KESK Trabzon Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Engin Nur yaptığı açıklamalarda şu ifadelere yer verdi;

Trabzon Kamu Emekçileri Sendikaları Şubeler Platformu olarak 15 Temmuz düşük maaş artışlarına yönelik tepkimizi ortaya koymak ve EK BÜTÇE EK ZAM talebimizi yüksek sesle dillendirmek için toplanmış bulunmaktayız.
Haziran ayına ilişkin resmi enflasyon verileri açıklandı. Tüm dünyayı saran pandemi süreci ile artan hayat pahalılığı TÜİK enflasyon rakamlarına yine yansımadı. Bugün Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan Haziran ayı enflasyon
verilerine göre enflasyonda aylık %1,13,  altı aylık  %5,75, yıllık %12,62 artış gerçekleşmiştir.

TÜİK pandemi sürecinde başta gıda fiyatlarında olmak üzere yaşanan astonomik artışları yine görmezden gelmiştir. Üstelik TÜİK’e göre Haziran ayında gıda enflasyonu %1,60 düşmüştür! TÜİK enflasyon rakamlarının açıklanmasının hemen ardından iktidara yakın medya her zaman olduğu gibi yine “Memura üç zam birden”, “en düşük memur maaşı …TL” oldu türünden kamuoyunu yanıltıcı “müjde” manşetleri atmaya başlamıştır.

Oysa milyonlarca insan sokakta, pazarda, mutfakta karşılaştığı hayat pahalılığı ile TÜİK enflasyon verileri arasında uçurum olduğunu, TÜİK’in pandemi sürecinde yaşanan işsizliği bile hesap oyunları ile nasıl düşük gösterdiğini görmektedir.
Kısacası siyasal iktidarın siparişine göre rakam açıklar hale gelen TÜİK verilerine artık itibar eden kalmamıştır. Dolayısıyla hükümet ve yandaş konfederasyon yönetimi arasında varılan mutabakatlarla sefalet oranında artırılan maaşlarımız yaşanan hayat pahalılığı karşısında erimeye devam etmektedir.

TÜİK Rakamlarını Bırak,  Açlık – Yoksulluk Sınırına Bak!

Yaşanan gerçek enflasyonun TÜİK aracılığı ile perdelendiği koşullarda çalışanların satın alma gücünü, refah durumunu görmek için ilk bakılacak şey o ülkede yaşanan açlık
ve yoksulluk sınırı rakamlarıdır. Bu koşullarda maaşlarında %4 “toplu sözleşme” artışı ve buna ek olarak %1,75 enflasyon farkı yansıtılan kamu emekçilerine “sefalete devam” denilmektedir.

Öte yandan elbette ki geliri eriyen, yoksulluğu artanlar sadece kamu emekçileri değildir. Pandemi ile gittikçe derinleşen krizin yükü artan hayat pahalılığı ve işsizlikle dar gelirlilerin, ücretli kesimlerin omuzlarına yıkılmak istenmektedir. Pandemi gerekçesi ile
açılan ekonomi paketleri ile sermayeye-patronlara ‘kalkan’ olunurken emekçi kesimlerin elindeki son haklara da göz dikilmektedir. Vatandaşın bugün yaşadığı en önemli sorun işsizlik ve geçim derdi. 

Kötüleşen ekonominin salgın nedeniyle dibe vurması büyük bir işsizlik patlamasına neden oldu. TÜİK nisan 2020 işgücü verilerini açıkladı. İstihdam 2,5 milyon kişi kadar azalmış

ama aynı zamanda işsizlik de azalmış! Eşyanın tabiatına aykırı bir sonuç.TÜİK kendine göre bazı hesaplamalar yapıyor ama gerçek hayatta bir karşılığı yok.

TALEPLERİMİZ :

Yaşanan hayat pahalılığı karşısında çoktan hükmünü yitirmiş olan 2020-2021 yıllarını kapsayan ‘toplu sözleşme’nin iptal edilmesini Yaşamaya devam ettiğimiz mali kayıpların maaşlarımıza yapılacak ek artışlarla
telafi edilmesini, maaşlarımızda yapılacak artışlarda yaşanan gerçek hayat pahalılığının- yoksulluk sınırında yaşanan artış oranının temel alınmasın

İş güvencemizi ortadan kaldırmayı hedefleyen her türlü güvencesiz istihdam uygulamasına son verilmesini, herkese güvenceli iş ve güvenli gelecek sağlanmasını, Kıdem tazminatı fonu, zorunlu Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) ve Tamamlayıcı Emeklilik Sistemi (TES) dayatmalarından vazgeçilmesini, yıllardır tahrip edilen kamusal sosyal güvenlik ve emeklilik sistemimizin güçlendirilmesini, Tek çözüm dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi devam eden olağanüstü koşullardan en çok etkilenen kesimleri koruyucu sosyal devlet politikalarının hızlı bir şekilde hayata geçirilmesidir. Bunun da yolu 2020 yılı bütçesinin revize edilerek dar gelirli, yoksul, ücretli kesimlerin yurttaşlık haklarını koruyacak,  gelirlerinin insanca bir yaşam seviyesine yükseltilmesini sağlayacak ek bir bütçe yapılmasından geçmektedir.

Bu nedenle konfederasyonumuz “Gerçek Bir Normalleşme İçin Emekten, Halktan Yana Bir Bütçe, İnsanca Yaşamaya Yetecek Bir Gelir İstiyoruz!”  adlı bir imza kampanyası başlatmış bulunmaktadır. Bu çerçevede içinde Bulunduğumuz Olağanüstü Koşullarda Dar Gelirlilerin, Ücretli Kesimlerin Salgından Korunarak Nefes Almasını ve İnsanca Bir Yaşam Sürmesini Sağlayacak.

Bunun da yolu 2020 yılı bütçesinin revize edilerek dar gelirli, yoksul, ücretli kesimlerin yurttaşlık haklarını koruyacak,  gelirlerinin insanca bir yaşam seviyesine

yükseltilmesini sağlayacak ek bir bütçe yapılmasından geçmektedir. KESK olarak yukarıda sıraladığımız tüm bu talepleri içeren EK BÜTÇENİN hiç

vakit kaybetmeksizin hazırlanarak hayata geçirilmesini ve EK ZAM talebimizin karşılanmasını İSTİYORUZ.