Açıklamasında, “Batı Asya’da barış ve istikrarı yıkın Atlantik sistemidir” diyen Saral, “Bu yıkımda kullanılan bütün terler örgütlerinin patenti ABD’ye aittir. Üstelik atlantik sistemi bu yıkımı bölgede “Antlantik barışı” ile tamamlama gücünden yoksundur. 
Onun için hedefi bölgede kargışa ve çatışmanın derinleştirilerek sürdürülmesine indirgenmiştir. 
Böyle bir hedefi tuzak ve kışkırtmaların eşlik etmesi doğaldır” ifadelerini kullandı. 

Bölgede barış ve istikrarı getirme imkanı ve kabileyiti olan yegane gücün Batı Asya ülkelerinin birlikteliği olduğunu ifade eden Saral, “ABD ve Nato’nun yakın geçmişte Afganistan’a, Irak’a, Suriye ve Libya’ya getirdiği yıkım gözler önündedir. Türkiye, Rusya ve İran Astana’da bir araya getiren temel etken, bu deneyimlerden çıkarılan derstir. Barış ve istikrarın ön koşulu ABD’nin bölgede ki varlık ve etkisinin sınırlandırılması ve giderek ortadan kaldırılmasıdır. Bölgemizde bir ucunda ABD, Israil e Nato’nun yer aldığı sürdürülebilir bir denge mevcut değildir” diye konuştu. 

Moskova’da yapılan kritik görüşmeden ateşkes çıktığına dikkat çeken Saral, sözlerine şu şekilde devam etti: “Partimiz tuzak var ded. O gece dedikleri 27 Şubat 2020 gecesi milletçe uyuyamadığımız gece. O gece, hükümet beklemediği kayıplarla karşılaştı. O gece, hükümet hesap edemediği bir durumla yüz yüze geldi. O gecenin karınlığında bir tecrübe yaşandı. O gece Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan uzağı gördü. Tuzağı gördüğü içindir ki bir kaç gün sonra Türkiye’ye bir kurgunun hazırlandığını belirtti. Kurgunun ne olduğunu ve planlayanları da hemen ertesi günlerde açıkladı. Türkiye’ye 15 - 16 Temmuz’da başaramadıklarını yapmak isteyenler var dedi. 
Türkiye, milletin sağ duyusu, hükümetin devlet aklı ve ordumuzun kurmaylık birikimi ile o geceden bugüne geldi. 
Türkiye, o gecenin karınlıklarından sonra yeniden 21. Yüzyılda ki aydınlık rotasına yöneliyor, yönelmiştir, yönelcektir”