Dikkat!

Birazdan okuyacağınız hikâyedeki kurumlar, kişiler ve olayların tamamı gerçektir.

+++

“Baba beni kurtar!”

“Ne olur baba!”

“Tamam, kullanmayacağım baba!”

“Babaaa!”

Sonrasında derin bir sessizlik…

Ve gözyaşları..

*

Bir hastanenin acil servisinde yankılanan bu feryat/figanın sahibi Umut.

Kendisi henüz 18 yaşında…

Yakışıklı…

Boylu-poslu…

Hayatının baharında, pırlanta gibi bir delikanlı…

*

Duyanların içini parçalayan bu haykırışların sebebine gelince…

Umut, uyuşturucu madde bağımlısı…

*

Çok değil, birkaç yıl öncesine kadar okul hayatıyla birlikte sosyal hayatı da çok iyiymiş Umut’un.

Ailesini önemseyen, insanlara karşı gayet saygılı, sevgi dolu bir çocukmuş.

Okulundan mezun olmasıyla birlikte başlamış değişim.

 Bir anda arkadaş çevresi ve klasik olan giyim tarzı değişmiş.

Bir süre sonra “arkadaşlarımla beraberim” diyerek eve geç gelmeye başlamış.

 “Gençtir, düzelir” demiş babası.

Lakin düzelmemiş, değişimler sürmüş.

Sigaraya başlayıp, farklı bir ruh haline bürünmüş.

Babasının kulağına, uyuşturucu kullanan kişilerle arkadaşlık yaptığı gelmiş.

Önemsememiş, ama yine de uyarmış.

Günler geçmiş…

Öyle bir hal almış ki Umut, evde sürekli huzursuzluk yaratmaya başlamış.

Babası kabullenmek istemese de, oğlunun artık bir madde bağımlısı olduğuna karar vermiş.

Düzelir, vazgeçer demiş.

Ta ki, Umut’un sinir krizleri dayanılmaz bir hal alıncaya kadar.

En sonunda yakınlarının yardımıyla apar-topar getirmiş hastaneye.

*

Umut, acil servisten içeri girer girmez seferber olmuş tüm doktorlar.

Kendini kaybeden ve tedaviyi reddeden Umut ise, herkese küfür ediyor, hakaretler yağdırıyormuş.

O an çaresizliği yüzünden dizleri üzerine çöküp hıçkırıklara boğulan babanın dilindense tek bir cümle dökülüyor.

Ne olur oğlumu kurtarın!

*

O gün, zor da olsa hastaneye yatışı gerçekleştirilen Umut’un tedavisi halen sürüyor.

Durumu daha iyi…

Çocuklarınızla arkadaş olun diyen babası da, bir an olsun ayrılmıyor yanından…

+++

İşte böyle, muhteremler.

Bu hikâyede değiştirdiğimiz tek şey, o delikanlının adı.

Neden diye soracak olursanız.

Her evlat gibi Umut’ta babasının tek Umudu…

O HASTANE!

Not düşmeden geçemeyeceğim.

Vatandaşın derdine derman olmak için sağlık camiasında bulunması gerekirken aklını akıllı telefonlarla bozan ve oturduğu yerde maaş alan onca çalışanın arasında, o gün yok yere gördükleri küfür ve hakaretlere rağmen sağduyusunu kaybetmeden Umut için özveri ile çırpınan acil servis personellerini kutlarım.

 

Bravo!