TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası,  “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir”  denilerek Anayasa’nın güvence altına alındığını  vurgulanıp, “Toplumun sağlığını tehdit eden, sigaradan sonra akciğer kanserlerin temel nedeni olan radon gazı etkilerinden toplum korunmalıdır” ifade edildi. “Ülkemizin imar, planlama, yapı üretim ve denetim süreçlerini düzenleyen temel kanun niteliğindeki 3194 sayılı İmar Kanunun amaç maddesinde; ‘Bu kanun, yerleşme yerleri ile bu yerlerdeki yapılaşmaların; plan, fen, sağlık ve çevre şartlarına uygun teşekkülünü sağlamak amacıyla düzenlenmiştir.’ Şeklindedir” denilen TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası’nın konuyla ilgili açıklaması şöyle: “ Ancak tüm bu düzenlemelere rağmen Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ne planlama, ne zemin ve temel araştırmaları, ne proje, ne de yapı üretim ve denetim süreçlerinde radon gazı etkilerini bertaraf edecek herhangi bir düzenleme gerçekleştirmemiştir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının bu vurdumduymaz tavrı nedeniyle her yıl 2.300’ü aşkın insanımız, radon gazı etkilerine bağlı kanserlere yakalanarak yaşamını yitirmeye devam ediyor. TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası olarak uyarıyoruz Ülkemiz insanının jeojenik kökenli çevresel maruziyetlere bağlı hastalıklardan korunması amacıyla, MTA Genel Müdürlüğü’nün öncülüğünde, Sağlık Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı,  DSİ Genel Müdürlüğü, Su Yönetimi Genel Müdürlüğü, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, Üniversitelerin ilgili bölümleri, Meslek Hastalıkları Hastaneleri, TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası, Türk Tabipler Birliği, Endüstriyel Toksikoloji Derneği ve TORAKS Derneği gibi sivil toplum kuruluşları ve meslek örgütleri bir araya gelerek “Tıbbi Jeoloji Risk Haritaları” hazırlanmalıdır. Türkiye radon gazı risk haritaları jeoloji biliminde yaşanan gelişmeler çerçevesinde yeniden ele alınmalı, MTA Genel Müdürlüğü, Sağlık Bakanlığı, Türkiye Atom Enerjisi Kurumu, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, AFAD Başkanlığı, Üniversitelerimizin ilgili bölümleri ile TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası yetkililerinden oluşan bir heyet tarafından, ‘Türkiye Radon Gazı Tehlike Haritası’ yenilenmelidir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Plan Yapımına Dair Yönetmelik, Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği, İnşaat İşleri Genel Teknik Şartnamesi, Proje Düzenlenme Esasları ile Zemin ve Temel Etüdü Uygulama Esasları ve Rapor Formatını, Türkiye Atom Enerjisi Kurulu tarafından yayınlanan ‘Kapalı Ortamlarda Radon ve Yapı Malzemelerindeki Radyoaktiviteye İlişkin Kılavuz (Ek-2)**’  esasları çerçevesinde yenileyerek, “yapı üretim ve denetim süreçlerinde” ülke insanımızı, radon gazı etkilerinden koruyacak gerekli tedbirleri en kısa sürede almalıdır. Sonuç olarak; yıllardır akciğer kanserlerinin ana nedenlerinden birinin binalarda radon gazı birikimi olduğu bilinmesine, hatta her yıl ülkemizde depremlerden daha fazla insanımızın yaşamına mal olan radon gazının, toplum sağlığı üzerinde etkilerini önlemeye yönelik bina ve bina türü yapıların etüt, projelendirme ile yapı üretim ve denetim süreçlerinde herhangi bir tedbirin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı tarafından alınmaması kabul edilemez. Toplumun sağlığını tehdit eden, sigaradan sonra akciğer kanserlerin temel nedeni olan radon gazı etkilerinden toplum korunmalıdır.”