Dün akşam Antalya karşısında özellikle ikinci yarı Trabzonspor’un sergilediği harikulade futbolu izlerken film şeridi gibi eskide 3-0’dan maç vermeler, 7 yemeler, plaka yazdırmalar geçmeye başladı gözümün önünden.
Ne azaplar çektirmişlerdi Avrupa ayarlı Türkiye birincisi antrenörler ve oyuncuları…
Birden kendime ''kızma zamanı mı?'' dedim… Bozma ağzının tadını…
Ayıp etme Avrupa kriterlerine yakın futbol sergilemeye çalışan yaşları küçük, yürekleri mangal gibi, tek amaçları giydikleri formaya, mazisine yakışır futbol oynamak, netice almak olan bu gençlere haksızlık edersin…
Düşünme öyle şeyler... derken, şeytanın gör dediği misali aklım Yusuf’un kötü oynayıp da yuhalandığı maçtan sonra yığınla yorum almıştım yazıma.
Ancak hala unutamadığım birisini aktarmak istiyorum… Yahu diyordu bırak artık şu bizim evlatlarımız meselesini, muhabbetini. Dahası var ama özü aşağı yukarı böyleydi yorumun.
Derdim şu ki; bir yığın olumsuzluklara karşın, 4. sırada şu anda… Sırada 3. sıra var…
Geçen yılki hoca Trabzonspor’u 5. yaptım diye hava basıyordu. Hem de yığınla para alarak. Bu Yusuflar, Abdülkadirler ve diğerleri ne yapmalılar ki itibar görsünler. Neyse fazla derine girmeyeceğim.
Abdülkadir’in parmakla gösterildiği gibi, takımın oynadığı oyunu cümle alem parmakla gösteriyordur diye düşünüyorum. Onun için, oyuna değinmeme gerek duymuyorum.
Benim önemseyip takdir ettiğim çok önemli kriterler sergileniyor Trabzonspor takımında. Bakın yedeği asili ile, hocası yöneticisi ve emektarları ile et tırnak misali kenetlenmişler.
Hatalarını birlikte kapatıp, düşenin elinden tutuyorlar. Fırtınaya, borana karşı yürüyecek kadar cesurlar. Hata yapıp gol yerken, atmasını da biliyorlar.
Şimdilik tam olmasa da bazen hakemi de yenmesini öğreniyorlar. Bakın beyler bu takım Trabzonspor’un geleceğini garanti altına alırken, milli takımın da omurgasını oluşturacaklar buna inanıyorum.
Bir dönem ağabeyleri 8 kişi ile o omurgayı oluştururken teknik direktör Sepp Piontek elimden gelse, milli takımın 11’ini Trabzonspor’dan oluştururum diyordu. Şimdi, sakın ola kimse öküzün altında buzağı aramasın. Ben efsane takımla, bu takımı kıyaslıyor değilim.
Sadece ortak yanlarını yani forma aşklarını, yüreklerini, kardeşliklerini benzetiyorum.
Hepsi o kadar. Ha şunu da unutmadan söyleyeyim. Önce para dememelerini de söyleyeyim.
Takımda oynama sayısı 6 oldu. Hedeflediğim 7-8 rakamına ramak kaldı. Güzel günler fazla uzakta değil. Yine sözümdeyim.
Eğer, sandıklarınızda saklı yerlerde flamalar, bayraklarınız varsa forsa edin…
Böylesine güzelliklerin bir mimarı da var, elbet bunları da unutmayalım. Ünal hoca ve teknik ekibini tebrik ederken, 23. yaş gününü kutlayan Uğurcan’a sağlıklı, başarılı yıllar diliyorum. Yolunuz açık olsun.