Rize-Artvin Tabip Odası, Trabzon Tabip Odası, Giresun Tabip Odası, Samsun Tabip Odası ve  Kocaeli Tabip Odası, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın geçtiğimiz günler Türk Tabipler Birliği ve Türk Barolar Birliği ile ilgili söylemleri ilgili ortak bir bildiri yayınladı.

İŞTE O BİLDİRİ:

Bizler yaşatmak için and içmiş bir mesleğin mensuplarıyız. Varlığımız, bağımsızlığımız tehdit altında olunca Çanakkale'de ve Kurtuluş Savaşında vatan toprağı ve bağımsızlık uğruna şanlı ordumuzun bir neferi olarak gözünü bile kırpmadan canımızı vermişiz. Yine ihtiyaç olursa seve seve vermeye de

hazırız. Mustafa Kemal Atatürk, tarih ve kader birliği yapmış, emperyalizme karşı mücadelede tek yürek davranmış bu millete etnik kökeni ne olursa olsun, hangi dinden, mezhepten olduğuna bakmaksızın Türk adını vermiştir. Yanı' bugün gururla taşıdığımız Türk kimliğinin tarihsel olduğu kadar birleştirici bir anlamı da vardır.

Türk Tabipleri Birliği adındaki Türk kelimesini çıkartmaya çalışmak; bizlere ve bu ismi bizlere verenlere yapılabilecek en büyük haksızlıktır ve tarih bunu asla unutmayacaktır.

Türk hekimleri Tıbbiyeli Hikmet'in inancından ve kararlılığından bugün hiçbir şey kaybetmemiştir ve kaybetmeyecektir de. Dün neysek, bugün de oyuz.

Diğer taraftan tüm hekimlerin bir arada olduğu bir meslek birliğini dağıtarak farklı yapılanmalar kurulmak istenmesi hekimlik mesleğine ve hekimlere yapılabilecek en büyük haksızlıktır. Farklı yapılara üye olacak hekimlerin haklarının, hukuklarının , menfaatlerinin savunulması nasıl  yapılacaktır, halkın sağlık hakkı hangi prensiplere göre savunulacaktır.?

Eğer bu yanlış tutum devam ettirilirse; siyasi görüş, mezhep, etnik köken ya da daha başka özellikleri ön plana koyabilecek pek çok meslek birliği kurulmasının önü açılmış olacaktır. Bunun yaratacağı sorunlar tahmin edilemez boyutlara ulaşacaktır.

Sonuç olarak, ülkemiz evrensel hekimlik prensiplerini değil de, siyasal iktidarların ya da başka güç odaklarının istediklerini yerine getiren meslek kuruluşlarının bulunduğu ve bir karmaşanın hakim olduğu ortama sürüklenecektir.

Bu haliyle ne yazık ki ülke olarak hasretini duyduğumuz birlik ve beraberlikten bir adım daha uzaklaşmış olacağız.

Görünen köy kılavuz istemez. Bugün birileri, sendikaların parçalanmışlığının getirdiği güçsüzlüğü meslek birliklerinde de hayata geçirmek istiyorlar.

Oysa odalar seçimle iş başına gelirler. Yapılan seçimlerde demokratik bir süreçle gerçekleştirilir ve söz edilenin aksine çok yüksek katılımlarla seçimler yapılır. Yine burada; seçilmiş bir hükümetin seçimle gelen bir yapıyı, ürettiği bahanelerle yıkmaya çalışması düşündürücüdür. Dilinden düşürmediği demokrasi ve savunduğu değerlerle çelişkilidir.