanlığımızın da bu yönde bir çalışması olduğunu biliyorum. Türkiye’de de ciddi tedbirlerin alınması gerekiyor. Tamamen organik tarıma geçildiğinde organik gübre temininde sorun olmayacak. Doğal gübrelerin yanında fabrikasyon organik gübreler de var. Katı ve sıvı gübreler üzerindeki araştırmalarımız sürüyor. Bu gübrelerin tamamı ülkemizde üretiliyor. Kimyasal gübrelerin ise hammaddeleri tamamen dışarıdan geliyor. Hem sağlığımızdan oluyoruz hem de ciddi bir döviz çıkışı oluyor. Organik üretimin ise tamamı yerlidir” şeklinde konuştu.

“Kanser İkinci Ölüm Sebebi”

TÜİK verilerine göre, Türkiye’de ölüme sebep olan ilk 5 hastalık grubuna bakıldığında yüzde 39,8 ile dolaşım sistemi hastalıkları ilk sırada, yüzde 21,3 ile kansere yol açan iyi huylu ve kötü huylu tümörler ikinci sırada yer alıyor. Türkiye’de kanser en çok erkeklerde görülürken, kanser nedeniyle gerçekleşen ölümlerin oranının en yüksek olduğu ilk 5 il sırasıyla İstanbul, Kocaeli, İzmir, Rize ve Tekirdağ olarak belirlendi.
Sağlık Bakanlığı verilerine göre, Türkiye kanser haritası incelendiğinde her yıl yaklaşık 150 bin yeni kanser olgusu teşhis edilmekte. Erkeklerde en sık akciğer kanseri, kadınlarda meme kanseri görülmekte.