Trabzon'da Ayasofya Müzesinin yeniden camiye dönüştürülmesi noktasında yaşanan tartışma giderek alevleniyor. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın sözleri ile başlayan tartışmada bugün kritik bir olay yaşandı.
Memur-Sen Trabzon Şubbesinin önderliğinde 7 sendika ve derneğin katıldığı gösteride Ayasofya Müzesinin cami olması istenirken, bu duruma karşı çıkan bölge esnafı ile aralarında kısa süreli gerilim yaşandı.
Müzenin cami olmasının ardından bölgedeki turizm gelirlerinin düşeceğini ileri süren bölge esnafı, cami olması için gösteri düzenleyen vatandaşlarla aralarındaki gerilim her iki tarafında aklı selim davranması sonucunda kötü olaylara sebebiyet vermedi.

Ayasofya Müzesi önünde toplanan sivil toplum kuruluş temsilcileri, bu taleplerine yaptıkları basın açıklamasıyla bir kez daha tekrar etti. Grup adına hazırlanan açılmayı yapan Eğitim Bir-Sen Trabzon Şube Başkanı Mehmet Kara, 1.Manuel tarafından 1250-1260 yıllarında ibadethane olarak yaptırılan Ayasofya'yı, Fatih Sultan Mehmet'in 1461 yılında Trabzon'u fethinde camiye çevirdiği ve vakıf eseri yaptığını anlattı. 1962 yılında yapılan bir restorasyon çalışmasının ardından müzeye çevrilen Ayasofya'nın yeniden ibadete açılmasını istediklerini ifade eden Kara, "Ayasofya Camii'nin kapatılması hukuki açıdan arızalı bir karardır. Yapının hukuku mülkiyeti Fatih Sultan Mehmet Vakfı'na aittir ve özel bir mülkiyet statüsündedir. Özel mülkiyetin kamulaştırılmasına kurallar, kanunlarca düzenlenir. Bu kanunlar açısından bakılınca Ayasofya Camisi'nin vakıf mülkiyetten devlet mülkiyetine geçirilmesinin meşruiyeti bulunmamaktadır." dedi.

Türkiye'de 1960 ihtilalı olmasaydı Ayasofya'nın da ibadeti kapatılmasının mümkün olamayacağını kaydeden Kara, 1950 sonrası insanların 'Ayasofya Camisi' ifadesinden ve gerçeğinden habersiz bırakıldığını, eserin müze-kilise olarak beyinlere nakşedildiğini anlattı. Fatih Sultan Mehmet'in Ayasofya'yı cami yaptığına ve topluma bıraktığına dikkat çeken Kara, bu mirasın halka geri verilmesinin insani ve toplumsal bir hak olduğunu dile getirdi. Kara, geçmişine sahip çıkmayanların, gelecek nesillerden de kendilerine sahip çıkmasını bekleyemeyeceğini belirtti.

Türkiye'de yaşayan Hıristiyan, Rum ve Ermenilerin de bu ülkenin eşit vatandaşları olduğunu ve onların da haklarının korunması gerektiğini kaydeden Kara, şöyle konuştu: "Sümela Manastırı ve Akdamar Kilisesi gibi Hıristiyan vatandaşlarımızın gönül bağının olduğu ibadethanelerin açılması, nasıl onların devletten beklentilerini yeri getirmekteyse, Ayasofya'nın da yeniden ibadete açılması Müslüman vatandaşların devletten beklentisini yerine getirecektir."

Ayasofya'nın yeniden ibadete açılmasının Fatih'in ruhunu şad edeceğini söyleyen Kara, böyle bir kararın Türkiye ve Trabzon üzerinde planları olanlara da verilmiş en güzel cevap olacağını sözlerine ekledi.

Polisin de çevrede geniş güvenlik önlemi aldığı basın açıklaması sırasında çevrede esnaflık yaptıkları öğrenilen birkaç kişi, gruba tepki gösterdi. Cami taleplerini eleştiren şahıslar, Ayasofya'nın müze olarak kalması gerektiğini savundu. Sözlü sataşmalara varan tartışma olaysız şekilde son buldu.
KAYNAK: 61SAAT.COM