Günebakış gazetesi imtiyaz sahibi Ali Öztürk bugünki köşe yazısında Günebakış Gazetesi yazarlarından Türkay Gümüş’ün köşe yazısını eleştirdi.

İŞTE O YAZI

Değerli dostum ve gazetede köşe yazarı arkadaşım Türkay Gümüş’ün dünkü yazısına çok üzüldüm. Birlikte spor yaptığımız ve ‘şampiyon’ lakabıyla hep takdir ettiğim Gümüş’le yazısı üzerine biraz hasbihâl etmek istiyorum. Gümüş’le hasbihâlimiz aynı zamanda kapanan bir döneme ilişkin görüşlerimizi yansıtacak. Bir daha böyle dönemler yaşamamak ümidiyle...
***
Eski Trabzonspor Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu bize göre Trabzonspor tarihinin gelmiş geçmiş en başarısız başkanıydı. Sadece başarısızlık değil. Kulübe en çok zarar veren ve verdiği zararda ısrar eden bir başkandı. 2,5 yıl sonra kendi yazdığı 2 bin civarındaki üyeye rağmen kullanılan 7 bin 330 oydan 1040 oy alabilmiş olması bizim görüşümüzün camia tarafından da paylaşıldığı anlamına geliyor. Kulübü 180 milyon lira borçla devralırken yüksek borç karşısında kıyametler koparan Hacıosmanoğlu, 5 yılda 140 milyon lira borç yapan ama takımı da şampiyon yapan Sadri Şener’i mahkemeye vererek Trabzonspor konusundaki hassasiyetini göstermişti! Ardından kendisi 2,5 yılda 400 milyon lira civarında bir borç ve 12. sırada bir takım bırakarak gitti. Demekki hassasiyetin Trabzonspor’la alakası yoktu.
Hacıosmanoğlu, Trabzonspor’u itibar açısından da dibe vurdurmuştur. Şike gibi onursal bir davayı Kazlıçeşme’de dumura uğratmış, en sonunda şike kayırıcısı Yıldırım Demirören’in cebinin astarında kaybetmiştir. TFF Yönetimi’ne verdiği iki isim için yaptığı pazarlık Trabzonspor’u ülke çapında kötü duruma düşürerek sonuçlanmıştır. Trabzonspor Başkanı hakkında stadyum odasına hakem kilitlemekten uluslararası spor camiasının gözetimi altında yargılama başlamıştır. Ülkemizin kadınlarının Trabzonspor’a bakışlarını değiştirmiş, Anadolu temsilcisi Trabzonspor artık farklı algının kurbanı edilmiştir.
Hacıosmanoğlu demokratik açıdan da çok kötü bir sınav vermiştir. Trabzonspor’da bugüne kadar başarısız olan başkanlar kulübe zarar vermemek adına bırakmayı bilmiştir. Lâkin Hacıosmanoğlu 1600 noter tasdikli imzaya rağmen kongreye gitmemiş... Kendisini seçen üyelere güvenmeyip, binlerce yeni üye yapmış (Rize’den bile üye yaptı) ve ancak yetkileri ellerinden alınıp kulüp kayyuma kalacakken mecburen kongreye gitmiştir. 
***
Böylesi bir ahval içinde kulüp yöneten Trabzonspor Başkanı’nı günebakış olarak ilkesel bağlamda her eleştirdiğimizde bize iftira attı. Bizim eski dönemlerde Trabzonspor’dan nemalandığımızı, kendisini reklâm vermediği için eleştirdiğimizi basın toplantılarında üstelik isim vererek dillendirdi. Defalarca ispata çağırdığımızda ‘Ben öyle söylemedim’ diyerek geçiştirdi.
Hollanda kampına gönderdiğimiz muhabirimize giderken onay verdi, orada yasak koydu. Bilerek bizi zarara uğrattı. günebakış muhabirlerini 6 aydır Trabzonspor tesislerine almadı. Hakkımızda tek bir hukuki şikâyeti yok. Şahsını asla rencide etmedik. Yalnızca icraatlarını eleştirdik. Lâkin günebakış’a ve yerel basına asla demokratik yaklaşmadı. Bunların hepsi bitti. Artık bizim için sade bir Trabzonspor taraftarıdır. Biz Trabzonspor Başkanı Hacıosmanoğlu’nu eleştirdik. Taraftar Hacıosmanoğlu bizi hiç ilgilendirmiyor.
***
günebakış ilkeli yayıncılığın bedelini bunca haksızlık ve zulümle öderken aynı gazetede yazan dostumuz Türkay Gümüş hiçbir gün dostu Hacıosmanoğlu’na eleştiri getirmedi. Yakın dostu olduğunu söylediği Hacıosmanoğlu’nun yaptıklarının yanlış olduğunu da söylemedi. Dün ise Hacıosmanoğlu’nun arkasından övgüler yağdırıyor. Bakın neler diyor: “Kendine göre Trabzonspor düşmanı gördüğü herkesle kavga etti. ‘Şu anki aklım olsaydı yaptıklarımın yarısını yapmazdım’ dedi. Trabzonsporlu seni asla unutmayacak. Dik geldin dik gidiyorsun.”
günebakış’a tesisler için konan yasak, Hacıosmanoğlu gittiği için kalktı. Bayram günü gazete muhabiri kapıdan çevrildi. Sayın Gümüş’ün bir yandan eleştiren herkesi düşman gördüğünü yazarken diğer yandan bunun adına ‘dik durmak’ demesi nasıl anlaşılmalı? Kimin ve neyin karşısında dik durdu? Kendi camiasının karşısında değil mi?
Hacıosmanoğlu ile ilgili herkes bir kanaat sahibi olabilir. Saygı da duyarız. Ancak Sayın Gümüş yazdığı gazetenin uğradığı antidemokratik tavır ve haksızlıklar karşısında hep sessiz kalırken bugün yine aynı gazetenin sütununda gücü elinde bulunduranın haksızlıklarını  görmüyorsa ve üstelik övüyorsa bize de üzülmek düşer. Bizi üzdün şampiyon. Hem de çok üzdün.
 
Not: Dostum Sayın Gümüş’ün bu yazıyı farklı algılayıp, gazeteden ayrılmasını asla istemeyiz. günebakış aynı zamanda bir demokrasi okuludur. Farklı fikirlerin tartışıldığı bir platformdur. Bu yazının sahibi gazetenin sahibi değil, sade bir yazarıdır.