Yaklaşık 20 araştırmacının sunum yaptığı sempozyumda Türk Deniz Ticareti Tarihi anlatılırken, Trabzon Limanı'nın dünü, bugünü ve geleceği masaya yatırıldı.

Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kadir Seyhan, Trabzon Limanının tarihi ile ilgili değerlendirmelerde bulunarak "Ben tarihçi değilim ancak Trabzon Limanı'ndaki tarihsel süreç içerisindeki öneminin azalması ya da artması sadece Trabzon'dan kaynaklanan bir olay değil, genel konjonktür öyle gerektirdiği için. Biliyorsunuz İran'la ilgili olarak büyük bir ticari kapasitemiz vardı. Daha sonra Sovyetler’in kapılarını açması ile birlikte ve bundan sonraki gelecek yeni gelişmelerle birlikte değişik amaçlar doğrultusunda ve de tren yolunun da Erzurum ve Anadolu'nun iç taraflarına açılması ile birlikte Trabzon Limanı'nın tekrar eski gücüne kavuşacağı kanaatini taşımaktayım. Ancak bu tabi ki zaman alacak bir şey. Değişik gelişmelerin ışığında olabilecek bir olay olduğu için şimdilik sadece ümit etmekten öte yapacak bir şeyimiz yok. Trabzon'u yıllar öncesinden bilirim. Türkiye’de İzmir, İstanbul ne ise Trabzon odur. Batıdaki akademisyenler Karadeniz’de İstanbul’dan sonra tek liman bilirler onunda adı Trabzon’dur" dedi.
Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) Denizcilik Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr Soner Esmer ise "Uluslararası Ticarette Trabzon Limanı'nın Dünü, Bugünü ve Geleceği" konulu bir sunum yaptı. Esmer, Osmanlı döneminde Trabzon Limanı zayıflatan unsurlar hakkında bilgi verdi. Esmer, "15 ve 16. yüzyılda coğrafi keşifler. 17. yüzyılda kazak akınları ve bölgedeki korsanlık faaliyetleri sonucunda ticaretin Akdeniz'e kayması. 18. yüzyılın sonlarında Küçük Kaynarca Anlaşması (1774) ve, 1783'te Kırım'ın Rusya'nın hakimiyetine geçmesi ile kapalı deniz statüsünün sona ererek Karadeniz'in rekabete açılmasını sayabiliriz. 19. yüzyıldaki önemli gelişmeler ise 1836'da buharlı gemiler Karadeniz'de çalışmaya başladığında Akdeniz'in transit nakliyatı da Karadeniz Limanları'na özellikle Trabzon Limanı'na kaymıştır. 1836 yılında İngiliz Essex buharlı gemisi 15 günde bir İstanbul-Trabzon hattında seferlere başlamıştır. 1842'de Trabzon Limanı'na Tebriz'e gönderilmek üzere indirilen balya ve sandık sayısının yılda 32 bini bulmaktadır. 1869'da Trabzon'a dört vapur kampanyası haftada bir gidiş-dönüş sefer yapmaya başlamıştır. Bunlar Avusturya'nın Lloyd, Fransa'nın Messageries, Rusya'nın Black Sea Company ve Osmanlı'nın Osmaniye kumpanyalarıdır. Yine 19. yüzyılda transit yük rekabeti bakımından Rusya'nın Avrupa'dan Tebriz'e taşınan yükler için önerdiği Suhumkale-Tiflis-Tebriz hattını iyi taşıma koşulları ve Rusya'nın istikrarlı maliye politikası gibi avantajlara sahip olmasına rağmen, Rusya'nın Karadeniz'de güçlenmesini istemeyen İngiltere, Osmanlı’yı Trabzon-Tebriz hattında desteklemiştir" diye konuştu.

Yrd. Doç. Dr Soner Esmer, tarih boyunca Trabzon’un önemli bir transit liman ve ordu iaşe merkezi olduğunu hatırlatarak “Ancak coğrafi keşifler, kapalı deniz statüsünün sona ermesi, Süveyş Kanalı’nın açılması, 2. Dünya savaşı. SSCB'nin dağılması ve BDT ülkelerinin liberal piyasaya girmeleri limanın önemini azaltmıştır. Trabzon Limanı'nın gelecekteki hedeflerini gerçekleştirmesi Transit yük, Konteyner ve Ro Ro. Ovit Tüneli ve Demiryolu bağlantısına bağlıdır" ifadelerini kullandı.