Geçtiğimiz günlerde TKDK’nın Ramada Otel'de bir programı vardı. Katıldık. Gayet güzel geçti.  Vali Abdil Celil Öz kürsüye çıkıp kısa bir konuşma yaptı. İnsanları sıkmadı. Siyasetçinin çok olmaması nedeniyle kimse uzun konuşmaları beklemek zorunda kalmadı.  

Vali Abdil Celil Öz konuşmasının başında ‘Sayın Bakanımız Süleyman Soylu’nun selamı var. Program hafta sonu olsaydı katılacaktı, fakat hafta içi olduğu için gelemedi. Bu tür programları hafta sonu yapabilirsek katılımları mümkün olur’ şeklinde bir ifade kullandı. 

Yani çok mu lazım bize açılışta siyasetçi. Çok şaha şahalı görünmesi çok mu önemli, devlete bağlı kurumların, kuruluşların, STK’ların yaptığı yapması gerekenleri göstermeye çalıştığı programlarda. 

İnanın üzülüyorum bu siyasetçilerin ve bürokratların ailelerine, yazık günah.

Zaten Türkiye’de sistem değişti, bürokrat sabah 8.00 aksam 23.00 çalışır oldu. Her gün bir program, bir davet, bir açılış. Bakanı ayrı, vekili ayrı, genel müdürü ayrı, müsteşarı ayrı. 

İnsaf yahu, hele bu danışma meclisleri, parti toplantılarının hafta sonu Pazar günü yapılması meselesi yok mu? 

İnsanlar zaten haftanın 6 günü yoğun programlarla yoğruluyor, hafta sonu ailesiyle bir tatil yapayım diyor, 11.00’a bir toplantı. 16.00’da bitiyor. Konuşan konuşana, herkes kendini tatmin etme peşinde. Millet öyle dinliyor şiir gibi konuşmaları. 

Duyarlı kişiler 10.30’da geliyor ama milletvekili, assolist ya, bekletecek, ’Milletvekilini bekliyoruz’ dedirtecek. 

Ben bu saygısızlığı kabul etmiyorum. Partilisinin 10.00’da geldiği toplantıya vekili 09.50’de gelmiyorsa, vekilin aslına yani onu seçene saygısı yoktur anlamına gelir bu. 

Şimdi Vali Bey istedi, Sayın Bakanımız Süleyman Soylu gelemedi diye, tüm açılış programlarını hafta sonuna koyacaklarmış. Milletvekilleri de öyle istemiş. Biz katılamıyorum tüm kurumlar programlarını hafta sonu yapmaya gayret göstersin demişler.  

Aha yandı bizim bürokratlar, partililer. 

Aslında siyasetçileri ve bürokratları ailelerinden alı koyan bu zihniyet kul hakkı da yiyor habersizce. Çocuğun annesini babasını görme hakkını elinden alıyor, müdürün, siyasetçinin eşine, anne babasına göstereceği ilgiden alı koyuyor. İşte bunlar kul hakkını giriyor. 5 vakit namaz kılarken dilerim aklınıza gelir bu ifadeler. 

Ben ailelerine, evlatlarına, eşlerine, ana babalarına üzülüyorum.  

Makamlar, koltuklar, siyaset gelip geçici, ama evladınızın bu günlerini, bu yaşlarını eşinizin, ailenizin bu anlarını bir daha yaşamanız imkansız. 

İşte bu nedenle Sayın Bakanım, siz Ankara’da çalışın yeter ki, gelmeseniz de olur Trabzon’a, biz açılışları, programları, hafta içi yapalım, katılabildiğinize katılın hafta sonunu ailelere bırakın. 

Eğer aile yapısı sağlam olmazsa bu ülkede bir şeyleri başarmak  daha zor olur buna emin olun. İnsan ailesiyle mutlu değilse, inanın size hiçbir faydası olmaz, siyasetinize de, bürokratik makamlarınıza da.

İnsanların aile bağlarını sırf siyasi ikballer ve şovenizme yönelik açılış ve programlar için zedelemeyin. 

CEMALETTİN YAZICI DEĞİL MESELE....

Trabzon Gençlik ve Spor İl Müdürü Cemalettin Yazıcı. 

Görevden alınması ile ilgili yazısı yazılmış. Görevden alınmış.  

Cemalettin Yazıcı neden görevden alındı! Aslında çok açık ve net ifade kullanan yok. 

Olayın içeriğini tam bilmemesine rağmen kendisine gelen SMS’i Spor Bakanına ilettiği için Çalışma ve sosyal Güvenlik Bakanı Süleyman Soylu herkesin dilinde. 

Yoğun programları nedeniyle tabi ki bu tür işleri araştırmaya vakti olmayan Soylu gelen SMS’i direk olarak ilgilisine yönlendiriyor. 

Kötü mü ediyor, aslında çokta anormal bir durum yok! Eğer ki o SMS’e ‘Bu adam çok oldu, gereğini yapın’ veya benzeri olumsuz aleyhte bir ek yapmamışsa gayet olması gerekeni yapmış. 

Aldığımız bilgilere göre de herhangi bir ek yapmamış, sadece SMS’i iletmiş. 

Spor bakanı da aynı SMS’i Genel Müdür’e iletmiş. 

Bakandan gelen SMS ile tutuşan, ve SMS’de bahse geçen konu ile ilgili kendisinin de bazı eksikleri olduğu tahmin edilen Genel Müdür ‘Nasıl olsa iki bakana şikayet gitmiş, alayım benimde kafam da rahat etsin’ dercesine İl Müdürü Yazıcı’yı görevden almış. 

Alma nedeni yetkisi olmayan ihale yapmakmış. 

Yetkisi olmayan ihaleyi yapana kadar neredeydin, bundan önceki ihalelerde yetkisi vardı da şimdi mi yok.  

Madem yetkisi yoktu ödemeleri neden onayladın. Diye sormazlar mı adama?

Süleyman Soylu vefalı ve ‘Adamım’ dediği kişi için her şeyi göze alabilecek yüreklilikte bir isim. Bir kişiye güvendiği zaman her derdiyle dertlenen, her sorununu sorunu bilen, ve kendisine yanış yapmayacağını düşünecek kadar iyi niyetli. 

Fakat bazen aşırı güven, bulunduğunuz makam ve sorumluluk nedeniyle başınıza dert olabilir. 

Belki de Soylu’nun başına gelen durum da bu? 

Sorsanız kendisine Cemalettin Yazıcı neden görevden alındı ‘Ben nereden bileyim, bir şikayet geldi, bende ilgili bakanına ilettim. Onlar araştırmış alınmasını uygun görmüştür’ diyecektir. 

Aynen böyle demiş olacak ki, görevden almalardan günler sonra, işin aslı ortaya çıkmaya başlayınca, Cemalettin Yazıcı ile ilgili detaylı bir rapor istenmiş. Bu adam neden görevden alındı araştırın bakalım denilmiş.
 

Çünkü kendisine SMS atan kişiye olan güveni nedeniyle hiç sorgulamadan, bir müdürün hem de ağır bir ithamla görevden alınmasına bilmeyerek vesile oldu.

Şimdi detaylı rapor sonrası gerçekler gün yüzüne çıkar, 

Görevden alınan Cemalettin Yazıcı’nın Genel Müdürlüğün tüm emirlerini bir bir yerine getirdiği, her şeyi usulüne uygun yaptığı belgelenirse ne olacak?

O müdürün yaşadığı ruhsal çöküntüyü, ailesinin, yakınlarının yaşadığı şoku kim telafi edecek. 

Kaybedilen itibar nasıl iade edilecek. Yazıcı’yı öldürseniz bir daha o koltuğa oturur mu? Haklıysa oturmaz. Ben de olsam oturmam. 

İl yönetiminin haberi varmış, yokmuş, hiç umurumda değil. Burada önemli olan bir insanın onuru, gururu, haysiyeti, şerefi. 

Burada önemli olan işin bu kadara basit olmadığını birilerinin görmesi ve bir kaza olan bu skandal hamleden bir an önce geri dönülmesi. Bir yanlışlık yaptık denilmesi, ve o Gençlik ve Spor Genel Müdürü’nün ne yapmak istediğinin iyi araştırılıp, bu şehrin bürokratına sahip çıkılmasıdır. 

Bir SMS ile hiçbir idari soruşturma açılmadan, sorgulamadan, araştırmadan bir müdürün kellesi gidiyorsa, bu şehrin vay haline. 

HAFTANIN SÖZÜ
Çok güvenirseniz ɑldɑtılırsınız, ɑmɑ hiç güvenmezseniz hɑyɑtınız ɑzɑblɑ geçer.