Dünyada her yıl tahminen 9 milyon kişinin verem hastalığına yakalandığı ve veremin dünyada, tek bir etkene bağlı, tedavisi olmasına rağmen en çok ölüme yol açan hastalık olduğu belirtildi.

Verem ile ilgili toplumun bilgilendirilmesi ve bu hastalığa bütün kesimlerin dikkatinin çekilmesi amacıyla, 1-7 Ocak 2012 tarihleri arasında “65.Verem Savaşı Eğitim ve Propaganda Haftası” olarak kutlanıyor. Türkiye’de, 2010 yılı Verem Savaş Dispanserleri’ne kayıtlı 16 bin 551 verem hastası bulunurken, Trabzon’da ise 2011 yılı içerisinde 228 kişi tüberküloz tanısı konarak tedavi altına alındı.

Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Karedeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı ve Farabi Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Tevfik Özlü, veremin insan sağlığını ciddi yönde tehdit eden bir hastalık olduğunu belirterek dünyadaki her üç kişiden birine tüberküloz (verem) mikrobunun bulaştığını söyledi. Tüberkülozun çok yaygın bir enfeksiyon hastalığı olduğunu belirten Özlü " Veremin etkeni ‘Mycobacterium tuberculosis basili’dir. Tüberküloz hem küresel olarak hem ulusal olarak hem de bölgesel olarak bir toplum sağlığı sorunudur. Halen dünyada en çok görülen ve en çok öldüren hastalıklar arasında en başlarda yer aldığı bilinmektedir. Şunu söyleyebiliriz ki yeryüzünde yaşayan her üç kişiden biri tüberküloz mikrobuna bulaşmış durumdadır. Hasta değildir, ancak hasta olmaya aday kişidir” dedi.

Ülkemizde de tüberkülozun orta sıklıkta görüldüğünü kaydeden Prof. Dr. Özlü “Karadeniz Bölgesi tüberkülozun sık görüldüğü bölgeler arasında yer alıyor. Tüberküloz aslında sosyal bir hastalık, politik bir hastalık ve yönetimsel bir hastalık. Tıp tüberkülozun çaresini bulmuştur. Ama sorun yönetimseldir. Biz tüberkülozla mücadeleyi doğru yönetemediğimiz için tüberkülozla başa çıkamıyoruz. Dolayısıyla tüberkülozla mücadele tıbbı bir mücadele olmaktan çok öte çok daha boyutludur. Sosyal bir mücadeledir. Yöneticiler bu konuda ne kadar duyarlı olursa sorun o kadar çabuk çözülecektir. Tüberkülozda kötü tedavi tedavisizlikten daha kötüdür” şeklinde konuştu.

“Eksik tedavi, yanlış tedavi ve yetersiz tedavi ve ilaç kullanımı hastalığın gelişmesine yol açar” diyen Özlü, açıklamasını şöyle sürdürdü:

“Tüberküloz ilaçlarına karşı direnç gelişir. Tüberküloz mikrobunu elimizdeki ilaçlarla tedavi edemez hale geliriz. Tedavi edilebilir bir hastalık tedavi edilemeyen bir hastalık haline dönüşür. Dünya Sağlık Örgütü’nün de bizi uyardığı en önemli noktalardan birisi de çok ilaca dirençli tüberküloz salgınıdır. Çok ilaca dirençli tüberküloz demek, etkili tüberküloz ilaçlarıyla tedavi edilemeyen tüberküloz demektir. Bu ülkemiz açısında da bir tehdit oluşturmaktadır. Dünya açısından da bir tehdit oluşturmaktadır. Tüberküloz tedavisi hastanın kendi isteğine bırakılamaz. Yani tüberkülozlu bir hasta ben tedavi olmak istemiyorum yada ilaçlarımı istediğim gibi kullanırım diyemez. Çünkü tüberküloz bulaşıcı bir hastalıktır, toplum sağlığı sorunudur, küresel bir salgındır. Dolayısıyla hepimiz tüberküloz tehdidi altındayız. Özellikle de biz hekimler meslek olarak ta bu hastalığa bulaşma riski taşıyoruz. Bu bakımdan hastanın tedaviye uyumunu sağlamak zorundayız.Hasta mutlaka düzgün tedavi almak zorundadır. Bu bakımdan dünya sağlık örgütü gözetim altında tedavi tanımlaması yapmıştır. Bu şu demektir; yani tüberküloz hastasının ilacını bir sağlık görevlisi nezaretinde hastaya içirilmelidir."