Aksoy ‘’Panik yok, tedbir var’’ başlığıyla başladığı yazısında sağlık sisteminin çökmemesi için zamana ihtiyaç var, zamanı bizler kazandıracağız, bunun için zorunlu olmadıkça evden çıkmayacağız’’ dedi.  Aksoy yazısına şu cümlelerle devam etti.            

İnsanlık yüzyıllar boyunca birçok badire yaşamıştır. Savaşlar, depremler, seller, felaketler ve hastalıklar. İlginç olan şudur. Bunca olay yaşanırken varoluştan günümüze kadar en çok can alan etken Anopheles maculipennis diye adlandırılan dişi bir sivrisinektir. Peki nedir bu sivrisineği bu kadar tehlikeli yapan durum. Plasmodium yani Türkiye’de bilinen adıyla sıtma ya da dünyadaki ismiyle malarya. Bu paraziti taşıyan sivrisinek milyonlarca insanın ölümüne sebebiyet vermiş, işin trajik boyutu bu durum hastalığın belirlenmesinden yıllar sonra tespit edilmiştir. Kinin maddesinden üretilen ilaçların bulunması, sivrisineklerin yok edilmesi ve bataklıkların kurutulmasıyla hastalık kontrol altına alınmıştır. Halen gelişmemiş ülkelerde ölümler devam etse de sıtma tehdidi ortadan kalkmıştır.

Bugün çok daha tehlikeli bir hastalıkla karşı karşıyayız.COVİD19. Daha tehlikeli olmasının sebebi ise bu hastalığın sıtma gibi herhangi bir aracıya ihtiyacı olmadan direkt solunum veya temas yoluyla insanlar arasında yayılım göstermesi. Bir diğer kötü özelliği ise maalesef virüs kökenli olmasıdır. 



Bakteri nedir?
Bilim insanları bakterileri 1676 yılında ışık mikroskobuyla tespit ederek günümüze kadar oldukça etkili bir şekilde çözmüştür. Bakterilere karşı antibiyotikleribularak hastalıklara son verme derecesine kadar getirmişlerdir. En büyük korku bakterilerin antibiyotiklere direnç kazanması yani mutasyona uğraması sonucu antibiyotiklerin yetersiz kalma olasılığıdır.

Peki ya virüs? 
1900’lü yılların başında varlığı tespit edilse de Elektron Mikroskobuyla görülebildiği için insanoğlunun gizemini çözemediği bir yapıdır. Ayrıca viroid, prion, defektif virüs gibi birçok alt grupları da halen araştırılmaktadır. Kısacası çıkışını bilmediğimiz bir labirentler zinciridir.



Değerli okuyucular, işte bu yüzden insanlık bilinmeyen bir hastalıkla karşı karşıyadır. Çözümü şuan için dünyada olmayan, fakat çözüm üretilmesi için tüm dünyanın tek vücut olup savaştığı bir hastalık. Zaman içerisinde SARS, MERS, domuz, kuş gribi gibi ailesel benzer virüsler dünyada baş gösterse de insanoğlu bu virüslere karşı bir şekilde direnç göstermiş ve yenmeyi başarmıştır. Fakat COVİD19 diğerlerinden farklı olarak akciğerlere inmekte özellikle büyüklerimiz ve kronik hastalığı olanlarda oksijen yetersizliği sonrasında maalesef vücut iflasına sebep olmaktadır.



Ne yapacağız?
Çok basit. Rutin hayatımızı geride bırakarak süreç içerisinde zorunlu olmadıkça evden çıkmayacağız. Sağlık sektörü için zaman çok önemli. Sistemin çökmemesi için (İtalya, İspanya sırada Amerika örneği) hastalığın zamana yayılmasını ve direncinin düşmesini bekleyeceğiz. Virüsler hayvanlarda yaşayan organizmalardır. İnsan sistemine yabancı olan bu yapıların tek derdi varlıklarını sürdürebilmektir. İnsanı öldürmek için uğraşmaz sadece kendi yaşam alanlarını yaratmaya çalışırlar. Maalesef şahsımın öngörüsü biz korona ile zaman içerisinde yaşamaya bir şekilde alışmak zorunda kalacağız. 

Bunun için altın kurallar;
Kural 1; bağışıklığınızı iyi tutmanız gerekli. Su, yiyecek ve egzersiz üçgeni çok önemli. 
Kural 2; sigara mı asla ve asla hayır, yaşamak istiyorsan artık bitti. 
Kural 3; maske takılmalı, kalabalık ortamlardan uzak durulmalı, sosyal mesafeye (en az 1 m) dikkat edilmeli ve el hijyeni sağlanmalı. 
Kural 4; ev ve odalar sık sık havalandırılmalı ve dezenfektan kullanılmalı.
Unutulmamalıdır ki bu virüsü insanoğlu ortaya çıkardı, bu virüsü bitirecek olanda yine insanoğludur.
 
Son olarak psikolojiler yüksek tutulmalı. Moral en iyi ilaçtır. Bilinçli olursak beraber başarırız.
Panik yok, tedbir var.