61SAAT HABER SERVİSİ - ÖZEL HABER

Trabzon’da düzenlenen 8. Sanat Günleri Festivali’nin son gününde önemli konuşmacılar ve misafirler önemli konular hakkında bilgi verdi. Özellikle Karadeniz halk Kültürü ve Halk Oyunları konusunda Prof. Dr. Orhan Durgun birçok tartışmaya nokta koyacak açıklamalarda bulundu.  

Trabzon’da bu yıl 8. si düzenlenen Sanat Günleri etkinliklerinin son günüde oldukça haraketli geçti. İlk olarak Kuşların Dünyası isimli Saydam Gösteriye davetliler yoğun ilgi gösterdi. Trabzon Fotoğraf Sanatı Derneği Üyesi Ali Kahveci’nin Türkiye’nin değişik illerinden 4 yılda tamamladığı kuşların dünyası isimli slayt gösterisinde endemik bir çok kuşun ilginç anlarının fotoğrafları yer aldı. 



Günün kinci etkinliği ise önemli bir konferastı. Trabzon Sanat Evi’nde düzenlenen ‘Trabzon halk oyunları ve halk Kültürü isimli konferansın konuşmacısı ise Prof. Dr. Orhan Durgun’du. Karadeniz Uşakları Horon Akademisi Gençlik ve Spor Kulübü Başkanı Orhan durgun bölgemizdeki halk oyunları ve halk kültürü konferansında önemli bilgiler verdi ve ‘Horon’un Rum Pontus ile alakası olmadığı bir Türk Oyunu olduğunu ifade etti. 
40 yıldır bu konular üzerine araştırma yapan Prof. Dr. Orhan Durgun her ne kadar Trabzon’un yüksek yerlerinde Tonya ve Çaykara’nın yüksek kesimlerinde Rumca konuşulsa da birçok yayla isminin Türkçe olduğunu ifade ederek, “Bir aralar çıktılar, horon Türk oyunu mu Rum Pontus oyunumu diye tartışma başlattılar. Kesinlikle söylüyorum, Horon Türk oyunudur. Yaylalar gibi horon halk oyununun da tüm isimleri Türkçe’dir.  Eğer horon bir Rum oyunu olsaydı, horon isimleride Rumca olurdu fakat öyle değil. Rum kanallarında bile horon isimleri Türkçe anlamları ile söylenir. Bütün erkek ve kız horonlarının isimleri Türkçe’dir



Horon bazı yerlerde de Horom olarak ifade edilmektedir. Ve Trabzon bölgesinin oyunudur. Tabi ki Giresun’da, Ordu’da, Gümüşhane’de de oynanır. Mesela Giresun bizim oyunumuzdur der ama zamanında Trabzon merkez vilayetti ve Giresun Trabzon’a bağlıydı. Bu unutulmamalıdır. Trabzon halk oyunlarının merkezidir. 
Ve horonun çalgı aleti her ne kadar bazı yörelerde Davul ve Zurna ile çalınsa da Kemençe’dir. Kemençe’de bir Türk çalgısıdır. Türk tarihine bakıldığında yaylı çalgı geleneğinin de Türkler’den geldiğini görürsünüz. 
Horon’un bir Türk ismi olduğunu Türkçe’den geldiğini Dîvânü Lugati't-Türk’te de bakınca görmektesiniz. Eski Türkçe’de ot kümesi, ot yumağı, mısırların kümelenerek biriktirilmesi anlamında Kullanılan bir sözcüktür. 
Horon isimlerine bakalım, sıksara, sallama, dik horon düz horon atlama v.s hepsi Türkçe’dir ve Rum belgesellerinde dahi bu isimler Türkçe ifade edilmektedir’ ifadelerini kullandı. 



KIZLAR VE ERKEKLER EL ELE TUTUŞARAK OYNAYABİLİR Mİ 
Konferansın soru cevap kısmında söz alan Eğitimci, Araştırmacı Yazar Mehmet Kuvvet bazı yayla şenliklerinde ve okullarda horonda kızların ve erkeklerin aynı anda el ele tutuşarak oyun oynamasına müsaade edilmediğini bunun tam bir yobazlık olduğunu belirterek bu konuda Prof. Dr. Orhan Durgun’un görüşlerini istedi. 

Durgun kadın ve erkeğin el ele tutuşarak horon oynamasının Karadeniz yöresinde bir dayanışma göstergesi olduğunu belirterek ‘ne yazık ki şimdiki konjonktürde birilerine hoş görünmek için bu tür tartışmalar ve yasaklamalar gündeme gelmektedir. Üzülüyorum ve ben de bunlarla savaşıyorum. Karadeniz’de özellikle ilk yerleşim yerleri yaylalardır. İnsanların bugünkü köyleri o zamanın yerleşim yerleri idi. Ve yaylalar köy olarak kullanılırdı. Yaylalarda hava şartları çetinleşince sertleşince yerleşim sahile doğru kaymıştır. 



Köylerde, yaylalarda yani ilk yerleşim yerlerinde kadın ve erkeğin bir arada olması zorunluluktur. Yaşamın bir gereğidir. Ve horon da kadın ve erkek el ele tutuşup oynar. Bu tarihten bugüne böyle gelmiştir. Tonya’da düğünlerde kan davası olan kişiler bile horon olunca el ele tutuşur horon oynar. Ne yazık ki şehir merkezlerinde böyle tartışmalarla insanları farklı bir bakış açısına sevk ediyorlar. Düğünlerimize bakın, horonlarımıza bakın. Böyle bir şey olamaz. Ama ne yazık ki mevcut konjonktürde  birileri birilerine hoş görünmek için bunu tartışma konusu haline getiriyorlar’ şeklinde konuştu. 

Trabzon Sanatevi tarafından gerçekleştirilen Trabzon 8. Sanat Günleri programı Yazar- Şair Öner Ciraovoğlu ve Gazeteci Yazar Ahmet Şefik Mollamehmetoğlu’nun ‘Yazar Yayıncı İlişkileri ve Editörlük Konumu isimli isimli konferansı ile devam etti. 
8. Sanat günleri etkinliği  bugün  ‘Seni Seven Ölsün Filmi ve Sinema’da Karadeniz isimli Söyleşi’nin konukları olan Hüseyin Avni Danyal ve Fulya Zenginer söyleşisi’nin ardından Azerbaycan Halk Müziği Sanatçısı Elnara Abdullayeva’nın  sesinden Karadeniz Teknik Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi’nde ‘Ozan Neşat Ertaş ve Azerbaycan Türküleri konseri’ ile son bulacak.