Sokaklar rengârenk.
Alt geçitler, üst geçitler, köprüler, bil boardlar ışıl ışıl.
Ya kürsüler?
Onlar daha ateşli.
Mikrofonu kapan kürsüde.
Bilen de konuşuyor bilmeyende.
Yeter ki alkış gelsin.
*
Son sürat devam ediyor referandum çalışmaları.
‘Evet’çiler ‘Hayır’cıları, ‘hayır’cılar ‘Evet’çileri ikna çabasında.
Taktikler, yapılan ataklara göre şekillenirken, vatandaş hayret ve ibretle bu durumdan elde edilecek bir şey olur mu diye, yeni yeni arayışlar içerisinde.
Yani kullanacağı tercihin istikameti için bir şeyler elde etmek derdinde.
Ancak…
Sağ olsun, bizim siyasetçilerimiz bütün enerjilerini sadece karşı cepheye yetiştirilecek laflar için harcıyor.
Vatandaşa yeni anayasanın içeriğinden, artıları ve/veya eksilerinden bahseden neredeyse hiç yok.
‘Evet’ deyin, ‘Hayır’ deyin.
Lügatin gerisi boş…
*
Siyasi liderlerin birbirlerine yönelik hakarete varan ithamları, bir yandan da parti tabanlarının fitilini ateşliyor.
Öyle ki, sosyal medya fütursuzca yapılan paylaşımlarla dolu.
Sözünü ettiğimiz bu paylaşımlarda, karşıt görüşlü seçmenin yanında, manevi değerler de ayaklar altına alınıyor.
*
Bu ne arkadaş!



Yerde gördüğü ekmeği öperek baş tacı yapan bir ecdadın torunları değil miyiz biz?
Bu nasıl iş!
‘Hayır’ demek böyle mi olmalı?
*
Nitekim çok görmemek lazım…
Neden derseniz.
‘Hayır’ diyen bir partinin ileri gelen ismi; “‘Evet’in getireceği bu sistem peygamberi bile bozar.” dedikten sonra o partinin seçmeni ne yapsın?(!)
*
Dahası var…
Bu da ‘Evet’ cephesinden;



Fotoğraf karesi de Malatya’dan…
At üstünde olan yurttaşımız, niyette ‘Evet’ propagandası yapacak.
Lakin.
Yol yanlış olduğundan, akıbet kötü.
Zira.
Asıl yaptığı iş üzerinde bulunmaktan ziyade, boynuna ‘Evet’ yazısı astığı atı, yularından tutup sokak sokak dolaştırmak.
İronik olan bu durum ‘Evet’çilere hakarete varıncaya kadar her yoruma açık.
Yani kendi seçmeni üzerinde farklı algılara yol açıyor.
*
Son söz olarak demem o ki;
Referandum kampanyalarına Türkiye düşmanı olan ülkelerin de evrensel hukuk kurallarını çiğnemek suretiyle dahil oldukları şu sıralar, özellikle siyasi parti liderlerinin söylemlerinde karşı cepheyi ayrıştırıcı, aşağılayıcı üsluplardan vazgeçmeleri lazım.
Zira parti tabanlarının durumu ortada…
Seçmenin aklı, mantığı ve manevi değerleriyle alay edecek şekilde abuk-sabuk kampanyaların yürütülmesi kimseye fayda sağlamaz biline…
*
Kalın sağlıcakla…