61SAAT HABER SERVİSİ - KTÜ İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim üyeleri, Prof. Dr. Ömer Yüksek, Doç. Dr. Erol Şadoğlu ve Dr. Öğretim Üyesi Osman Üçüncü ile TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Trabzon Şubesi Başkanı İnşaat Mühendisi Muzaffer Aydın’ın katıldığı arazi çalışması rapor haleni getirildi. 
Hazırlanan raporda;  arazi çalışması sırasında yapılan gözlem ve tespitler sunulurken, bölgedeki taşkın ve heyelan durumu irdelenmiş, afetin ve hasarların sebepleri araştırılmış ve benzer afetlerin olmaması, olması durumunda oluşacak can ve mal kayıplarının en aza indirilmesi için atılması gereken adımlar ve alınması gereken önlemlerin değerlendirildiği belirtildi. 

Rapor ilk olarak taşkın ve heyelanlar hakkında genel bilgi ile başlarken, daha sonra bölgenin coğrafi yapısı ve bitki örtüsü hakkında bilgi verildi. 

Taşkın bölgesinde az miktarda tarımsal faaliyetlerin mevcut olduğu kaydedilirken, yüksek kesimlerned de kısmen ormanlık arazi bulunduğu belirtildi. 

YAĞIŞ MİKTARININ BU FELAKETE YOL AÇMASI MÜMKÜN DEĞİL
Afetin meydana geldiği bölgenin coğrafi yapısı ise dik ve eğimli olarak tabir edilen raporda, afetin kısa hidrolik analizi de yapıldı. Hidro-meteorolojik Analiz yapmak için gerekli verilerin mevcut olmadığının belirtildiği raporda, yetkili kurum ve kuruluşlardan alınan ve resmi olmayan bilgilere göre Araklı’da 24 saatlik sürede yaklaşık 14 mm yüksekliğinde yağış yağdığı belirtildi. Raporda bu yağışla ilgili olarak, “Bu kadar küçük şiddeteki ve miktarda ki bir yağışın bu denli büyük bir afete sebep olması mümkün değildir” denilirken afetin olduğu akarsu kesitindeki debi değeri ile ilgili olarak da, “Tahmin edilen debinin bu kadar büyük bir hasara sebep olması mümkün değildir” ifadeleri kullanıldı. 

AFET NEDEN MEYDANA GELDİ?
Raporda afetin meydana geliş nedeni ise,  "Bu durumda, meydana gelen afeti doğuran başka bir faktörün olduğu açıktır ki,  bu faktör, Yüceyurt Mahallesi’nde meydana gelen heyelan sonucu Çamlıktepe Deresi’nin tıkanması ve oluşan gölün aniden boşalarak çok büyük bir debi ve hızla akarak büyük bir afete yol açmasıdır” şeklinde açıklandı. 

Arazi çalışmaları sırasında ise ilk olarak heyelanın analizi yapılırken, afetin yaşanış süreci ise şu şekilde açıklandı: "Afet bölgesinde, 13 Haziran Perşembe günü orta şiddette birkaç saat süren bir yağış yağmış, bu yağış sonucunda Yüceyurt Mahallesi’nde heyelan meydana gelerek akan malzemenin bir kısmı Çamlıktepe Deresi’ne ulaşıp akarsu kesitinde birikmiştir. 13-18 Haziran tarihleri arasında belli aralıklarla yağmur yağarak zemini kısmen suya doygun hale getirmiş ve heyelan oluşumuna yardımcı olmuştur. Son olarak, 18 Haziran Salı günü saat 14 sıralarında başlayan çok şiddetli yağmur sonucunda, oluşan göl aniden yıkılarak çok büyük bir debide ve çok yüksek hızla akarak Çamlıktepe Mahallesi’nde binaların yıkılmasına ve arazi araçlarında çalışan kişilerin zarar görmesine sebep olmuştur (Şekil 2). Ayrıca, Çamlıktepe Deresi üzerinde yol geçişleri maksadıyla dere yatağına yapılan yapıların (büz, menfez vb), taşkın sularının taşıdığı teressübat, dal ve ağaç parçaları ile tıkanması da su seviyesinin yükselmesine ve hasarın büyümesine sebep olmuştur.  
Ayrıca, Çamlıktepe Deresi’nin Karadere ile birleştiği yerde, önemli ölçüde sediment birikmesi sonucu akarsu kesitinin daraldığı, akarsu kesitinde taşkın olması sonucu yolun trafiğe kapandığı ve bazı binaların bodrum katlarına su bastığı gözlenmiştir” 

DOĞU KARADENİZ'DE TAŞKIN VE HEYELANLARA KARŞI YAPILMASI GEREKENLER
Raporda; Araklı özelinden hareketle genel olarak Doğa Karadeniz’de oluşan taşkın ve heyelan afetlerine karşı yapılması gerekenler ise şu şekilde açıklandı: 
Taşkın ve heyelan problemlerinin çözümünde sadece afetin meydana geldiği mansap kesitleri değil; tam tersine, problemin kaynağını meydana getiren memba kesimleri de dikkatle incelenmeli ve yukarı havza önlemleri ivedilikle uygulanmalıdır. 

Taşkın ve heyelan risk haritaları ayrıntılı ve hassas çalışmalar sonucunda hazırlanmalı ve riskin büyük olduğu yerlerde ilgili önlemler acil olarak alınmalıdır.

Akarsu kesitlerine ve yakınlarına yapılan müdahaleler önlenmeli, en azından kontrol altına alınmalıdır. Bu konuyla ilgili olarak 09.09.2006 tarihli "Dere Yatakları ve Taşkınlar" ve 20.02.2010 tarihli "Akarsu ve Dere Yataklarının Islahı" konulu Başbakanlık Genelgelerinde doğru tespitler yapılmış ve doğru çözüm önerileri getirilmiştir. Bu genelgelerde ifade edilen hususlara titizlikle uyulmalı, alınan önlemler belirli zaman aralıklarında kontrol edilerek gerekirse revize edilmelidir.  Yapılan gözlem ve tespitler sonucunda; yol inşasından çıkarılan kazı malzemesinin akarsu yatağına kontrolsüz bir şekilde bırakıldığı ve akarsu yataklarının daraltıldığı ve ayrıca ıslah çalışmalarında betonarmeden yapılarak akım hızının ve dolayısıyla tahrip gücünün artırıldığı belirlenmiştir. Bu konularda daha bilimsel yaklaşım gösterilmesi gerekir. 

Genelde "Afet Yönetimi" ve özelde "Taşkın ve Heyelan Yönetimi" kavramları, bir afet öncesinde, sırasında ve sonrasında yapılabilecek çalışmaların tamamı manasına gelmektedir. Yönetim çalışmaları kapsamında, herhangi bir afetin meydana gelmesinden önce yapılabilecek her türlü çalışmanın planlanması, afet sırasında yapılabileceklerin belirlenmesi ve afet sonrasında alınabilecek tedbirlerin tasarlanması gibi çok önemli çalışmalar gerçekleştirilmelidir. Bu kapsamda, ilgili kurum ve kuruluşlar arasında tam bir koordinasyon sağlanmalıdır.

Taşkın ve heyelan gibi afetlerin oluşmasını takip eden kısa sürelerde (birkaç günden   1-2 haftaya kadar) çeşitli kişi, kurum ve kuruluşlarca konunun üzerinde hassasiyetle durulmakta; daha sonra ise konu unutulmaktadır. Oysa, bu ve benzeri afetlerle her an karşılaşılabileceği gerçeği asla göz ardı edilmemeli, afetleri kontrol etmek ve zararlarını en aza indirmek için yapılması gereken çalışmalar sürekli olarak gündemde tutulmalı, izlenmeli ve uygulanmalıdır.