CHP Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen, TBMM’de yaptığı konuşmada son yasa tasarısı ile dikkat çeken ifadeler kullandı. 

Pekşen, “Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; öyle bir maddeyi konuşacağız ki, öyle bir yasa maddesini konuşacağız ki, gerçekten, bu yüce Meclisin çatısı altında bulunan hiç kimsenin bu maddeye el kaldırırken vicdanının sızlamaması mümkün değil. Ben eminim ki bu maddeyi, bu yasa değişikliğini buraya getiren Sayın Bakanın da vicdanı sızlayacaktır çünkü Sayın Bakanın vicdanlı bir insan olduğunu biliyorum. Geçen hafta Trabzon'dan Ankara'ya dönerken orada özel uçağa binen bakanlar da vardı ama devletin tarifeli uçağına binen bir bakan olarak kendisini içten ve yürekten alkışladım” dedi.
Pekşen, sözlerine şu şekilde devam etti: “ Şimdi, saygıdeğer milletvekilleri, 12 ve 14'üncü maddeye bir bakın. Bu iki maddede ne düzenlenmiş biliyor musunuz? Yurt dışından süper lüks araç getirdiyseniz, kaçak getirdiyseniz sıkmayın canınızı. Bu araçlardan ÖTV, KDV devlet alamadıysa hiç sıkmayın canınızı. Bu yatlar, katlar var ya. Bunlardan devletin ÖTV, KDV vesairesi alması gerekiyor mu? Gerekiyor ama bunlardan KDV'yi, ÖTV'yi vesaireyi bütün vergileri kaldırıp atıyoruz. Niye?
 
Niyesi şundan: Bakın, şimdi, bu benim hemşehrim, Trabzonlu Farozlu Temel. Temel ağabeyim kayıkçı, balıkçılık yapıyor. Kazandığı, yakaladığı balıkların değerinin yüzde 8'i ile 12'si arasında rüsum ödüyor, teknesiyle ilgili bedel ödüyor, harç ödüyor, Tarım Bakanlığına vergiler ödüyor vesaire. Ciddi vergiler ödüyor bu balıkçı, yoksul gariban insan. Trabzon'un nüfusu 750 bin, bu nüfusun 456 bini -valilik kayıtlarıyla- yoksul insanlar içerisinde. Elektrik parasıyla su parasıyla gaz parasıyla kuruşuna kadar vergisini ödeyen namuslu, şerefli, onurlu bir Türkiye vatandaşı, bir yurttaş. Sonra... “ ifadelerini kullandı.
 
 
Pekşin, sözlerine şu şekilde devam etti: “Sonrası şöyle devam ediyor: Şöyle birisi geliyor. Şimdi, kanunla bu teknenin tüm vergilerini sıfırlıyoruz. Bakın, değeri 50 milyon dolar. Ege'de, Bodrum'da, Marmaris'te marinalarda bu teknelerden dolu. Bunları getirirseniz kuruş vergi ödemeniz gerekmiyor, hiçbir vergi ödemeniz gerekmiyor, hatta bu teknenin arkasında viski içerseniz, İngiliz viski şirketlerinin 500 milyon dolar borcunu sildiğiniz gibi bunun da vergi borcunu siliyorsunuz. Bunun arkasında oturan insanlar kuruş vergi vermeksizin, arkasına da "Delaware" yazdırıyorlar biliyorsunuz. Bunların hepsinin arkasında "Delaware" yazar. Peki, bu "Delaware"ciler nereden alıyor bu parayı? Vergiyi bizim yoksul insanlarımızdan alıyorlar ve "Delaware"ciler kendilerine bir baron, bir lüks hayat yaşıyorlar ve siz buna şimdi, birazdan "Evet." diyeceksiniz.
 
    Ama hikâye böyle devam etmiyor, hikâyenin devam eden kısmı şu: Bakın, yoksul ailelerin çocukları kendilerine hayat tarzı olarak nereyi seçiyorlar görüyor musunuz, bakın. Yoksul ailelerin çocukları, bu topraklar için canlarını ortaya koyuyorlar. 3-5 kuruş para kazanabilmek için, evlerine ekmek götürebilmek için gidip vatan adına şehit oluyorlar. Onların vergileri ve şehit olan yoksul ailelerin çocukları. Eminim sizin de benim kadar vicdanınız sızlıyor. Peki, bu vergi baronlarının, bu büyük yolsuzluk baronlarının çocukları neyle meşguller? İşte, bu süper gemilerle meşguller. İşte, AKP iktidarının özeti budur. Yoksul ailelerin çocuklarının hayatlarını idame ettikleri yerler ölüm tarlalarıdır. İşte, bugünkü yasalarla, çıkardığınız yasalarla kayırdığınız insanlara vadettiğiniz gelecek de budur.
 
    Eminim bu, vicdanınızı sızlatıyordur ama ilk hikâye burada kalmıyor. Anayasa'yı değiştiriyorsunuz ya, Anayasa'nın 98'inci maddesini değiştirmek istiyorsunuz ya, o 98'inci maddenin içerisinde bir tek cümle var, bir tek kelime var: Denetleme yetkisini kaldırıyorsunuz. Türkiye Büyük Millet Meclisinin denetleme yetkisini kaldırıyorsunuz. Niye kaldırıyorsunuz? İşte, bu yüce Meclis, bu, büyük yolsuzluklara; bu, büyük haksızlıklara; bu, vicdan sızlatan uygulamalara karşı çıktığını ve bunlara izin vermediğini ortaya koyduğunda siz, "Kamuoyu bunların öğrenmesin, bunların hesabı sorulmasın." diye ne yazık ki Anayasa'yı bile değiştirmeyi göze aldınız.
 
    Saygıdeğer milletvekilleri, bir kez daha size göstermek istediğim bir tek hikâye var. Bu Parlamento bu baronlara mı teslim olacak, bu yoksul insanların vergileriyle hak ettiği liyakati, hak ettiği onurlu yaşamı mı tahsis edecek ve bu Parlamento bu topraklar için canını veren bu yoksul insanların kanlarının son damlasına kadar arkasında saygı mı duracak, yoksa bu Parlamento bu soygun düzenine biraz daha "devam" mı diyecek?
 
    Bence hepinizin vicdanı bu maddeye el kaldırırken sızlayacaktır. Hayatınızda bu kadar güç bir durumda kaldığınızı hiç düşünmüyorum. Birazdan el kaldıracaksınız ama salondan çıktığınızda, koridora çıktığınızda neler düşündüğünüzü hepimiz tahmin ediyoruz”