‘Bize Her Yer Trabzon’ kitabının derleyicisi Trabzonlu Gazeteci Harun Çelik, Trabzon Hamamizade İhsanbey Kültür Merkezi’nde bir söyleşi düzenledi. “Trabzon’da yaşanmış fıkra gibi olaylar” başlıklı söyleşide konuşan gazetecilik mesleğini yaparken yaşadığı anılarını anlattı.  

Özellikle Afganistan’da yaşadıklarını Türkiye’nin şuanda içerisinde bulunduğu siyasi konjonktüre uyarlayarak katılımcılarla paylaşan Çelik, “Laz, Çerkez, Kürt veya Türk fark etmez. Bu ülkeyi vatan sayan herkes bizdendir. Biz sonucunda insanız. Ama bu ülkede bir Türk gerçeği var” dedi.

 Çelik, “Türk ismi herkes rahat olsun. Ne bu topraklardan, ne de bu ülkeden ne silindi ne de silinir. Büyük milletin devletin ufak kompleksleri olmaz. Türkiye büyük bir devlettir bizim ufak tefek komplekslerimiz olmaz” dedi.  

“Aslı gibidir” kitabının çıkış hikayesini paylaşan Çelik, “İstanbul’da karikatüristler ve standapçılar Bir Trabzonlu karakteri çiziyorlar. Siz kimsiniz bizimle dalga geçeceksiniz. Sizin stant up diye yaptıklarınızı bizim pazarda yapıyorlar. Türkiye bir bedendir. Karadeniz o bedenin tebessüm eden yüzüdür. Trabzon’da o yüzde ki gamzelerdir” diye konuştu.  

Ardından yeni çıkan ‘Aslı gibidir’ adlı kitabından da örnekler vererek Trabzon’da yaşanmış gerçek hikayeler anlatan Çelik, salonu kahkahalara boğdu.

 İŞTE KİTAPTAN BAZI HİKAYELER… 

Gazeteci Levent Ustabaşı’nın anlattığı hikaye:  

Ula uyan, Trabzon gol attî!  

Trabzonspor, Trabzon'un gündelik hayatının her nok­tasına nüfuz etmiştir. Hatta Trabzonspor maç kaybet­tiğinde, ertesi günü inanılmaz bir şekilde, kent sessizliğe bürünür. Tavla oynayan, neşeyle şakalaşan insanlara; pek rastlayamazsınız.  

Trabzonlunun bordo mavi renklere olan sevdası te bağlılığını, uzun yıllar Trabzon'da doktorluk yapan, kentin önemli cerrahlarından Osman Akıntürk birebir, defalarca yaşayanlardandır. Bir anısını şöyle anlatır: 

Hastayı ameliyattan çıkardık! Başarılı geçen operasyon sonrası, hastayı uyandıramadık. Bir türlü gözlerini açma­yı beceremedik. Kara kara düşünürken, aklıma parlak bir fikir geldi. Kulağına eğilip bağıra bağıra “La, Trabzon gol attı gooolll!” dedim. Bir de baktım ki bizimki esneyerek "Ula, kim atti, kim?" demez mi? Ağzıma geleni söyledim. Hem fırça attım hem de “Hamdi Hamdi!” diye güldüm. 

Haşan Tonyalı - Ankara-Trabzon-Tonya Kafe İşletmecisi  

ISINMADAN OYUNA SOKAMAM SİZİ!  

ÖZKAN Sümer Hoca'nın Galatasaray’ın Teknik Direktörlüğünü yaptığı yıllardı. Samsun'da, Samsunspor- Galatasaray maçı vardı. Özkan Hoca, çok sert olduğu ve futbolcuları sürekli haşladığı için, futbolcular kendisinden biraz çekinirlerdi. 

Maç başlamıştı fakat yedek kulübesinde bir tane fut­bolcu yoktu. Hepsi sağda, solda, ayakta maçı izliyordu. Saha güvenliği almakla görevli polis memurları da yedek kulübesini boş bulunca, oturup maç izlemeye başladılar. 

Özkan Hoca, kulübede oturan polislerin önünden bir sağa bir sola gidiyor ve kızgın bakışlar atarak kalkmalarını bekliyordu. Polisler ise hiç umursamadan, maç izlemeye devam ediyorlardı. Bu duruma iyice bozulan Özkan Hoca, polislerin yanma gelerek: 

- Eee, şimdi de kalkın biraz ısınma hareketi yapın, bi­razdan oyuncu değişikliği yapacağım. Isınmadan sizi oyu­na sokamam. 

Bunun üzerine polisler durumu anladılar ve gülerek yerlerinden kalktılar. 

Cengiz Kakışım – Trabzon – Muhasebeci 

ATARUM DİREK AĞZUMA!
 

Bir arkadaşımın dedesi köyde evinin kapısında oturur­ken yengesi, elinde, meyve sıkma makinesi ile çıka­gelmiş. Tabii, yengede büyük heyecan var; bu makineler o zaman daha yeni çıkmış. Dedesi merak etmiş, sormuş; 

- Kizum, o elundeki nedur? 

- Baba, buna meyve atıyoruz; sonra da suyunu içiyoruz, 

- Peku, bu iş nasil oliy kizum? 

- Babacığım, portakalı soyuyorsun; sonra, soyduğun portakalları buna atıyorsun ve suyunu çıkartıp içiyorsun. 

Dedenin cevabı kapaklık: 

E kizum, portakalı soyduktan sonra ne uğraşacağım suyuyla, atarum direk ağzuma... 

Erhan Sivrikaya - Trabzon-Akçaabat Arşiv Görevlisi  

KAPTAN IŞIKLARDA İNDİR 

 

Akçaabat'ta yaşayıp da Sezer'i bilmeyen çok şey kaybeder. Sezer, fıkralara konu olan Temel tiplemesini bile sollayacak, kendine özgü bir karakterdir Dolmuş şo­förlüğü yapar ve onun minibüsüne binerek yaptığınız her yolculuk, bir komedi filmi gibidir. 

Bir gün, Trabzon’dan, gece vakti minibüse bindik ve Akçaabat'a geliyoruz. Akçaabat'a yanaşınca, yolculardan bir tanesi, "Kaptan, beni ışığın altında indir!0 diye ses­lendi. 

Bizim Sezer'in cevabı: 

- Niye, hayırdur, karanlıktan mı korkaysun?