Okulların tatil olmasıyla birlikte, sünnet mevsiminin başladığını kaydeden Dr. Arda, "Biz Çocuk Cerrahlarının deyimiyle 'sünnet mevsimi' de başladı. Önceleri bu konuda bir ödeme yapılmazken, son yıllarda SGK tarafından, diğer bütün cerrahi işlemlerde olduğu gibi yetersiz olmakla birlikte, sünnet için ödeme yapılmaya başlanması hastanelerin Çocuk Cerrahisi kliniklerine sünnet istemi ile başvuran kişilerin sayısında belirgin bir artışa neden oldu. Zaten hasta yükü yoğun olan bu kliniklerde başvuruların tümünün yerine getirilmesi olanaklı değil. Kuşkusuz ki çocukları için en iyisini yapmaya çalışan aileler için bu durumda bir kafa karışıklığını ortaya çıkması da doğal. O zaman da şöyle bir soru ortaya çıkıyor" dedi.

SÜNNET NEREDE VE KİM TARAFINDAN YAPILMALIDIR?
Sünnetin cerrahi bir işlem olduğuna dikkat çeken Dr. Arda, sünnetin cerrahi koşulların sağlandığı merkezlerde mutlaka eğitim almış kişiler tarafından yapılması gerektiğini söyledi. Eğitimsiz kişiler tarafından yapılan sünnetlerde "sünnet sakatlanması" olgularıyla karşılaştıklarını kaydeden Dr. Arda, "Öncelikle şu konunun altının önemle çizilmesi gerekir: Sünnet cerrahi bir işlemdir. Dolayısı ile, sünnet cerrahi koşulların sağlandığı ortam ya da merkezlerde ve bu konuda eğitim almış olan kişiler tarafından yapılmalıdır. Kliniklerimizde, eğitimsiz kişiler tarafından yapılan işlemler sonrasında ortaya çıkan çok sayıda 'sünnet sakatlanması' olgularıyla sık olarak karşılaşmaktayız. Bunların bir kısmında ortaya çıkan geriye dönüşü zor ya da olanaksız sakatlıklar çocukların ilerideki yaşamlarını son derecede olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Bu nedenle; sünnet öncesinde çocuğun mutlaka muayene edilmesi, eğer büyük bir çocuk ise kendisi ile konuşularak yapılacak işlemin anlatılması, ailelere sünnet öncesi hazırlık ve sonrasındaki bakım hakkında ayrıntılı bilgi verilmesi büyük önem taşımaktadır. Aynı şekilde sünnetin gerçekleştirileceği ortamın koşullarının ve donanımının yeterli olması da sünnet sonrasında oluşabilecek komplikasyonların engellenmesi açısından önemlidir. Çocuk Cerrahisi, çocukların cerrahi sorunları ile ilgilenen bir dal olduğundan, sünnet için de en doğru adrestir. Ülkemizde ne yazık ki, hemen her konuda, eğitim almış kişilerden daha çok eş, dost ya da 'bir tanıdığın' söylemlerine daha çok değer vermekteyiz. Kliniklerimize başvuran hasta ailelerinden çoğu kez 'bir tanıdık şöyle söyledi', 'bir komşumuz şunu önerdi' gibi sözleri duymaktayız. Özellikle konu 'sünnet' olunca söylenecek söz de fazla olabiliyor! Cerrahi bir işlem olan sünnetin birkaç yöntemi vardır. Yöntemlerin birbirlerine üstünlükleri yoktur. Ancak, penisin ve sünnet derisinin yapısına bağlı olarak farklı yöntemlerin kullanılması gerekebilir. Hep aynı yöntem kullanılacak olur ise, kimi zaman çocuğun yeniden sünnet olma gerekliliği gibi sorunlarla karşılaşılabilir. Hangi yöntemin daha uygun olduğuna karar verecek olan kişi bu konuda eğitim almış kişi olmalıdır" diye konuştu.

TOPLU SÜNNETLER YASAKLANSIN
Toplu sünnetlerin sakıncalı olduğunu da belirten Dr. Arda, bunun yasaklanması gerektiğini vurgulayarak şunları söyledi:

"Tatil ile birlikte çok sık olarak karşılaştığımız bir başka olay da toplu sünnet şölenleridir. Genellikle belediye ya da vakıf gibi kuruluşların düzenledikleri, özünde iyiniyetli bir yaklaşımı barındıran ve imkanı olmadığı gerekçesi ile aynı gün içerisinde çok sayıda çocuğun sünnetinin gerçekleştirildiği bu tür şölenler, çocuğa aslında yarardan çok zarar vermektedir. Bir kere; sünnet için sıraya giren, yanıbaşında ağlayan bir çocuğun sesiyle ürküp kendisine ne yapılacağını bilmediği için endişelenen bir çocuğun o anki ruh halini göz önüne getirmek bile bu tür uygulamaların neden yapılmaması gerektiğini anlamaya yeter! Bunun dışında, kısa sürede çok sayıda çocuğun sünnet edilmesi sırasında temizliğe ve cerrahi ilkelere ne kadar özen gösterilebileceği de bir başka soru işaretidir. Bu nedenlerle, yaz aylarında nerdeyse geleneksel hale gelen toplu sünnet şölenlerinin kesinlikle yasaklanması gerekir. Bunun yerine, hastaneler ile anlaşılarak çocukların uygun koşullarda sünnet ettirilmeleri çok daha uygun bir yaklaşım olacaktır."

Sünnette lazer kullanımı diye bir yöntem olmadığını da kaydeden Dr. İrfan Serdar Arda, "Sünnet konusunda en sık sorulan sorulardan biri de lazer kullanımıdır. Sünnette lazer kullanımı diye bir yöntem yoktur. Sünnet sırasında oluşan kanamaların durdurulabilmesi için 'koter' aygıtı kullanılmaktadır. Burada, düşük elektrik akımı ile kanayan damarlar koterize edilmektedir. Bu amaçla geliştirilen koterler güvenle kullanılmaktadır. Aslında lazer olarak adlandırılan aygıt 'koter'dir. Aileler için önem taşıyan bir diğer konu da uygulanacak anestezi yöntemidir. Genel anestezi, sedasyon ya da lokal anesteziden herhangi biri sünnet sırasında uygulanabilir. Uygulanacak yönteme hekim ve ailenin birlikte karar vermesi en doğru yaklaşımdır" dedi.