SERKAN KILINÇ – TAYFUN ÇÖPÇÜ - AK Parti Trabzon Milletvekili Muhammet Balta, 61saat.com ve 61saat Tv'nin konuğu oldu. 61saat.com İmtiyaz sahibi Erhan Esaspehlivan ve yayın danışmanımız Ali Savaş'ın sorularını yanıtlayan Muhammet Balta dikkat çeken açıklamalar yaptı. 
 
Siyasete ilk olarak İl Genel Meclisi üyeliği ile başlayan Balta, sonrasında AK Parti Trabzon İl Başkanlığı ve Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcılığı görevlerini yaptı. AK Parti’ye ‘Kapatma davası’ açıldığı dönemde İl Başkanlığı yapan ve burada yaşadığı zorlukları da anlatan Balta, Belediye Başkanlığı için adının geçtiği süreç, Bakan Yardımcılığı yaptığı dönem, Milletvekilliği süreci ve 15 Temmuz’da yaşadıklarını anlattı.

İLK MİLLETVEKİLİ OLMASINI KİM SÖYLEDİ?
“BURUK BİR SEVİNÇTİ...”
Yakın çevremizde arkadaşlarımız söyledi. Ama ilk söyleyen Metin Güneş'ti. Ama bütün arkadaşlarımız, etrafımızda sevenlerimiz köylere - Mahallere çıktığımızda söylediler. Hatta 2009 il başkanlığı seçiminden sonra yine yerel baskıdan dolayı 2011'de milletvekili aday adayı olmuştum. Sonuçta nasip kısmet. Sorumluluğu ağır olan bir görev.
Biz de bu söylem içinde büyüklerimizin onayını alarak Bakan Yardımcılığından istifa ederek aday adayı olmuştum. Sağ olsun yetkili kurullar bizleri Trabzon gibi bir şehirde 2. sıradan aday gösterdi. Milletvekili seçildik. Ama buruk bir sevinçti. Tek başına iktidar olmamıştık. Bizler adına üzücüydü. Bu partide görev ve sorumluluklarımız vardı. 7 Haziran seçimlerinden sonra yemin törenine gittiğimde o gün ki halimi hiç bir zaman unutamam. üzüntülü bir şekilde meclis genel kuruluna gittik. Düşünün ki meclisin büyük çoğunluğu sizde ama tek başına iktidar değilsiniz. 


 
SOYLU’NUN TAKIM LİDERLİĞİNDE”
Sonuçta bu kısa sürdü. Erken seçim kararı alındı. 7 Haziran seçimlerinde milletimiz partimize en güçlü desteği verdi. Milletimiz “istikrar” dedi. Sayın Bakanımız Süleyman Soylu, takım lideri olarak çok önemli çalışmalar yaptı. Seçim propagandamız Türkiye'ye örnek gösterilecek bir programdı. Bütün arkadaşlarımız teşkilattan gelen arkadaşlarımızdı. 6 milletvekili adayıyla birlikte son derece başarılı çalışma yaptık. Milletimiz bizi ödüllendirdi. 5 milletvekili ile bizi Ankara'ya gönderdi. Sorumluluğumuz büyük”
 
SOYLU’NUN İÇİŞLERİ BAKANI OLMASI SÜRPRİZ Mİ?
“HER TÜRLÜ RİSKİ ALABİLECEK...”
Sayın Bakanımız, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığında çok büyük hizmetlere imza attı. Bence sürpriz olmadı. Trabzon özellikle her seçimde bir bakanlık beklenir. Trabzon, Türkiye'nin çimentosudur.
Trabzon belki en az nüfusa sahip illerden biri ama ağırlığı Türkiye'de çok fazla olan bir il. Nüfus ağırlığı olarak belki burada yaşayanların 3-4 katı dışarda yaşıyor. Türkiye'de çok önemli siyasetçiler yetiştiren, büyük hizmetlerde bulunan bir il. Devletin merkezinde güvenilir insanların olduğu bir il burası. Elbette burada çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığında gösterildiği performans, partiye ülkeye sadakati çok önemli. Her türlü riski alabilecek bir siyasi aktör olan sayın bakanımızın böyle kritik bir süreçte, göreve gelmesi çok önemli. Zannediyorum, Cumhuriyet Tarihinde ilk defa İçişleri Bakanı Trabzon'dan birisi. Çok önemli ağır sorumlulukları var. 
 
“GURUR VERİCİ BİR HADİSE... “
Trabzonlu birisi Türkiye'nin iç güvenliğinden sorumlu olması, bizlere ayrıyeten sorumluluk yüklüyor. Bunun yanında ülkemiz adına çok önemli ama,  bizim için Trabzon'da yaşayan insanlar için kendi içlerinden seçilmiş olan bir milletvekiline Türkiye'nin iç güvenliğinin teslim ediliyor olması gurur ve onur verici bir hadise. O yüzden bizim hep birlikte destek çıkmamız lazım. Hedefimiz ne olması lazım. Hep birlikte bakanımızın başarılı olması için çalışmamız lazım. Onun başarılı olması, Türkiye'nin refaha, birliğinin, beraberliğinin yetişmesine katkı olacak”
 
BAKAN SOYLU’NUN İÇİŞLERİ BAKANI OLDUĞUNU NASIL ÖĞRENDİ?
“Bana oğlum telefon açtı. Televizyon alt yazı geçmiş, “Baba” dedi “Süleyman Bakanımız İçişleri Bakanı oldu” Gururlandım. Trabzonlu olarak gururlandım. Milletvekili olmamdan daha fazla buna sevindim. Bizlerin düşüncesi bundan sonra, altını çizerek söylemek istiyorum bu süreçte bakanımız başarılı olacaktır. Onun bilgisi, becerisi başarısı onun olaylara bakış açısı onları değerlendirmesi ekip ruhuyla beraber hem jandarmada hem de emniyet teşkilatta olsun tüm birimler onlarla gönül bağını en kısa sürede kurup Türkiye'de en büyük sorumuz olan terör olayını, böyle kritik coğrafyada en aza indirileceğine gönülden inanıyorum”


 
KAPATMA DAVASI AÇILDIKTAN SONRA NELER YAŞADI?
“HER GÜN PARTİYE 300 KİŞİ GELİRDİ, DAVA AÇILINCA 5’E DÜŞTÜ”
“Bir insanın siyasete atılırken bir hedefleri olması lazım. Düşünceleri olması lazım. Ben toplum içinde yetişen doğup büyüyen, ekmeğini yiyen onların içinde olan bir vatandaşım.
2007 yılında İl Genel Meclisi başkanı seçildim. Aradan 6 ay geçtikten sonra AK Parti İl Başkanı oldum. 7 ay sonra kapatma davası açıldı. Bu süreçte benim hayatımda unutamayacağım kırılma noktalarından bir tanesidir. İl Başkanlığı zor bir görevdi. O dönemlerde elbette “yalnızlıkları yaşamadım” dersem kendimi inkar etmiş olurum. O süreçte partisine gönülden bağlı dava arkadaşlarımız bizimle beraberdi, ama sokağa çıktığımda ki yalnızlığımı hiç bir zaman unutamam. İnsanlar bize  “merhaba” derken bile çekinmişlerdi. O süreçte her gün partiye 200-300 kişi gelirdi dava açıldıktan sonra bir anda 3-5 düştü. 
 
“SABAHLARA KADAR PARTİDE BEKLEDİM... 5 KATLI BİNANIN IŞIKLARINI YAKIP...”
Ben davanın sonucunun açıklanacağı son bir hafta partinin çalıştığını göstermek için 5 katlı binada bütün ışıkları açarak makam odasında bir çekyatın üzerinde yattım. Parti sabaha kadar çalışıyor görüntüsünü vermek için. Sabah arkadaşlarım geldiğinde gözlerim uykulu şişkin olduğunu gördüklerinde “ne oldu” dediklerinde “biraz uykusuz kalmışım” derdim. Son günde partiye gittiğimizde yanımızda 4 kişi vardı. Önce Haşim Kılıç, orada ilk sözlerinde sanki kapatıldık diye şey vardı. Sonra “kapatılmamıştırı” anlayınca o 4 kişi bir birimizi nasıl kucakladığımızı bilmiyorum. O sevinç ayrı bir şeydi. Ondan sonra da partide bir çok insan oldu. Bir anda kalabalıklar oldu. Sonuçta bu işin doğasında var. Güç neredeyse insanlar... “
 
GÜMRÜKÇÜOĞLU’NA TRABZON BELEDİYE BAŞKANLIĞI İÇİN DESTEK VERMESİ?
“YÖNETİMİN YETKİSİNİ ALIP ANKARA’YA GİTTİM”
“Zorlu bir süreçti. O dönem içinde. Kızılcahamam’da açıklandı. Ondan sonra bazı olaylar gelişti. Ama bizim baştan düşüncemiz bir aday etrafında birleşebilirsek bu seçimi alabileceğimizi düşünüyorduk. İl Başkanı teşkilat olarak bizim de adayımız olabilirdi. 6 milletvekilimiz vardı. Onların da ortak kanaati olursa bu işi kazanabilirdik. Yerel yönetimler içinde Trabzon Belediye Başkanlığını almak zordu. O dönem diğer başkan adayı da (Volkan Canalioğlu’nu kast ediyor) çok güçlü görünüyordu. Ben partiden il yönetimin yetkisini alarak Ankara'ya gittim. Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu, Olmazsa olmazımızdır. Olmazsa “affımızı isteyeceğiz” dedik. Çünkü biz orada bunu görüyorduk. Eğer ondan sonra ki süreçte aday değişikliği olursa kazanmamız çok zordu. Bizim orada adaylardan ziyade, önemli olan iktidar partisi ile yerel yönetimleri ve hükümetle birleştirmekti.



“BURSA’YA GİDİP BAŞBAKANIMIZLA GÖRÜŞTÜK”
Trabzon gibi bir şehirde Cumhurbaşkanımız o dönem başbakanımız önem veriyor. Hatta annesiyle görüşmesinde “Antalya'yı kazandık ama Trabzon’u kaybettik” sözü çok manidardı. Trabzon'un alınmasını istiyorduk. Biz sürecin olumsuz yönde işleyişini durdurmak için ben yönetimden yetkiyi aldım Ankara'ya gittim. Ankara'da genel merkezde genel başkan yardımcılarımızla görüştüm. Cumhurbaşkanımız o zaman Başbakanımızla görüşmek istedim, “görüşemezsin programları yoğundur” dediler. O gece biz Bursa'ya gittik. Ertesi sabah Bursa'da programı vardı. Helikopter pistinde karşılaştık. Görüşme talebini ilettik.

“FIRÇA ATMASINI BİLE ÖZLEDİK”
Trabzon ile ilgili konuları ilettik. Kararlılığımızı bildirdik. Kazanacağımızı da söyledik. Orada Bursa valiliğinde 1 saat görüştük. Bizi çok iyi karşıladı. “Merkez İlçe Başkanımızda burada” dedik. İkimizin beraber gitmemizden çok mutlu oldu. Trabzon ile alakalı elimizde çok güzel hazırlanmış verilerle gittik. Kendimizi orada ifade ettik. Nasip kısmet meselesi. Biz kendimize inanarak ortaya koyduk. Seçimi alacağımızı söyledik. 
Ondan sonra da süreç uzadı. Yine ben Genel Merkezde sayın Cumhurbaşkanınızın yani o dönem Başbakanımızın yanına çıktık. Bir an önce Trabzon Belediye Başkan adayının açıklanması lazım. Sağ olsunlar. Bizlere çok büyük destek verdiler. Yerel seçimlerde sayın Cumhurbaşkanımız ile Trabzon'u çok merak etti. O dönem içinde bile telefonda çok konuştuk. Hep sordu. Nasıl gidiyor? Gece 1-2-3 de aradı. Bunlar bizim için çok önemliydi. Bir dünya lideriyle sürekli görüşüyorsunuz. Sizlerden bir şeyler istiyor ve talimat veriyor. Biz onun bizlere fırça atmasını bile özledik”
 
TRABZON BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANLIĞINA ADININ GEÇMESİ?
“TEMAYÜL YAPILDIĞINDA NEVŞEHİR’DEYDİM”
“Biliyorsunuz ben Trabzon'da Büyükşehir Belediye bakanlığına aday olmuş değilim. Temayül olduğunda da Nevşehir’deydim. Çevre ve Şehircilik Bakanlığında başarılı bir süreç geçirdim. Bunu da şimdi görüyorum. Trabzon Milletvekiliyim ama Türkiye'nin değişik vilayetlerinden belediye başkanları hala gelir ararlar, moral motivasyon için hasret gideririz. Orada bizim de ismimiz çıktı. Bu makamların hepsi gelip geçici. Sonuçta bütün bunlara baktığınızda önemli olan namuslu şerefli dürüst şekilde bu millete hizmet etmek. Tırnaklarımızla kazıya kazıya buraya geldik. 



“TÜRKİYENİN EN SEÇKİN İL GENEL MECLİSİNİ YAPTIM, BİR OTURUM YÖNETMEDEN...”
Ben aday olmadım. Böyle söylemler vardı. Bizim karşı çıkma lüksümüz yok. Bizlere görev verildiğinde İl Genel Meclisi başkanı oldum. Binamızı tam yaptırdım. Türkiye'nin en seçkin İl Genel Meclisi haline getirdim. Ama bir oturum yönetmeden İl Başkanı oldum. Şu  lüksümüz yok. Sana şöyle görev veriliyor düşüneyim değil. Sonuçta sana görev veriliyor inandığın dava, inandığın lider. Sonuçta o talimattır. Onu biz tartışamayız. Dava adamı olmak, partiye sadakatle bağlı olmak bunu gerektiriyor. O süreçte ismimiz geçti ama olmadı. Söylentiler oldu geliyor, bunlar bize uzaktı”
 
“İL BAŞKANLIĞI SEÇİMİNİ KAYBETMESİNİN ARDINDAN KENDİ KÖŞESİNE Mİ ÇEKİLDİ?”
“KARDEŞİMİZİ TERCİH ETTİLER...”
“Kendi köşenize çekildiniz dediniz. Siyasette olan insanların, alakası siyasetle hiç kesilmez. Köşesine çekilmek istese de çekilemez. Bir vatandaşınız size sorun getirdiğinde onu yapmama lüksünüz yok. Bir kongre oldu. Şimdi ki Ortahisar Belediye Başkanımız kongreyi kazandı. Siyasetin doğasında var. Orada arkadaşlarımız, o gün ki şartlar altında kardeşimizi tercih ettiler. Onun daha iyi yapacağını düşündüler. Biz de ona razı geldik. İşimiz vardı. İşimizin başına geçtik. Çok da huzurluyduk, ortama ayak uydurduk. Koltuklar vazgeçilmez değildir. Bir insan koltuğa oturduğunda ayrılırken de aynı mutluluğu paylaşmasını bilmeli. Üzüleceksen o koltuğa oturmaman lazım. Sonuçta bu koltuklardan hepimiz ayrılacağız. Buralara takılıp kalan bir insan değilim”
 
BAKAN YARDIMCISI OLMASINDA Kİ KİLİT NOKTA NEYDİ?”
“ŞUAN YALNIZ KALSAM, ÇARESİZ KALSAM BİLİRİM Kİ...”
“Vefa” İstanbul’da bir semt adı belki, .ama dünyada vefalı insan sayacaksam birinci sırada sayın Cumhurbaşkanımızı sayarım. Vefalı bir insandır. Taş üstüne taş koyan, çizgisi düzgün olan bulunduğu partisine davasına sadakatle bağlı olduğunu düşündüğü kişileri hiç bir zaman unutmaz. Elbette o da gözlem yapmıştır. İl Başkanlığında ki duruşumuz, 2011 aday adaylığım ve sonrasında ne yaptığımı hem partilerimiz hem de kendisi değerlendirmiştir. O süreç içinde başbakanımızın güvenini kazandık.
Şuan da ben yalnız kalsam, çaresiz kalsam bilirim ki önce Allah, sonra Cumhurbaşkanımız elimden tutar. Sevgi buradan geliyor. 
Elbette o dönem içinde çalıştığımız bakanımızın bu konuda tavsiyeleri ve çalışma isteği de önemlidir”

İL BAŞKANLIĞI DÖNEMİNDE MİLLETVEKİLLERİNİ “ŞU BÖYLE OLSA DAHA İYİ OLUR MUYDU” DERMİYDİ..?
“HORON DIŞARDAN GÜZEL GÖRÜNÜYOR, AMA...”
Elbette il başkanlığı yaptığımız dönemlerde içimizde böyle eleştiriler vardı. Ama sizler de takdir edersiniz ki yani sorumluluk almadıktan sonra horon dışardan çok güzel görünüyor ama içine girdiğinizde belki erken yoruluyorsunuz belki ayak uyduramıyorsunuz. Ben Bakan yardımcılığında milletvekillerinin pozisyonunu görmüştüm. Nereden neyin nasıl alınacağını hangi yolların takip edileceğini ikna yöntemlerinin ne olduğu bunlar önemli şey. Hem çok büyük şansınız var.
Basının STK'nın ve insanların nefesini ensemizde olduğunu hissediyoruz. Verdiğimiz sözleri yerine getirmek zorundayız.
 
“KANUNİ BULVARININ GECİKMESİNDE SİYASİLERİN BECERİKSİZLİĞİ YOK”
Türkiye'de 14 yıldan beri ekonomik göstergelerle birlikte bir anda toplumun refah seviyesi yükselince araç sayısı arttı. Daha önce yollarımızdan 10 tane araç geçerken şimdi 100 tane geçiyor. Trabzon'un sağlık, turizm, eğitim kenti olması vesilesiyle buraya gelen insanları sayısı yazın artıyor. Bu süreç içinde bu şehrin ulaşımını planlamanız lazım. Kanuni bulvarı bu şehrin en önemli projelerinden. Kanuni Bulvarı yapılmasının gecikmesinde siyasilerin beceriksizliği yok.
 
BUNLAR PANSUMAN TEDBİRLER”
Biz 2009 yerel seçimlerinde Kanuni Bulvarında söz verdik. İhale edildi. Kamulaştırma davalarının uzun sürmesi, ondan sonra da Türkiye'de en fazla kamulaştırma bedellerinin ödendiği şehir Trabzon. Kamulaştırma açısından büyük problemler var zaman alıcı şeyler var. Şuan da şehirde trafik var. Sahil yolu yetmiyor. Bu yolun alternatifi Güney Çevre yolu. Bütün şehirler bunu çözmeye çalışıyor. Bir an önce bu konuları aşmamız lazım. Güney Çevre yolu yapılmadığı zaman yapılıncaya kadar burada ne tedbirler alırsanız alın bunlar pansuman tedbirler olacaktır”
 
“GÜNEY ÇEVRE YOLU BU DÖNEM BAŞLAYACAK MI?”
“Bir siyasetle uğraşan kişilerin kendisini bağlamaması lazım. Ama şunu söyleyebilirim. Kabinede güçlüyüz. Güçlü bir bakanımız var. Ama onun önderliğinde bunları yapmak için bunları sonuçlandırmak için hepimizin hayali hepimizin düşüncesi bunu gerçekleştirmektir. Ama gündem çok erken değişiyor. Siz söyler miydiniz 2 seçim olacak, darbe girişim olacak.. Allaha şükür güçlüyüz.”


 
“GÜNDEMDE ERKEN SEÇİM VAR MI?”
Şuan da Türkiye'de devlet olarak 15 Temmuz’dan sonra daha güçlü. Türkiye, şöyle bir bırakalım. Bütün söylemleri boşa çıkardılar. Terör örgütleri ellerini ovuşturdu, ordunun içine sokmaya çalıştıkları asker üniformalı hainlerle orduyu param parça edeceklerdi Türkiye’yi işgal hareketi başlatacaklardı.  Türkiye'de; güçlü cumhurbaşkanı, güçlü hükümet, güçlü muhalefet... Hükümetinin yanında olan bir MHP ve CHP... Güçlendik. 
Türkiye'de bir zafiyet var mı? Hükümet boşluğu var mı? Yok. Hem içerde hem dışarda güçlü bir şekilde, yoluna devam ediyor. Şuan da öyle bir şey gündemde yok Şuan da böyle bir şey konuşulmuyor. Tartışmak bile ülkenin zararınadır. erken seçim tartışması yapılmaya başlandığı andan itibaren bu ülkeye dışardan ve içerden yatırımcılar yatırım yapmak istemez. Bunu şuan da konuşmak bile ülke açısından olumlu bir şey olduğunu düşünmüyorum”
 
“FETÖ’DEN DOLAYI İHRAÇ EDİLEN KİŞİLERİN DURUMU?”
“Ben canı gönülden inanıyorum. Şuan da alınanların, kendi şahsi kanaatimi söylüyorum. Yüzde 99.9'u kesinlikle buraya destek vermiş insanlardı. Bu ülkenin işgal edilmesi, bu ülkenin bölünmesi için mücadele eden bir terör örgütüne destek veren insanlara acımamak lazım. Acırsan acınır duruma düşersin. 
Elbette biz milletvekiliyiz. Bir insan farklı sıkıntılar içinde olabilir. Hatalı da olabilir. Elbette sorguluyoruz. Devletimize güvenmek zorundayız. Devletin yaptığı işlerden kuşku duyarsak o zaman önümüzde farklı şeyler olur.
Uzaktan yakından ben az yardım ettim, ben fazla yardım ettim falan değil. Kardeşim ülkeyi bölmeye çalışan insanla beraber oldun mu...”
 
15 TEMMUZ GECESİ NELER YAŞADI?
“FATİH REİS ARADI DARBE OLUYOR DEDİ” TEPKİSİ İSE...
15 Temmuz gecesi biz her yıl ailelerimizle birlikte Zonguldak Üniversitesinden mezun arkadaşlarımızla beraber toplanıyoruz. Geçen sene Trabzon’da yapmıştık, bu yıl da Amasya’daydık... Ailece gidecektim. Ertesi gün de Trabzon'da toplantım olduğu için tek gittim.  Biz otele yerleştik. Belediye başkanı aradı beni. “Bizim tarihi bir binamız var. Daha önce orası hastaneydi. Biz burada Türk Sanat Müziği yapıyoruz sizi oraya davet ediyoruz” dedi ve bizde gittik. . Türk Sanat Müziği dinliyorum. Akşam Fatih Reis denilen arkadaşımız aradı. “Abi uçaklar uçuyor sanki darbe oluyor” dedi. Bende “Yapma ya” demişim o an... Belediye Başkanına “dışarı çıkalım” dedim. “Ne oldu falan” dedi. O arada benim arkadaşım geldi. Mesaj geldi “bizi Ankara'ya çağırıyorlar darbe oluyor” dedi. Ondan sonra hamım aradı. “Uçaklar alçak uçuyor ne yapacağız?” dedi. Bir iki yeri aradım. Gerçekten öyle. Belediye Başkanı ile özel bir yere gittik. Orada yapacaklarımızı planladık.
 
“AMASYA’DA KOORDİNASYONA GEÇTİK”
 Amasya'da koordinasyona geçtik. Şöyle düşündüm. Benim Ankara'ya gitmem lazım. O anda düşündüm ki.. 3-4 saatte gideceğim olan oldu. Amasya’da başka milletvekili yok. “Partililere mesaj atalım” dedik. Mesaj metninde, "Darbeye karşı demokrasiye sahip çıkmak için meydanda buluşuyoruz"  diye yazdık. Sonra Belediye Başkanı “niye böyle yazdın” diye sordu. Bende, “Partiye gelirlerse diğer partililer oraya gelmez” dedim.
2. olarak da Belediyeden anons ettik. Bunları yaptık. Ondan sonra valiyi aradık. “Var mı problem?” diye sorduk. O da, “Emniyet Müdürümüzle beraber hiç problem yok” dedi. Biz de,  “Biz alana gidiyoruz başka bir şey istemiyoruz siz diğer durumlara bakın” dedim. Orada alt alta  5 tane madde yazdık.
 
EŞİME, “HAKKINI HELAL ET” DEDİM”
Fazla zaman kaybı olmasın diye “ses sistemi kuruldu mu?” dedim. “Kuruldu” dedindi. O zaman alana gittik. Mikrofonu aldık. İlk anı hatırlıyorum. Etrafımızda  AK Partili ve Ülcücü gençler vardı. O ülkücü gençlere teşekkür ettim. “1960'da tankların önüne bir kişi çıksaydı menderes asılmazdı, uzun adamı teslim etmeyeceğiz. Ölmek var dönmek yok” dedim orada. Alanda yaklaşık 20-25 bin kişi vardı. Biz Amasya'dan saat 06:30'a kadar hiç ayrılmadık. O arada meydana gitmeden önce hanımı aradım, ona da, “İnançlı bir kadınsın. Biz burada ölebiliriz. Farklı şeyler olabilir. Ama sen ne olur ne olmaz, sen annemi çocukları ara salona al. Beni almaya gelecek olurlarsa, Trabzon'a gittiğimi söylersin. Hakkını helal et dedim” dedim.



“ANKARA’DA İLK ÖZEL HAREKAT DAİRE BAŞKANLIĞINA GİTTİM”
Sabah 06:30’da Amasya’dan yola çıktık. Yolda hiç kimse yoktu. Ankara'ya girdik. Her taraf kapalı. Önce ne yapalım dedik. Eve gidiyim dedim. Evde milletin psikolojisi bozulmuş. Külliyeye yakındı. Annem, hala o günden beri sabah namazından sonra uyur. O kadar uçaklar etkilemiş onu ki.. Eşim, Televizyonu kapatmış ki görmesin.
Evden sonra ilk durağım Ankara Özel Harekat Daire Başkanlığıydı. Orası vuruldu çok üzüldüm. Özel hareket benim için önemlidir. Ağabeyim özel hareket kurucularındandır. Gençliğim en güzel yılları onların içinde geçti. Vatan sevgilerini bilirim. 50 civarında o kahramanların nasıl yakıldıklarını, vatan hainlerinin onları nasıl orada şehit ettiklerini gördüm. Daha fazla üzüldüm. Moralim bozuldu. Orda da sağ kalan o kahramanların söylemlerinde duygulandım. Özellikle ülkenin geleceği ile alakalı çok daha fazla umutlandım. Özel harekattan sonra Külliye’ye ve bütün bomba atılan yerleri hepsini ziyaret ettim. Yani İstanbul ve Ankara en fazlasını yaşadı. Orada ki insanların toplumunun psikolojik dengeleri ister istemez bozuldu. Allah bizlere güç  ve kuvvet verdi. Vatan sevgisi bayrak sevgisi verdi.

“GENÇLERDEN ÖZÜR DİLİYORUM”
Gençlerden şunun için özür diledim. Biz gençleri birazcık vatan millet bayrak heyecansız, sorumsuz görüyorduk. Ben o gece Amasya’da ilk meydana çıktığımda orada binlerce genç, bu milletin evlatları. Hangi şeyden olursa olsun bayrağı sevsin. Bütün gençler orada. Cesaretle korkusuzca, vatana nasıl sahip çıkmışlar. Vatan sevgisinin bu ülkenin vatandaşı olmanın haklı gururunu yaşadılar. Daha önce kanaatlerim nedeniyle. Çok ümitsiz değildik ama çok da ümitli değildik. Hata yaptık o anlamda. Allah 15 Temmuz’u bizlere yaşatmasın. İnşallah yeni kapı ruhuyla birliğimiz beraberliğimiz artarak devam eder. Çok önemli birliktelik sağlandı”