Ak Parti, çok ilginç derin ve de stratejik bir proje.

Baştan beri ben Ak Parti’nin derin devletin bir projesi olduğuna inanıyorum.

Derin devletin, derin değişim için Ak Parti gibi bir partiye ihtiyacı vardı.

Statükonun yıkılması, milli iradenin üzerine çöreklenen güçlerin devre dışı kalması için;

Sol söylemden daha sol söylemi olan

Ama muhafazakar bir yapıya sahip olun milliyetçi duyguları da bünyesinde sarındıran bir parti gerekliydi.

Bu da Ak Parti oldu.

AK PARTİ BENCE ÇİMENTO

O nedenle Ak Parti’yi ben bölünmenin ve parçalanmanın önündeki engel olarak da görüyorum.

Eğer Ak Parti bugün iktidarda olmasaydı, ülkemizin doğusunda kalan coğrafya çoktan elde çıkmıştı.

Kimilerine göre benim bu söylediklerim masal gelebilir. Onlara da yapacak bir şey yok.

Gelelim asıl konumuza.

Biraz da lokal takılarak girelim mevzumuza.

Ak Parti’nin 2002’den bu yana kadrolarına bakın her seçimde yüzde 60’a varan bir değişiklik söz konusu. Nadasa çekilen abiler, teorisyen olarak Genel Merkezde konuşlandırılan akil isimler.
Tüm bunlar Ak Parti’nin ciddi bir proje olduğunu gösteriyor.

KADRO DEĞİŞİKLİKLERİ PLANLI YAPILIYOR

Lider R.Tayyip Erdoğan vekil nezlinde yaptığı değişiklikleri bakanlar kurulu yapılaşmasında da yapıyor. Zira, bakanlar kurulunda belli sürelerde değişiklikler olmaz ise meclis grubunu diri taze ve canlı tutmanın imkanı yok.
Meclisin son genel seçimlerde oluşan yapısı henüz kampa alınmadı. Bilindiği gibi Ak Parti’nin vekil kampları Bakanların sınava çekildiği kamplardır. Ve bu kabine için böyle bir kamp hala yapılmadı. Suriye krizi yaşanmasaydı böyle bir kamp meclis tatile girmeden önce gerçekleşecekti. Belki Ekim’e sarkabilir.
Şimdi, bugün kabinede bakan olarak yer alanların koltukları Başbakanın haricinde kimsenin tapulu malı değil.
Ülkenin konjektürel zorunluluğu nedene ile bazı bölgelere ve illerden bakan atanması Trabzon için artık yazılı bir kural halini almıştır.

Eğer bu son seçimlerde CHP bir biçimi ile iktidar olsa ya da ortak olsaydı Volkan Canalioğlu becerisi bilgi birikimi yeterliliği çalışkanlık için değil Trabzon’un konjektürel statüsü gereği bakan olurdu.

TRABZON’UN İLLAKİ BAKANI OLACAK

Ak Parti ilk hükümetinde bu konjektürel gerçekçiliği keşfedemedi epeyce yıprandı. Sonraki hükümetlerde ise konjektürel gerçekçilik Trabzon’dan bakan ataması ile hayata geçti.

Son genel seçimlerde de beklenen oldu, Erdoğan Bayraktar bakan olarak atandı.

Bayraktar şu anda hükümetin en kritik bakanlığında. Bütün gözler onun üzerinde. Kentsel dönüşüm projeleri ve depreme dayanıklı olmayan binaların yıkılması gerçeği Bayraktar’ı müthiş önemli kılıyor.

Türkiye’nin bütün müteahhitlerinin gözü kulağı Bakan Bayraktar’da. Bayraktar’ın popülitesi bu nedenle artıyor. Aynı derecede yıpranma payı da. Yani bileşik kaplar misali.

Bayraktar, Trabzon’da her türlü beklenti çıtasını da yükselterek “Milletvekili” oldu. Bakanlığı sürpriz değildi.
Başbakanın ustalık kabinesinde olası bir değişiklik yaptığında Bayraktar’ın yerini koruyacağı kesin.
Bunda hiçbir kuşku yok.

Ancak siyasette bu tür keskin tahliller Erdoğan Bayraktar nezlinde olmasa da siyaset kulvarının kayganlığı sizi yanıltabilir.

Bir fikir jimnastiği yapalım.

Bakan Bayraktar’ın kabinedeki görevi son bulursa, Trabzon’dan kim bakan olabilir.

Kimse olamaz diyemeyiz.

Çünkü yukarıda da ifade ettiğimiz konjektürel gerçeklerden dolayıolmak zorunda.

Peki o zaman;

İsim bazında düşünelim.

Faruk Özak, bir kere daha o şansı yakalayamaz.

Safiye Seymen; Çok zor bir ihtimal.

Geriye Aydın Bıyıklıoğlu kalıyor ki olası bir ihtimal.


Bıyıklıoğlu’nun milletvekilliği süreci, listede seçilebilecek yerde yer alması ve şu sıralar Genel Merkez’de fikir ve proje üretim atölyelerinde dikkatleri üzerine çeken biri olarak Bıyıklıoğlu’nun adını bir kenara yazın.