Yoksulluk oranı, Güneydoğu Anadolu Bölgesinde azalırken, 2010 yılı itibariyle yıllık bazda 2,2 puan azaldı ve yüzde 11,5 olarak belirlendi.

AA muhabirinin Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) "Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması"ndan yaptığı değerlendirmeye göre, İstanbul bölgesinde; bu bölge için 2010 yılı itibariyle belirlenen eşdeğer hanehalkı geliri, yine o bölge için belirlenen medyan değerinin (gelirler küçükten büyüğe doğru sıralandığında ortaya düşen değer) yüzde 50’sinin altında yıllık kazanca sahip kişi sayısı 1 milyon 454 bin kişi, bu kişilerin oranı ise yüzde 11,5 oldu. Bu rakamlar 2009 yılında sırasıyla 1 milyon 199 bin kişi ve yüzde 9,5 düzeyindeydi.

Güneydoğu Anadolu Bölgesinde ise yine bu bölge için 2010 yılında belirlenen eşdeğer hanehalkı geliri, bölge için belirlenen medyan değerin yüzde 50’sinin altında yıllık kazanca sahip kişi sayısı 863 bin kişi oldu. Bu rakam 2009 yılında 999 bin kişi idi. Böylece Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki yoksulluk oranı 2009 yılında yüzde 13,7 iken 2010 yılına gelindiğinde yüzde 11,5’e geriledi.

Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki yoksulluk oranında kaydedilen bu azalış, büyük ölçüde bu bölgeye yapılan sosyal transferlerden kaynaklandı.

Diğer bölgeler

TÜİK verilerine göre, yoksulluk oranı söz konusu dönemler itibariyle Batı Marmara’da 0,3 puanlık artışla, yüzde 14,6’ya, Batı Anadolu’da 1 puanlık yükselişle yüzde 14,5’e çıktı.

Yoksulluk oranı, Akdeniz Bölgesinde yüzde 11,8’den yüzde 12,6’ya, Orta Anadolu’da yüzde 11,8’den yüzde 12,2’ye, Batı Karadeniz’de yüzde 14,1’den yüzde 14,4’e yükseldi.

Yoksulluk, Doğu Karadeniz’de 61 bin kişilik artışla 275 bin kişiden 336 bin kişiye, Kuzeydoğu Anadolu’da 314 bin kişiden 323 bin kişiye, Ortadoğu Anadolu’da yüzde 387 bin kişiden 413 bin kişiye çıktı.

Ege Bölgesinde yoksulların oranı 1,5 puan, Doğu Marmarada ise 0,9 puan geriledi.

Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması

Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırmasında; gelir, yoksulluk, sosyal dışlanma ve diğer yaşam koşullarına ilişkin göstergeleri hesaplamak üzere; konut, ekonomik durum, sosyal dışlanma, gayrimenkul sahipliği, eğitim, demografi, sağlık, işgücü ve gelir durumu kategorilerinde bilgi derleniyor.

Araştırmada ülke sınırları içindeki hanelerde yaşayan tüm hanehalkı fertleri kapsanıyor, ancak kurumsal nüfus olarak tanımlanan "üniversite yurtları, misafirhane, çocuk yuvası, yetiştirme yurdu, huzurevi, özel nitelikli hastane, hapishane, kışla ve ordu evlerinde yaşayanlar" kapsam dışında tutuluyor.

2010 Yılı Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırmasında kentsel yerlerden 8 bin 832, kırsal yerlerden de 4 bin 582 olmak üzere, toplam 13 bin 414 örnek hanehalkı ziyaret edildi. Bu hanehalklarından 12 bin 106’sı ile anket yapıldı.

Eş değer hanehalkı kullanılabilir geliri

TÜİK hanehalkı kullanılabilir gelirini; "Hanehalkındaki her bir ferdin elde ettiği kişisel yıllık ayni veya nakdi gelirlerin toplamı ile hane bazında elde edilen yıllık gelirlerin (gayrimenkul kira geliri, haneye yapılan karşılıksız yardımlar, 15 yaşın altındaki fertlerin elde ettiği gelirler vb.) toplamından, ödenen vergiler ve diğer hane veya kişilere yapılan düzenli transferler düşüldükten sonra hesaplanan gelir" olarak tanımlıyor.

Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir geliri ise hanehalkı kullanılabilir gelirinin hanedeki birey başına düşen gelirlere dönüştürülmesiyle hesaplanıyor.

Yani hanelerin yetişkin-çocuk bileşimlerindeki farklılıkların hesaba katılmasıyla eşdeğer hanehalkı kullanılabilir gelirine ulaşılıyor.

Tablo

İstanbul örnek olarak alınırsa tablo; "2010 yılı sonuçlarına göre medyan gelirin yüzde 50’si kullanıldığında İstanbul Bölgesinde yaşayanların yüzde 11,5’i bu bölge için belirlenen yoksulluk sınırının altında bulunuyor" diye okunmalı.