Müzikoloji Bölüm Başkanı da olan Yrd. Doç. Dr. Akat, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2011 yılında Karadeniz Müzik Arşivi'ni oluşturmak için çalışma yürüttüklerini ancak bu süreçte arşiv ya da eğitim alabilecekleri kuruluş olmadığı için çok zorlandıklarını söyledi.

Yaşadığı tecrübeden yola çıkarak, müzik arşivciliğini dünyada nerede öğrenebileceği konusunda araştırma yaptığını belirten Akat, "Berlin Etnoloji Müzesi Müzik Etnolojisi Medya Teknik ve Bilim Fonografi Arşivi, dünyanın en eski ses kayıt arşivine sahip. Yani fonograf cihazını ve bal mumu kayıt teknolojisini bulan insanların kurduğu arşiv. Burayla iletişime geçerek kendi arşivimizden ve arşivleme üzerine yaptıklarımızdan bahsettik" dedi.

Yrd. Doç. Dr. Akat, çalışmaların merkezin de ilgisini çektiğini ifade ederek, "Berlin Fonografi Arşivi'nden aldığımız davet üzerine, proje hazırladık. Maddi imkansızlıklar oldu ve biz de projeye destek aradık. TÜBİTAK'ın projelere desteğinden haberdar olunca da Alman Arşivlerinde Doğu Karadeniz Bölgesi Yerel Kültür Ürünlerinin İncelenmesi ve Veri Tabanının Oluşturulması Projesi'ni sunduk. TÜBİTAK, daha çok fen bilimleri alanında proje veren kuruluş. Türkiye'nin en önemli araştırma kuruluşlarından biri. Sosyal bilimler alanında da son yıllarda verdiği destekler vardı. Biz de bunlardan cesaret alarak, müracaatta bulunduk ve kendi alanımızda ilk kez yurt dışı doktora sonrası proje araştırması kazanmış olduk" diye konuştu.

-"Bilmediğimiz eserleri bulma ihtimalimiz çok yüksek"-

Bölgesel müzik arşivini bu alanda daha da uzmanlaşarak, profesyonel şekilde kurmayı amaçladıklarını vurgulayan Akat, şöyle devam etti:

"Çalışma yaklaşık 9 ay sürecek. Berlin Fonografi Arşivi'nin fonograf kayıtları 1902 yılında başlıyor. Fonograf cihazının Türkiye'ye gelmesi ve kayıt işine başlaması ise 1926 yılında başlıyor. Dolayısıyla bizden 20-25 yıl önceler. Sadece Doğu Karadeniz üzerinde de yaptıkları çalışmalar var. 1960'lı yıllarda araştırmacı Kurt ve Ursula Reinhard çiftinin, bölgemize gelerek çok ciddi kayıtlar topladıkları ve döndükten sonra Berlin'de bununla ilgili kitap yayınladıklarını biliyoruz. Dolayısıyla burada yapılan çalışmaların gün yüzüne çıkarılması, ülkemize kazandırılması ve arşivin sadece Doğu Karadeniz'de değil, Anadolu'da ve Doğu Karadeniz'in çevresindeki diğer coğrafyalarda yaptıkları çalışmalardan faydalanmak istiyorum. En azından Alman arşivlerinde bölgemize ait ne varsa bunların veri tabanını oluşturmak istiyoruz."

Yrd. Doç. Dr. Akat, arşiv yetkilileriyle temasın ardından tasnif edilmeyi bekleyen birçok kayıt olduğunu öğrendiğini dile getirerek, şunları kaydetti:

"Bu bizim için de onlar için de çok heyecan verici bir durum. Bilmediğimiz eserleri orada bulma ihtimalimiz çok yüksek. Bilmediğimiz eserleri kazandıracağız ve karşılaştırma imkanı bulacağız. Elimizdeki kayıtlar çok sınırlı. Özellikle 1950 öncesine ilişkin kayıtları bulmakta çok zorlanıyoruz. Merkezin, Anadolu'da 1902 yılından itibaren elde edilmiş kayıtları var ve bu kayıtlar bizim için oldukça önemli. Çünkü bölgemizde özellikle derlenmiş eski kayıtlarımız var, fakat bir çoğu kullanılamaz halde veya arşivlerimizde iyi muhafaza edilememiş. Dolayısıyla iyi muhafaza edilmiş, ciddi, üzerinde çalışılmış malzemelerle yeniden geçmişe yönelik karşılaştırma ve kıyaslamaya kavuşmuş olacak müzikoloji camiası."

TÜBİTAK'ın müzikoloji alanında desteklediği ilk proje olmasının aynı zamanda iyi bir referans oluşturduğunu da belirten Abdullah Akat, "Üniversitemiz için de bu projenin iyi olacağını düşünüyorum. TÜBİTAK önemli ve prestijli bir kurum. Bizim alanımızda burs vermesi, bundan sonraki çalışmalar için de kapının aralanması anlamına geliyor. Genç müzikologlar ve bu alanda çalışacaklara cesaret kaynağı olacağını düşünüyorum" dedi.