Pekşen Çamburnu açıklamalarını sürdürüyor.

Sürmene Belediye Başkanı Rahmi Üstün'ün açıklamalarına cevap veren CHP Trabzon Milletvekili Av. Haluk Pekşen : Sürmene Çamburnu Tabiat Parkı’nda meydana gelen orman yangını ve bu alanda devam eden inşaat çalışmaları ile ilgili yaptığımız açıklamaların muhatabı Orman ve Su İşleri Bakanı olduğu halde Sürmene Belediye Başkanı cevap vermiştir.

Üzerine vazife olmadığı halde cevap verme telaşına düşen Belediye Başkanı’na da bu alandaki yapılaşmayla ilgili soracağımız sorular var tabi ki. 
Şimdi Belediye Başkanı’ndan kendiyle alakalı şu sorulara cevap vermelidir.
1-Çamburnu'nda HANCI firmasınca işletilen tesisin kanalizasyonu nereye bağlıdır, denizi kirletiyor mu, Çevre Kanunu 26. Maddesi’ne uygun ruhsatı var mıdır, varsa ne zaman verilmiştir?                       
2- Kutlular çöp tesisinin zehirli suları nereye akmaktadır, bu suların arıtma işlemi yapılmakta mıdır, yapılıyor ise nerede ve nasıl belgeleriyle bilmek istiyoruz?                       
3-Kutlular çöp sahası etrafında yaşayan insanlar için ölümcül nitelikte gaz salınımına ilişkin ne gibi önleyici tedbirler alınmıştır, Çevre Kanunu’nun 26. Maddesi kapsamında atık kimyasallar ve zehirli sular ruhsatı hangi tarihte verilmiştir?                        
Belediye Başkanı bilmelidir ki gerçekler inatçıdır. Mutlaka ortaya çıkar ve bizde gerçekleri tek tek halkımızla paylaşmaya devam edeceğiz.

Gelelim esas konuya. 
Çamburnu Tabiat Parkı’nda Bakanlığın açıklamasına göre; taban alanı 40 metrekare olan 3 katlı15 adet orman köşkü, tam teşekküllü restoran,, mescit, yağmur barınağı, 3 adet yöresel ürün satış birimi, giriş kontrol noktası, 29 adet kamelya ve 45 araç kapasiteli otopark yapılacağı duyurulmuştur.
2873 Sayılı Milli Parklar Kanunu’nun 8. Maddesinde bu tür yapılar için, “Turizm bölge, alan ve merkezleri dışında kalan milli parklar ve tabiat parklarında kamu yararı olmak şartıyla ve plan dahilinde, turistik amaçlı bina ve tesisler yapmak üzere gerçek ve özel hukuk tüzelkişileri lehine Maliye Bakanlığının görüşü alınarak Orman ve Su İşleri Bakanlığınca izin verilebilir.” ibaresi yer almaktadır.
Çamburnu’da ise yapılaşmaya açılan alan tam anlamıyla koruma alanının merkezidir. Bu alanının en can alıcı özelliği Sarıçam ormanlarının denize sıfır olarak indiği yerdir. 
Kanuna aykırı olarak, bu alana izin verilen proje ile inşa edilen tesis arasında da büyük fark olduğu basit bir gözlemle bile fark edilmektedir. İnşa edilen binalar ile projede yer alan izinler örtüşmemektedir. Kaldı ki izin verilen proje 2873 sayılı yasaya uygun değildir. 
Kısacası konu burada yapılan ve yasal kılıfa uydurulmaya çalışılan turizm tesisi değildir.
Konu, orman yangını sonrasında Orman Bakanı’nın yanan alana ilişkin taahhütlerinin de yerine getirilmemesidir. Ancak yangının üzerine gidildiğinde bambaşka gerçeklerle karşılaşılmaktadır. Böylece gerçekte bu bir turistik tatil köyü olan yapılaşma gerçeği ile karşılaşılmıştır. 

2873 sayılı yasanın ön gördüğü şartlar kenara bırakılarak, Çamburnu Tabiat Parkı yağmalanmaktadır. Proje yasanın koşullarını göz ardı etmiştir ve yapılan inşaatlar proje ile uyumlu değildir. Hala inşaatı devam eden tesisler tam kapasiteli bir turistik tatil köyü ve konaklama özelliği taşımaktadır.
Buradan anlaşılan şu ki; yangın ve bu tesis arasında kamuoyunun ilgili göstermesi gereken, sorgulaması gereken ciddi bir durum söz konusudur.
Kiralamaya konu olan alan 5.1 hektardır. Bu alanın 1.5 hektarı uçurum alanı olması nedeniyle inşaat yapımına uygun değildir. Kalan 3.6 hektarlık alanda ise yapılaşma yoğunluğu tam bir imar suçu niteliği taşımaktadır.
Şimdi kamuoyu adına şu soruları soruyoruz;
1)    Yasanın öngördüğü maksimum 250 metrekare inşaat izni, binlerce metrekareye nasıl çıkarıldı?
2)    İhale şartnamesinde belirtilen hususlarda fiili olarak yapılan imalatlar arasında ortaya çıkan farklılık denetlenmiş midir?
3)    İhale konusu proje ile imalatlar neden farklıdır?