Yomra ilçesine bağlı Oymalı Mahallesi'nde yaşayan 27 yıllık evli Şahin çiftinin 6 çocuğu dünyaya geldi. İkinci çocukları Adem'in 2 yaşında iken yürüme zorluğu çektiğini fark eden aile, sağlık kuruluşuna müracaat etti.

Kas hastalığı olan "müsküler distrofi" tanısı konulan ve yavaş yavaş yürüme yeteneğini kaybeden Adem Şahin, ilkokul üçüncü sınıfı tamamladıktan sonra eğitimine devam edemedi. Elleri de dahil vücut fonksiyonlarının yüzde 88'ini kullanamayan 25 yaşındaki Adem Şahin, oksijen makinesine bağlı hayatını devam ettiriyor.  

Şahin çiftinin dördüncü çocuğu olarak dünyaya gelen Lütfullah Şahin'de de aynı hastalık görüldü. Lütfullah Şahin, 5 yıl önce 16 yaşındayken kalp yetmezliğinden hayatını kaybetti.

Çiftin beşinci çocuğu Yusuf İslam Şahin, 2007 yılında doğdu. Yürüme zorluğu dolayısıyla ilkokul eğitimini güçlükle tamamlayan Yusuf İslam, vücut fonksiyonlarının yüzde 85'ini kaybettiği için iki yıldır evde eğitim hizmetinden yararlanıyor.

Şahin çiftinin diğer çocukları Ayşegül, Ali ve Emirhan da kardeşlerinin bakımında anne ve babalarına yardımcı olmaya çalışıyor.

- "Her şeye rağmen çok iyiyiz"

Anne 46 yaşındaki Nokta Şahin, hayatının çocuklarına hizmet ederek geçtiğini söyledi.

Çocuklarının isteklerini yerine getirmeye çalıştığını belirten Şahin, hayattaki önceliğinin çocukları olduğunu ifade etti. 

Şahin, Allah'tan her zaman sabır dilediğini kaydederek, "Hem kendime hem de tüm engelli annelerine, ailelerine sabır diliyorum. Sabır olmayınca dayanılmaz. Onlar bize Allah'ın bir dersidir. Bu çocukları sana, bana verdi ki 'Sen de bir gün böyle olabilirsin.' Ben sabretmekten yanayım." dedi.

Oğlu Adem'in hastalığını ilk etapta fark etmediklerini dile getiren anne Şahin, şöyle devam etti:

"Adem 1,5 yaşındayken yürümeye başladı. Sonra yavaş yavaş hastalık bacaklarını bükmeye başladı. İlkokul üçüncü sınıfı bitirdi, daha da gidemedi. Belki bir sene daha gidebilirdi fakat benim de hep onun yanında olmam gerekiyordu, evde iki engelli çocuğum daha vardı... Adem'i üç yıldır ben yediriyorum. Daha önce ellerini kullanabiliyor, yemeğini kendisi yiyebiliyordu fakat artık yiyemiyor. Bebek gibi bakıyoruz. Gece bebekler ne kadar uyanırsa o da uyanıyor. Dönemediği için kalkıp çeviriyoruz, kollarını, bacaklarını düzeltiyoruz."

Şahin, Yusuf İslam'ı 4 yıl okula götürüp getirdiğini belirterek, şimdi 6. sınıf öğrencisi olan 11 yaşındaki oğlunun iki yıldır evde eğitim aldığını söyledi.

Hem sağlıklı hem engelli çocuk annesi olduğunu hem de evlat acısı yaşadığını ifade eden Şahin, "Yine de Allah'a hamdolsun, her şeye rağmen çok iyiyiz." diye konuştu.

Şahin, evlat kaybetmenin acısının kelimelerle anlatılamayacağına dikkati çekerek, oğlu öldüğünde kendisine, engelli ve bakımının zor olduğunu düşünen bir kişinin "İyi ki öldü" dediğini ancak bu kişinin daha sonra pişman olup özür dilediğini anlattı.

"Anne evladını yük olarak görmez kesinlikle." ifadesini kullanan Şahin, "Keşke yaşasaydı, onun da hizmetini etseydim. O bir başkaydı benim için. Herkes okula giderdi, onunla konuşurdum, muhabbet ederdik. Televizyonda bir program olsa onunla izler tartışırdık, bana bir arkadaş gibiydi... Şükürler olsun Mevlam vermiş..." dedi.

- "Devletimizden, milletimizden Allah razı olsun"

Baba 53 yaşındaki Mehmet Şahin de engelli çocuklarının bakımını eşi ile birlikte üstlendiklerini söyledi.

Her konuda eşine yardımcı olmasına rağmen yükün büyük bölümünün eşinde olduğunu anlatan Şahin, çocuklarının sürekli bakıma ihtiyacı olduğu için çalışamadığını belirtti.

Mehmet Şahin, "Birini hastaneye götürsek öbürüne evde bakılması gerekiyor. Devletimizden, milletimizden Allah razı olsun. Allah devletimize de milletimize de zeval vermesin. Benim çocuklarıma aylık bakım ücreti veriyor." diye konuştu.

Mehmet Şahin, engelli çocuklarına ya da diğer aile fertlerine bakanlara şöyle seslendi:

"Cenabı Allah'ın bize bir imtihan vesilesi olarak lütfettiğini öncelikle düşünmelerini arzu ediyorum. Bizim kurtuluşumuz Allah'ın izniyle bunlar üzerinden olacaktır eğer layığı ile yapabiliyorsak. Allah kimseyi evlat acısıyla imtihan etmesin, biz yaşadık. Ömrümüz varsa yine yaşayacağız ama şuna inanıyoruz, Cenabı Allah vermiş, belirli bir de süre vermiş. Bugün var, yarın yok. Öbür dünyaya hazırlananlardan oluruz inşallah diye düşünüyorum. Bu düşünceler doğrultusunda da elimizden geleni yapmaya çalışıyoruz."