Prof. Dr. Şağdan Başkaya, darbe girişimi sonrasında KTÜ’de yaşanan gelişmeleri değerlendirdi

Türkiye’de 15 Temmuz tarihinde yaşanan darbe girişimi sonrasında bir çok kurumda olduğu gibi Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde (KTÜ) de FETÖ/PDY üyesi oldukları gerekçesiyle başlatılan görevden almalar ile ilgili KTÜ Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şağdan Başkaya, önemli tespitlerde bulundu.

Prof. Dr. Şağdan Başkaya, yaptığı açıklamada, yarın çok geç olmadan yapılan yanlışlardan geri dönülmesini isteyerek “Alenen Sayın Cumhurbaşkanımıza küfredenler yıllardır el üstünde tutuluyorlar ve ortalıkla cirit atıyorlar. Bu soruşturmalarda da aktif roldeler. Ancak bilsinler ki peşlerini bırakmayacağım. Ne olduklarını, kim olduklarını cümle alemin bildiği, gerçek birer AK Partili olan ve hain FETÖ’nün can düşmanı olan meslektaşlarımıza, hain FETÖ’cü kadar ağır bir suçlamanın kolayca yapıldığını görmekteyiz. Kendilerince yıllardır haz etmedikleri AK Partili akademisyenleri ve muhafazakarları, kendilerince bir fırsat bulmuşken hain FETÖ’cülerle birlikte derdest etmeye çalışmaktadırlar. Neyin ne olduğu ortaya çıkacaktır. Sabırla sonunu bekleyeceğiz. Ancak elleri ve gözleri bağlı bir şekilde oynanan bu oyunu seyretmeyeceğim. Beni bilen bilir, bilmeyen de duysun ki, bizlerin vatanımıza, bayrağımıza, milletimize, devletimize ve bütün milli ve manevi değerlerimize canımız fedadır. Ancak, vatansever arkadaşlarımı sinirden deliye çeviren bu kadar hain bir çamuru bu insanlara atmaya çalışanlar, güneşi balçıkla sıvayamayacaklarını görecekler. Kimin hain FETÖ’cü, kimin hain FETÖ’den beslenen akademisyen olduğunu herkese göstereceğim. Bu kadar ucuz olmadığını, bu işlerin peşini ölsem de bırakmayacağımı, sorumlularından bunun hesabını tek tek soracağımı, kamuoyuna duyurmayı bir görev olarak görüyorum” dedi.

“Rektörlük seçimleri yenilenmeli”


“Kuzuyu kurda teslim etmişler” diyen Başkaya “Bugün, görev yaptığım Orman Fakültesi’nden bildiğim ve gördüğüm kadarıyla, hain FETÖ’cü diye açığa alınanlardan olayların tamamen dışındaki bazı arkadaşların veya soruşturulan arkadaşların fakültedeki birkaç şahsiyetsiz ve menfaatçi akademisyen tarafından bile bile kasten soruşturma listelerine sokulduklarını görmekteyiz” ifadelerini kullandı.
Karadeniz Teknik Üniversitesi’nde yapılan Rektörlük seçimlerinin yenilenmesini de isteyen Başkaya “Hain 15 Temmuz Darbe girişiminden üç gün önce yapılan Rektörlük seçimleri hain FETÖ’cülerin süreci yönettiği bir seçim olmuştur. Her iki aday da kamuoyu önünde ise birbirini hain FETÖ’cülerin desteğini alan tek taraf olarak suçlamaya çalışmışlardır. Üniversite genelinde çok az sayıda olan AK Partili akademisyenler bir şekilde sindirilmiş, bastırılmıştır. Her iki adayın da arkasında ve yakın çevresinde hain FETÖ’cülerin olduğu muhakkaktır. Zira bugünlerde iyice içyüzünü öğrenmeye başladığımız hain FETÖ’cülerin tek bir adayın ardına dizilmeyecek kadar aptal olmadıkları ortadadır. Her iki aday da hain FETÖ’cülerin desteğini ve oylarını almadıklarını söyleyemezler?” diye konuştu.
"Dün yerinden kıpırdamayanlar bugün hain FETÖ’cü avına çıktı"
Prof. Dr. Şağdan Başkaya, bugün gelinen noktada, rektör atamalarının ertelendiğini ancak bunun yeterli olmadığını ifade ederek “Bu yeterli değildir, seçimler de yenilenmelidir. Hain 15 Temmuz Darbe girişimi sonrasında YÖK talimatıyla üniversitede yürütülen hain FETÖ soruşturması kapsamında açığa alma ve gözaltına almalar şeklinde bir süreç devam etmektedir. Sayın Cumhurbaşkanımız hain FETÖ ile ilgili olarak tek başına onca zamandır çırpınıp dururken, yerinden kıpırdamayanlar bugün hain FETÖ’cü avına çıkmışlar ve ne hazindir ki bu çalışmayı kendileri ve etraflarındaki AK Parti ve muhafazakar düşmanlarıyla yürütmektedirler. Normalde, öğrencilerimizin bilmemesi için sürekli gizlemeye çalışsak da, artık saklayacak bir şey yok. Bizi bilen AK Partili olarak bilir. Evet biz AK Partiliyiz ve bununla da gurur duyuyoruz. Ancak, yaklaşık bin 50 öğretim üyesinin bulunduğu KTÜ’de her taşın altına baksanız toplamda 200 kişiden fazla AK Partili Öğretim Üyesi bulmanız mümkün değildir. Senatoda görevli bütün akademisyenler de istifa etmelidir. Bu iş sadece dekanlarla sınırlı tutulmamalıdır. Dün olduğu gibi bugün de üniversite içindeki akademisyenlerin yüzde 80’inin şikayet ettiği hükümet tarafından değil, herkesin bildiği milliyetçi geçinen bir kesim tarafından yönetilmektedir. Bunu bir kesimi hedef göstermek için söylemiyorum. Ancak malasef akademik başarı, liyakat, hak etme gibi kavramların yıllardır göz önünde bulundurulmadığı bir üniversiteyiz. Görevini layıkıyla yapan küçük bir azınlığın dışında herkes koltuk, makam ve mevkii peşindedir. Bu durum dün de böyleydi, bugün de böyle” açıklamasında bulundu.