Mimarlar Odası Ordu Şube Başkanı Özçelik, oda olarak bu yapılaşmanın önüne geçmek için yoğun bir şekilde çalışmalarının olduğunu ve önümüzdeki günlerde Yeşilce beldesinde vatandaşlara yönelik panel düzenleyeceklerini ifade etti. Özçelik, “Mimarlar Odası olarak 2008 yılında yaylarda betonarme yapılaşmanın olmaması ve bölgenin karakteristik yapısına uygun yapıların yapılması gerektiği konusunda ciddi anlamda bilgilendirme yapmıştık. Bu konuyla alakalı yaylada ciddi katılımla panelde düzenlemiştik. Yaylalarda vatandaşlar hafta sonu ya da yaz ayında tatillerde konaklamak için konutlar yaptırıyor bu da maalesef betonarme oluyor. Doğayla ve çevre kriterine hiç uymayan çok katlı binalar ile karşılaşıyoruz. Bu, Ordu’nun değil, bölgenin sorunudur” dedi.

Başkan Özçelik, Karadeniz Bölgesi'nin turizm noktasında gelişmesi ve büyümesi için yaylaların korunması gerektiğine dikkat çekerek, “Yaylalarda daha çok yapılaşmadan ziyade organik tarımın olduğu doğal yaşam şartlarının oluşturulduğu mekanlar olması gerekir. Biz, Mimarlar Odası olarak bu konuya tekrar dikkat çekmek için önümüzdeki günlerde Yeşilce beldesinde ‘Yaylalarımızda Yapılaşma ve Turizm’ konulu panel düzenleyeceğiz. Bu problemi Karadeniz Bölgesi yaşamaktadır. Bütün illerin yaylalarında betondan yapılarla karşılaşılabiliyor. Bu yapılaşmanın bir plan dahilin de engellenmelidir. Bu bölgelerimize has bir mimari oluşturularak herkese her yerde konut yaptırılmamalıdır” diye konuştu.

Bu binaların fosseptiklerinin yayladaki suları da kirlettiğini söyleyen Mimarlar Odası Ordu Şube Başkanı Mehmet Özçelik, “Yaylalarda her çevrili alanın üstünde bir bina görüyoruz. Bunların fosseptikleri de çevreye ciddi anlamda zarar vermektedir. Giderlerin nereye gittiğini bilemiyorsunuz. Perşembe Yaylamızda çok güzel su kaynaklarımız var ve bu yapıların fosseptiklerinin bu su kaynaklarını kirlettiğini görüyoruz. Yaylalarımız doğasıyla çok farklı yerlerdir. Denizi tercih etmeyenlerin kesinlikle gidebileceği bir ortamdır. Bu nedenle yaylarımız koruma altına geç kalınmadan alınmalıdır” şeklinde konuştu.

Turizmin bir yapı olarak görmemek gerektiğine dikkat çeken Özçelik şöyle devam etti: “Eko turizm denilen kampingler oluşturulabilir. Yaylalarda otel anlayışından uzak durmak gerekir. Daha çok otantik bungalow tipli doğal hayatı yaşayabileceğiniz hayvanları görebileceğiz, bahçesinde organik sebze ve meyvelerin yetiştiği bir proje üretmek lazım ve oraya gelen insanlara bunu yaşatmak lazım. Oraya gelen insana alanları gezdirip bir binada bir gece konaklatıp götürmemek oranın yöresel yiyeceklerini tattırmak, o doğal şartları yaşatmak gerekir.”