İŞTE YILDIRIMHAN'IN O ROPÖRTAJI:

günebakış: Trabzon’da Ayasofya’nın cami olarak ibadete yeniden açılması noktasında bir tartışma var. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın sözlerinden sonra bu tartışmalar daha da alevlendi. Siz Vakıflar Bölge Müdürlüğü olarak bu olayın neresindesiniz?


Mazhar Yıldırımhan: Vakıflar Genel Müdürlüğü adına görev yapan Vakıflar Bölge Müdürlüğü mülkiyet sahibi olarak işin ana sahibidir, işin ortasındayız. Kültür Bakanlığı burayı müze olarak işletmektedir. Ancak Vakıflar Bölge Müdürlüğü ile arasında herhangi bir protokol söz konusu değildir. Kültür Bakanlığı işgalci durumundadır. Oradaki yapı tapulu bir vakıf malıdır. Vakıf malına sahip çıkmak bizim asıl görevimizdir.

günebakış: Mahkeme kararıyla vakıf malının mülkiyeti Kültür Bakanlığı’na devredilmedi mi?

Mazhar Yıldırımhan: Zaten ortada tartışılan bir mahkeme kararı var. Ancak mahkeme kararları mülkiyet hakkını ortadan kaldıramaz. Mülkiyet Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ait çünkü elimizde Türkiye Cumhuriyeti’ne ait bir tapu var. Bu tapuda sahibi Fatih Sultan Mehmet Vakfı olması hasebiyle Vakıflar Genel Müdürlüğü’dür diyor.  Mazbut vakıf olması hasebiyle. Sahibi olduğundan dolayı Vakıflar birinci derecede bu yapıyla ilgilidir. Mahkeme kararı 6520 sayılı kanunda ibadethaneler kiraya verilemez ve amaçları dışında kullanılamaz hükmüne de aykırıdır. Bizim ilgili olduğumuz boyut bu eserin ne olduğudur. Bu eser bize göre fethin sembolüdür. Fatih Sultan Mehmet tarafından vakfedilmiştir. Tapusunda da yazılı olduğu gibi çeşmesi olan kargir camidir. Yüzyıllarca da cami olarak kullanılmıştır. Şimdi cami olarak kullanılmasının bir hakkın iadesi bağlamında anlamı vardır. Burası bir sembol olduğu için tapusunda da cami olduğu için asıl işini yapsın deniyor. Biz Başbakanlığa bağlı, Başbakanlıkta da Sayın Başbakan Yardımcımız Bülent Arınç’a bağlı bir kuruluşuz. Dolayısıyla burada Vakıflar’ın yaptığı kendi mülküne aslı gibi sahip çıkmaktır.



günebakış: Burası müze olarak kalsın, turistler geliyor, gelir getirdiği söyleniyor. Ayasofya’da cami ihtiyacı olmadığı da söyleniyor. Dolayısıyla bu iddialara ne diyorsunuz?

Mazhar Yıldırımhan: İstanbul’daki camiler, Trabzon’daki diğer camiler, ille gelir getirsin diye bu eserler yapılmamış. Ziyaretçi gelip gelmemesi bakamından meseleye yaklaştığınız zaman vakıf ruhundan uzaklaşmış olursunuz. Devletin Ayasofya’dan senede alacağı 60-70 bin liraya ihtiyacı yoktur. Devletimiz bilet satarak alacağı o parayı vakıf anlayışının önüne geçirmez. Oradaki esnafın faydalanması anlamında meseleye baktığınız zaman ise ben burada ziyaretçi eksileceğine dair bir kanaat sahibi değilim, aksine ziyaretçi sayısı daha da artacaktır. Hem yerli turistler ibadet için gelecek hem de yabancı turistler yine gelecektir. Yerli turistlerin hemen hemen tamamı Yeni Cuma Camii ile Ortahisar Camii’ni de gelip ziyaret ediyorlar. Ama burada bilet kesilmediği için ziyaretçi sayısı belki göze çarpmıyor. Dolayısıyla Ayasofya’nın ziyaretçi sayısının azalacağına asla katılmıyorum. Burada restorasyonu ile ilgili orada freskler var. O freskler çok uygun perdeleme sistemiyle ibadet esnasında kapatılacaktır. Belki turistin geldiği zaman o perdeler tekrar açılacak ve o turistler gezip görebilecektir.

günebakış: Bu kadar zahmete değer mi?

Mazhar Yıldırımhan: Fatih Sultan Mehmet, aylarca dağları, yaylaları aşıp Trabzon’u fethe geldi. Zahmet olmadı da bizim 2 perdeyi indirip kaldırmamız mı zahmet olacak? Bu işin zahmeti yok. Fatih’in vakfiyesinin yerine getirilmesi vakıflar olarak bizim görevimizdir. Bizim bu vasiyeti yerine getirmemiz gerekiyor. Çünkü Fatih’in vakıf bedduası var. Bu beddua olarak her şeyden önce Vakıflar’da çalışanlar olarak, bölge müdürü olarak, genel müdürlük olarak bizi ilgilendiriyor. Trabzon’da ‘Ayasofya camii olmasın’ demek aslında Fatih’in iradesine karşı çıkmaktır. Fatih Trabzon’u niçin fethetti anlamına gelen bir cümle sarf etmektir. Bu karşı çıkanlar meseleye bu açıdan da bakmalıdırlar diye düşünüyorum. İbadethanelerin hiçbir şekilde kiraya verilemeyeceği ve aslı dışında kullanılamayacağı hükmü de göz önünde bulundurulmalıdır. Ben cami anlamında karşı çıktıklarını düşünmüyorum. Belki ziyaretçi sayısı düşer endişesiyle bakıyorlardır olaya. Ama ben ziyaretçi sayısının düşeceğine inanmıyorum.

günebakış: Oradaki esnaflar dışında karşı çıkanlar da var. Orası kilise olarak kalsın diyenler, öbür kiliseleri de camiye çevirdik de doğru mu yaptık diyenler var. Keşke onlar da kilise olarak kalsaydı diyenler var. Ne diyorsunuz?

Mazhar Yıldırımhan: Bu tarihsel büyük bir tartışmayı açmamıza neden olabilir. Onu diyenler o zaman, “Fatih Trabzon’u niçin fethetti?” demeliler. Trabzon’da eğer fetih sembolü bir Ayasofya, fethin mührünü taşıyorsa, Yeni Cuma Camisi, Ortahisar Camisi bir fetih mühürlü ise bizim ecdadımızın bu mührünü önemsememiz gerekir. Bize emanet edilen vakfiyeleri koruyup vakfedenin iradesini yerine getirmemiz gerekir. Bu devlet sorumluluğudur, bu tarih sorumluluğudur. Bizim vakıf olarak üzerinde durduğumuz konu bu eser üzerinde bir mülkiyet var. Türkiye Cumhuriyeti Tapusu’nda cami ibaresi var. Vakfeden bir irade var. Bu iradeyi 500 yıl sonra bozmaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Teşekkür ediyorum. Ayasofya’nın cami olarak açılacağı günü ben de sizin gibi heyecanla ve hasretle bekliyorum.