Aradan geçen 5 ay sonunda; efor kısıtlılığı, solunum zorluğu ve erken yorulma şikayetleri ile tekrar KTÜ’ye başvuran Köse’ye burada yapılan tetkikler sonrası Kardiyopulmoner Rehabilitasyon Bölümü’nde yeniden tedavi edilmeye başlandı. 

Solunum egzersizleri ve aerobik egzersizler sonrasındaki kuvvetlendirme egzersizleri ile sağlığına kavuşan Köse, Kovid sonrası yorulmadan beş adım atamazken şu anda her türlü fizik aktiviteyi yapabilecek seviyeye geldi. 


UFAK EFORLA BİLE OKSİJEN DÜZEYİ DÜŞÜYORDU
Tedaviyi yürüten Dr. Öğr. Üyesi Hanife Baykal Şahin, “Hastamız geldiğinde efor kısıtlılığı, eforla solunum zorluğu, erken yorulma şikayetleri vardı. Pulmoner Rehabilitasyon Programı kapsamında öncelikle hastanın egzersiz kapasitesini belirledik ve tedaviye başladık. Solunum egzersizleri ve aerobik egzersizler sonrasındaki kuvvetlendirme egzersizleri ile programı tamamladık. Başlangıçta ufak bir eforla dahi oksijen düzeyi düşen hastanın, tedavi sonunda efor kapasitesi belirgin olarak yükseldi ve oksijen saturasyonunda düşme olmadı. COVID-19 sonrası semptomları uzayan (özellikle eforla nefes darlığı, erken yorulma ve oksijen düzeyinde düşme olan) hastalar, Pulmoner (solunum) Rehabilitasyon için aday hastalardır.” dedi. 




COVİD 19’IN BIRAKTIĞI TAHRİBAT

Kabak Kemane Sanatçısı Ömer Köse ise, tedavisi sürecinde yaşadıklarını şu şekilde anlattı:
“9 Nisan 2021’de yakalandığım COVID-19 hastalığımdan tedavi olarak 19 Mayıs 2021’de hastaneden taburcu oldum. Bu süreçte, zorlu bir hayatta kalma mücadelesi vermiş ve akabinde tekrar hayata bağlanmıştım. AKCİĞERE ÇEKTİĞİ NEFES… 
Akciğerlerime çekmiş olduğum her nefes benim için tarifi olmayan bir geri dönüşü de yaşatıyordu. COVID-19’un üzerimde bıraktığı tahribatla yürümekte zorluk çekiyor, solunum seviyem yeterli düzeye çıkmıyor, nabız atışlarım yükseliyor, kendimi çok halsiz ve dirençsiz hissediyordum. Gelmiş olduğum KTÜ Farabi Hastanesi Göğüs Hastalıkları Polikliniği’nde kontrolüm sağlandığında, doktorum Prof. Dr. Yılmaz Bülbül ve Göğüs Cerrahisi Bölümü’nden Prof. Dr. Celal Tekinbaş hocamızın tavsiyeleri ile Kardiyopulmoner Rehabilitasyon Merkezi’nde solunum terapisi aldım.

Kardiyopulmoner Rehabilitasyon Merkezi’nde Dr. Öğretim Üyesi Hanife Baykal Şahin’in önderliğinde gerekli testler yapılarak uygun olan bir terapi programı belirlendi ve ilk terapimize başlamak için hemşireler tarafından ön hazırlık olarak nabız, tansiyon ve saturasyon ölçümleri yapıldı ve kullanacağımız ilk sistem olan ayak pedalı ile ilk terapi çalışmasına başlamış olduk. 

BİLGİSAYARLAR ÜZERİNDEN DEĞERLER AKTARILIYOR
Pedal devri olarak dakikada 55 ile 65 devri hızının dışına çıkmamam gerektiği söylendi. Çalışmada, anında vücudumun gösterdiği tepkiyi ölçmek için göğsüme bağlanan bir verici aparatı yardımıyla bilgisayar üzerine değerler aktarılıyor ve burada doktor tarafından incelenip anında değerlendiriliyordu. Her beş dakikada bir üç defa burundan dolu dolu oksijen çekiyor ve ağızdan karbondioksiti dışarı veriyordum.  Böylece güçlü solunum egzersizi yaparak akciğerlerimin daha da açılması sağlanıyordu. 

KALBİNİ YORABİLECEĞİNİ DÜŞÜNMÜŞ
İlk günkü terapi programında, doktorumuz çalışmayı kısa tutarak ve ‘Bugünkü seansı bitirelim.’ diyerek Kardiyoloji Polikliniği’nden konsültasyon almamı istedi. Belli ki çalışmayı kısa tutmasının sebebi buydu. Meğer nabzım yükselmiş ve bu durumun kalbimi yorabileceğini düşünmüştü. Bir sonraki gün Kardiyoloji Polikliniği’ne müracaat ettim ve doktorumun istediği konsültasyonu yaptılar. Bu bölümden, her gün terapi seansına başlamadan en az iki saat önce almam için ilaç desteği verdiler. Bu destek sayesinde yorulunca nabız atışı yükselmeyecek ve benim için çalışmalar daha bir verimli olacaktı.

Bir sonraki terapi programına gelmeden önce ilacımı aldım ve daha bir güvenle hastanenin yolunu tuttum. İkinci gün de yine çalışmaya başlamadan önce gerekli testler yapıldı ve aynı programla ayakla pedal çevirmeye başladık. Bu defa nabız atışı düzenliydi ve her beş dakikada bir rahatça solunum egzersizini de yapabiliyordum. Bu, bana daha bir güç veriyordu. Pedallara uygulanan tepki gücü düşük ayarlanmıştı ve ben de bu tepkiye rahatlıkla cevap veriyordum. Çalışmalardan sonra eve geldiğimde de boş durmuyor ev ortamında terapilere devam ediyor ve hafta sonu da aynı programı evde uyguluyordum.

İKİNCİ HAFTADA TEPKİ DİRENCİ ARTTIRILDI
İkinci haftaya geldiğimizde, aynı şekilde yine çalışma öncesi rutin hazırlıklar yapılıyor ve programa kaldığımız yerden devam ediyorduk. Yeni haftanın ilk çalışmasında, bu defa pedallara uygulanan tepki direnci biraz daha artırılmıştı ve yine zorluk çekmeden programı uyguluyordum. Nabız atışları ve saturasyon seviyeleri artık normale dönmüştü. Çalışmada harcadığım enerjiden etkilenmiyor ve rahat bir şekilde solunum yapabiliyordum. 
Pedaldaki günlük çalışma süresi olan otuz dakikayı tamamlayınca doktorumuzun isteği ile artık ayak bileklerime ağırlıklar bağlanarak güç çalışmasına başladım. Başlangıçta 500 gramlık ağırlıkları her iki ayak bileğime bağlayarak ağırlıkları güçlü solunumlarla kaldırarak günlük çalışmamızı tamamlamış olduk. Artık daha bir rahatlamıştım ve kendime olan güvenim iyiden iyiye yerine gelmişti.

AĞIRLIKLAR ARTTIRILDI
Programın daha sonraki bölümlerinde bu defa, terapi sistemlerinden biri olan diğer koldan pedal ve bisiklet pedal çalışmalarına da geçmiştim. Artık pedalların tepki dirençleri daha da artırılmış ve uzun zaman sonra ilk defa terlemeye başlamıştım. Ama güzel olan tarafı, çok rahat ve mutluydum. Vücudum, uygulanan zorluğa karşı tepki veriyor artık beni yormuyor ve zorlamıyordu. Çalışmaların akabinde ayak bileklerime uygulanan ağırlıklar da artırılmıştı. Vücudum bunlara da cevap veriyor, solunumum daha da güçleniyordu.

TOPLAMDA 30 SAATLİK PROGRAM
Toplamda otuz saatlik Rehabilitasyon Programı tamamlandığında, asansörle çıktığım yükseklikleri artık merdiven kullanarak çıkıyordum. Bu programa başlamadan önce on metrelerle ölçülebilecek yürüyüşlerim, yüz metrelere hatta kilometreye kadar yükselmişti.      Yürüyüşlerimde yorulup hemen dinlenmeye geçmelerim bitmiş artık uzun uzun dinlenmeden yürümeye geçmiş ve uzun zaman uzak kaldığım işime tekrar geri dönüş yapmıştım. Bunlar benim için çok büyük kazançlardı. 

COVİD ÖNCESİNE TAM OLARAK DÖNEMESEDE…

Artık COVID-19’un izlerinden yavaş yavaş kurtuluyor, tam olarak COVID-19 öncesine dönemesem de bu konuda çok büyük bir yol aldığımı görebiliyordum. Çünkü sosyal hayatıma, kaldığım yerden devam ediyordum.
Yaşadığımız şehirde ve bölgemizde, böyle bir Terapi Merkezi olması, solunum sıkıntısı çeken hastalar için ve özellikle son dönemlerde bu COVID-19 hastalığına yakalananların, tedavileri sonrasında çok önemli bir açığı da kapatılmış olmaktadır.  
Kendi adıma ve solunum problemi çeken hastalar adına, böyle bir merkezin kurulmasında, şehrimize ve bölgemize kazandırılmasında emeği geçen KTÜ Rektörlüğü ve KTÜ Farabi Hastanesi yönetimine, rehabilitasyon süresince tedavime yön veren Dr. Hanife Baykal Şahin’e ve Terapi Merkezi hemşirelerine de ayrıca teşekkür ediyorum.”