“8 Mart 1857 de New York kentinde tekstilde çalışan kadın işçilerin düşük ücret, uzun çalışma saatleri ve insanlık dışı koşulları protesto ederek yaptıkları grev kadınlar gününün başlangıcı olarak kabul edilir. 1977 ‘de UNESCO’nun 8 Mart’ı Dünya Kadınlar günü olarak açıklamasından sonra bugün dünyanın her yerinde kutlanmaya başlanıldı” şeklinde açıklamasına başlayan Küçük, “

Kadınlarımızın toplumdaki yeri ve görevleri itibariyle birey olarak kişiliğini kazanması, kendini ifade edebilmesi, toplumda hak ettiği yeri alması gereklidir. Kadınların ihmal edildiği toplumların varlığını sağlık Gelişen teknoloji, yaşam kalitesinin yükselmesi ve eğitim seviyelerinin artmasıyla artık kadınlar, politikadan sanata her alanda bulunmakta, konumlarını başarılı bir şekilde temsil etmektedirler.  Sorunları çözmek için isteklerini ifade edebilmekte, olumsuzlukları sorgulamaktadırlar.

 Kadın -erkek her bireyin saygılı olması, baskıdan uzak, mutlu bireyler olarak hayatı paylaşmaları  toplum huzuru açısından büyük önem taşır. Bu devletlerin, toplumların sürekliliği açısından gereklidir.

 Kadınlarımız, hem annelerimiz, hem eşimiz, dostumuz ve çocuklarımızın anneleridir. 

Cennet onların ayakları altındadır. Onlar birer çiçektir. 

Onlara bakmayı, gözetmeyi, kollamayı, koklamayı bilmek gerek.. 

Kadınımız ne şudur, ne de budur..

Kadınlarımız geleceğimizdir” ifadelerine yer verdi. 

Küçük, açıklamasına şu şekilde devam etti: “Ancak ne yazık ki tarih boyunca kadınlara şiddet uygulanmıştır. 

Günümüzde emperyalist savaşın gerçekleştirdiği yıkım ve katliamlarda herkes acı çekmektedir. Ama bu savaşların açtığı yaralar en çok kadınları ve çocukları vurmaktadır. 

uluslararası yaptırımlarla savaşın bir an önce sonlandırılması ,önceleyen bir yaklaşımla olayların ele alınması, kadın, çocuk ve insan hakları savunucularının tüm insanlığın gözü önünde yaşanan bu kıyıma ve istismara karşı aktif politika üretmesi, sosyal tampon olarak sivil toplumun öncü çalışmalar yapmaya teşvik edilmesi, ülkeler arasında adaletli bir yük paylaşımı bir zorunluluktur.

8 Mart sadece kadınları anmak, kutlamak, övgüler yağdırmak değil, kadın hakları, kadın-erkek eşitsizliği, kadına şiddet ve medyada kadın dili gibi konuların da tartışılması, gündeme getirilerek çözüm üretildiği bir gün olmalıdır.

Bu düşünceden hareketle Trabzon Gazeteciler Cemiyeti olarak amacımız bir kadın politikası oluşturarak, kadın üyelerin dayanışmasını, örgütlenmesini ve temsiliyetini daha güçlü hale getirmek,  kadın üyelerin çalışmalara nitelik ve nicelik olarak daha etkin katılabilmelerini sağlamak, mesleki ve sosyal açıdan kendilerini geliştirerek ifade edebilecekleri mekanizmaları yaratabilmek, gerek örgütsel gerek toplumsal gelişmede potansiyel kadın enerjisini harekete geçirmek, yönetim kurullarında ve diğer kurullarda kadın temsiliyetini artırabilmek, kadın komisyonlarının yaygınlaştırılmasında etkin olabilmek, diğer kadın ve emek örgütleri, üniversiteler ve ayrımcılık karşıtı platformlarla iletişim ve dayanışma içinde olmak, çalışma hayatı içinde kadın gazetecilerin karşılaştığı sorunları belirleyerek çözüm önerileri geliştirmek ve bu çözüm önerilerinin uygulanması için mücadele etmektir.

Toplumda kadının yerinin daha iyi olduğu, kadınlarımızın sosyal yaşamda daha fazla bulunduğu, kadın-erkek herkesin huzurlu ve tüm dünyada barışın hakim olduğu güzel günler diliyoruz”