61sAAT HABER SERVİSİ - Telefonla ulaştığımız Cora, ’Yapılan restorasyon çalışmalarında Ayasofya’da tarihe uygun bir model ortaya çıkarılıyor. Özelikle ifade ettiğim 1960’lı yıllarda tarihi binanın kubbesinde betonarme imalatlar oluşmuştur. O betonun oradan sökülüp doğal taş ortamına dönüşmesi gerekiyor. Bu aslında tarihe bir saygının tezahürüdür. Burada bir problem yok” dedi. 

Sözlerine, “Onun dışında peyzaj çalışmalarıyla alakalı olarak yeşil alanın daraltıldığı ve sert zemin düzeyinin de genişletildiği yönünde kamuoyunda oluşan bazı görüşler oldu veya tepkiler oldu” diyerek devam eden Cora, “Burada şöyle bakmak lazım. Ayasofya ile alakalı konuşma noktasında en fazla hakkı olan kişiler bizleriz. 
Neden? 
1940’lı fotoğrafla şu an ki fotoğraf karşılaştırılmaya çalışılıyorsa en çok benzeyen fotoğraf bunlardır. 
1998 ile 2020’yi karşılaştırın,  98 ile 1930 - 40’ları karşılaştırın veya 90’lı yıllar, 80’li yıllar.. 80’li yılların fotoğrafı ile 30’lu yılların fotoğrafı karşılaştırdığımız zaman ne deriz?  “Mahvoldu burası” deriz. 
80’li yıların fotoğrafı ile son 10 yılın fotoğrafı karşılaştırdığımız zaman ne deriz ki, “Ne kadar güzel oldu burası?” 
Ama ne kadar düzenleme yaparsak yapalım, şehirleşme olmuştur… 
Burada bir fotoğraf üzerinden algı çalışması yapıldı” dedi. 

AYASOFYA’NIN ETRAFI MEZBELELİKTİ
Ayasofya’da dönüşüm yapılmadan önce etrafının mezbelelik olduğuna dikkat çeken Cora, “Her şeyden evvel Ayasofya’nın etrafı mezbelelikti, farelerin cirit attığı yerdi, biz burayı o mezbelelikten kurtarmış Ayasofya’da ki dönüşümü gerçekleştirmiş siyasi iktidarız. 
Bu niyetle, bu düşünceyle, doğraya saygılı davranan bir iktidarın Ayasofya’nın içinde ki peyzaj düzenlemelerinde kasıtlı ve maksatlı hareket etmesi beklenemez. 

BİZ ORAYA MÜDAHALE EDERİZ

Ancak uygulamada bir mühendislik hatası veya bir yaklaşım tarzı, farklı bir bakış açısı olursa bizim bu anlayıştan düşüncemizden dolayı gerekirse müdahale ederiz yanlışlık varsa onu da düzeltiriz. 
Doğaya aykırı bir durum varsa, görsel zevki de estetik yaklaşımımızı bile ihlal edecek bi durum olursa biz oraya müdahale ederiz gerekirse eski haline bile getirttiririz. 
Ama sonuçta oraya ihtiyaçlara binaen oluşturulmuş bir yaklaşım vardır. 
Yıllarca oraya gelen turistlerin dolaşması sonucunda oluşan doğal yolların patikaların,  “acaba daha konforlu daha standartlara uygun hale getirilebilir mi, getirilmez mi?” düşüncesiyle yapılan peyzaj çalışması. 

İNŞAAT HALİNDE Kİ İLE BİTTİKTEN SONRAKİ BİR BİRİNE UYMAZ
Ora da ki sert zemin düzeyinin 90 metre kare arttığı ifade ediliyor! Bu ne kadar zaruririydi Bu teknik konudur. Genel düşüncem böyle durumlarda biz sert zemin düzeyini, tarihi dokuya zarar verecek görüntülerin, oluşmasını mümkün mertebede kısıtlamamız gerekiyor, arttırmamamız gerekiyor. O ne ölçüde oldu,  bittikten sonra ne kadar yansıyacak?
İnşaat halinde ki görüntüyle inşaat bittikten sonra ki görüntü bir birine uymaz! 
Bizim yaklaşım tarzımızda kötü niyet aranmaması gerekiyor” dedi.